"Sevgilim, beni salıncakta sallar mısın?"
"Sen iste aşkım, gel hadi"
Atlas ve Eylül salıncaklara doğru ilerlerken ben onlara 'Allah sizi ıslah etsin' bakışlarıyla bakarken Kuzey de kusar gibi yaptı.
Poyraz geç geleceği için şuan parkta yoktu.
"Bunlar niye sevgili oldu hala anlamadım" diye mırıldanarak gözlerimi onlardan çektim.
"Vıcık vıcık, öğğk"
Tepkisine gülerken Kuzey gözlerini bana çevirdi. "Kıskanıyorsun demi lan sen, Poyraz çıkma teklifi etmedi ya?"
Ağzımı şaşkınlıkla açtım. "Bunları mı kıskanacağım be ben! Allah korusun"
Güldü.
"Kardeşim, yapma yanarsın"
Gözlerimi devirdim.
Kuzey tekrar ağzını açmış konuşacakken kafasına gelen topla çığlık atarken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Kucağına düşen topu alarak ayağa kalktı. "Hanginiz attı lan bu topu?" diye bağırdığında kaydırakların orada oynuyan bir çocuk "Yanlışlıkla oldu birader" dedi.
"Birader mi? Oğlum ayağım kadar boyun var birader ne? Bekle bekle topunuzu uzaya göndereceğim ben sizin. Pıçak verin lan bana"
Ayağa kalkıp yanlarına giderken gülmemi daha fazla tutamadan kahkaha attım.
Çok değişik biriydi.
Gözlerim Kuzey'in çocuklarla kavgasında iken başıma konulan öpücük ile kaskatı kesildim.
Yanıma oturan mavi gözlerle sertçe yutkunurken gülümsedim.
Allah var taş gibi herifin tekiydi.
"Tek başına ne yapıyorsun burada, güzelim?"
"Güzelin miyim gerçekten?"
Gülerek yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Güzelimsin"
Bayılacağım.
"Eee?"
Kaşlarını çattı. "Eee?"
Çıkma teklifi et amip beyinli!
"Hayat nasıl gidiyor?" diye sordum dişlerimin arasından. Sinirlenme Beril.
"Çok iyi"
"Öyle mi?"
"Öyle"
Bir şey demediğinde gözlerimi Eylül ve Atlas'a çevirdim. Salıncakta oturan Eylül'ü sallayan Atlas ile sesli bir şekilde iç çektim.
Poyraz bir tepki vermedi.
Bu sefer boğulurcasına iç çektim.
"Seni de sallayayım mı?"
Gözlerimi devirdim. "İstemez"
"Bugün fazla asabisin?"
Gözlerimi kısarak ona baktım. Yeter ama.
"Sevgili ol lan benle" diyip omzuna vurdum. "Olmazsan öldürürüm seni"
Birkaç saniye dediklerimi idrak ettiğimde gözlerimi hızla kapadım.
Aptalım. Aptalım. Aptalım.
Hızla oturduğum yerden kalkarken Poyraz kolumdan tutarak aynı hızla yanına oturtmuştu. "Ben demedim" diyerek gözlerimi açtığımda gülümseyerek bana baktığını gördüm. Birkaç saniye yüzümü seyretti ve beklemediğim bir an dudaklarını saniyeliğine dudaklarıma bastırıp çekti.
Mavi gözlerine bakarken sırıttı. "Nefes al, benim hırçın civcivim"
Nefes nasıl alınıyordu?
Kahretsin.
Nefes almayı unuttum.
Büyüttüğüm gözlerimle Poyraz'a bakarken o da anlamış gibi hafifçe sarstı beni. "Gerizekalı, nefes al"
Kafamı iki yana salladım. Gerçekten nefes almayı unutmuştum. Poyraz eliyle yanağıma acıtmayacak şekilde vururken ağzıma dolan hafayla derin bir nefes aldım.
"Civcivler aşkına! Ölüyordum"
"Tam bir ruh hastasısın" dedi Poyraz beni kendisine çekerken. Kafamı omzuna yasladım.
"Teşekür ederim..." diye mırıldandım. "Sevgilim"
Beni kendinden ayırdı. "Seni seviyorum" dedim gülümseyerek gözlerine bakarken. Poyraz da gülümsedi ve hafifçe dudağımı okşadı. "Bende seni seviyorum civcivim" dedi ve ekledi. "Hırçın civcivim"
Dudaklarımız tekrar birleşecekken tanıdık bir sesin bağırarak konuşmasıyla aramızda ki bütün romantizim buhar olup havaya karışmıştı.
"Filme bak anasını satayım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırçın Civciv | Texting
Teen Fiction[Tamamlandı] Manita: Üzülme ama, Manita: Benim tek civcivim var ve o sen değilsin. Manita: Ve hiçbir zaman olmayacaksın. [27.04.20] [23.05.20]