20.

4.2K 197 35
                                    

"Beril, geleceğinden emin misin?"

"Evet"

"Yüzde kaç oranında?"

"Yüz"

Derin nefes alıp verdi ve sırtını duvara yasladı. Şuan okulun otobüsündeydik ve buz patenine varmamıza çok az kalmıştı. Peş peşe üç otobüs ile gidiyorduk ve en öndeki biz iken arkamızdaki otobüste Poyraz'ın okulunun otobüsüydü.

Eylül boğazını temizleyerek gözlerimi ona çevirmemi sağladı. "Şimdi benim ekmek arası bonzaim, kötü bir şey demek istemiyorum ama neden seni kıskansın ki?"

Umursamaz bir şekilde"Çünkü bana aşık" diyerek tekrar arkama yaslandım. O sırada otobüste ki birkaç öğrenci Bahar Candan'ın Dom Pérignon şarkısını açmışlardı.

Bu şarkıyı nereden biliyorsunuz diye sormayın çünkü açıklayacağım. Moralim bozuk olduğunda açıyordum her seferinde. En azından moralimden daha kötü şeyler de olduğunu düşünerek hayatıma güzelce devam ediyordum.

"Kanka şimdi ben diyorum ki kaymayı bilmiyorum ya gözüme yakışıklı bir damat adayı seçip onun üzerine düşeyim, o da bana aşık olsun" dedi ve kıkırdadı. "Şuan düşündüm de çok mantıklı amk"

Yüzümü buruşturarak Eylül'e baktım. "Amk'ı niye amk diye söyledin?"

"Şuan sende amk'ı amk diye söyledin?"

"Ama ben belirtmek için amk'ı amk diye söyledim"

"E tamam, bende diyorum ki a..."

"Beynimizi siktiniz lan kesin bir sesinizi"

Arkamızdan böğüren erkek sesiyle bakışlarımızı aynı anda arkaya çevirdiğimizde gözlerinden ateş çıkan bir yakışıklı ile karşılaştık. Ama benim başım bağlı olduğu için başka yorum yapmayacağım. 

Eylül kaşlarını çatarak çocuğa baktı. "Sen şimdi niye küfür ediyorsun ki beynine soktuğumun"

"Ağzını topla" diye tısladı çocuk. Ama bildiğin tıslayarak konuştu. Ailesi yılangillere dayalıydı herhalde.

"Toplamazsam ne olur be? Hem konuşursak konuşuruz sana mı soracağız gerzek!"

Eylül fazla mı ileri gidiyordu?

Çünkü şuan çocuğa asılması gerekiyordu ve ondan beklenilecek sözler "İstersen birlikte susabiliriz delikanlı" idi.

Bir kere bunu yazlıktan bir çocuğa demişti.

"Bana bak bir daha bana hakaret edersen seni s..."

"Düttürüdüüüüt" diye sözünü kesmemle susmuş ve bana bakmıştı.

Aslında fazla bağırmış olmalıyım ki bütün herkesin gözü bendeydi. Masum bir şekilde gülümserken şoför bey amcanın sesiyle herkes ona dönmüştü.

"Hadi artık inin de kurtulayım sizden Allah'ın belaları" demesiyle Eylül ile birbirimize bakıp güldük. O sırada bir çocuk sesli bir şekilde söylendi. "Ben ateistim amına koyim"

Bununla birlikte daha fazla gülerken şoför bey amcanın tekrar kükreyerek konuşmasıyla otobüsten inmiştik. Bu günlerde de herkes hayvanlara özeniyordu. Biri yılan gibi tıslar, biri kükrer. Hadi hayırlısı.

Hepimiz sıraya geçerken çok kişi değildik. Hava soğuk olduğundan üşüyen ellerime üflerken diğer okulların öğrencileri de yanımıza gelmişti.

Gözlerim ile Poyrazı ararken hoca konuşuyordu ama dinlemiyordum. Aslında çok kişi değildik ama yine de oldukça kalabalıktık.

O sıra duyduğum cümleyle gözlerim hızla hocaya döndü.

"Buranın sahibi bu kadar kişiyi bir piste sığmayacağını söylediği için Mustafa Öncel Lisesinin daha çok kişi olmasından hemen yanda ki buz pateni pistine gitmesi gerekiyor."

Ne diyordu bu amip beyinli hoca?

Mustafa Öncel Lisesi Poyraz'ın okuluydu.

Hırçın Civciv | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin