"Sence bu nasıl?" diye sordum üzerime tuttuğum siyah şortlu kot tulumu Eylül'e göstererek.
Gözlerini kısıp tulumu inceleyip sonrasında beğenmemiş gibi yüzünü buruşturdu. "Bar için fazla çocukça" dediğinde dudaklarımı büzerek tekrar dolabıma döndüm.
Bara gitmeye karar vermiştik ve şuan giymek için kıyafet seçiyordum.
Aslında kıyafet için bu kadar düşünen biri değilim ama işin içinde Poyraz olunca işler değişiyordu.
Bara gitmemizin nedeninin yüzde ellisi Poyraz'ın da bu gece orada olacağındandı.
Belki de yüzde yüzü.
On dakikalık bir aranın ardından kıyafet seçme aşamalarına sinir olan Eylül dolabıma geçip beni yatağa atmış, yaklaşık iki dakikanın sonunda da siyah bir büstiyer ile altıma da bol krem renginde ki şortu vermişti.
İtiraz etmeden giyinip makyaj yaptıktan sonra sonunda saat on biri yaklaşık yirmi geçe Eylül'ün söylenmeleriyle çıkabilmiştik.
Yarım saat sonra taksi ile bir barın önüne geldiğimizde kapıda bekleyen iki korumaya karşı boğazımı temizledim. Şimdi gel de kandırmaya çalış bunları.
Kafamı yukarı kaldırıp korumaya baktığımda sert yüzünü bana doğru çevirdi.
"Kimlikler?" dediğinde Eylül ile kısa bir bakışma yaşadık. Burun kemiğimi sıktım ve tekrar korumaya döndüm.
Burun sıkma hareketi yapıyorsak bu birimizin hallederim demesi anlamına geliyordu. Genellikle başımız belaya girdiğinde gizli şifre olarak kullanıyorduk.
"Abicim, bizim kimlikler yandı. Şimdi diyorum ki sen şöyle bize bir kıyak yapsan"
"Yaşınız kaç?"
"Ben 43, arkadaşım da 79" diye cevap verdiğimde Eylül hemen atladı.
"Ben o kadar yaşlı değilim"
Yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Pardon, kendisi 78 yaşında"
Koruma birkaç saniye yüzüme baktı. "Hadi uzayın abicim, burası veletya gezegeni değil"
Şaşkınlıkla adama baktım. "Selena mı izliyorsun?"
Yanakları aniden kızarırken gülmemek için yanağımın içini dişledim.
"Ne alakası var?" diyip boğazını temizledi ve devam etti. "Benim yiğen açmış sonra dedi kuzen Selena izleyeceğim ben, oradan aklımda kalmış"
Bu sefer kahkaha attım ve havaya yumruğumu kaldırdım. "Sen çok kafa adamsın ha, kızlar peşindedir kesin"
Güldü ve yumruğunu kaldırıp elime vurdu. "Yakışıklı adamız sonuçta"
"Tabiki de, şu boy şu yüz şu espri yeteneği" dedim ve parmağımı şıklattım. "Bir kızın hayran olacağı kişiliksin benden söylemesi"
Omzuma vurdu. "Sevdim seni, hadi girin içeriye" dediğinde sevinçle ellerimi birbirine vurdum.
"Eyvallah koruma abi" diyip Eylül ile içeriye girdik.
"Böyle şeyleri nasıl halledebiliyorsun hala anlamıyorum"
"Bizimde var birkaç yeteneklerimiz" dedim Eylül'e cevap olarak ve bar kısmına girdik.
Pek kalabalık değildi. Ama az da değildi. Gözlerimle Poyraz'ı bulmak için etrafı tararken gördüğüm mavi gözlerle birkaç saniye durdum.
Üzerine giydiği beyaz gömlek ve siyah pantolon ile nefes kesici duruyorken sertçe yutkundum.
İnsafsız nasıl bu kadar yakışıklıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırçın Civciv | Texting
Teen Fiction[Tamamlandı] Manita: Üzülme ama, Manita: Benim tek civcivim var ve o sen değilsin. Manita: Ve hiçbir zaman olmayacaksın. [27.04.20] [23.05.20]