instagram.com / adehikayeleri
Multimedia:One Republic -Rescue Me
Bazen yalnızlık büyüyüp taşardı içimden. Uçsuz bucaksız bir deniz olurdu. Hırçın dalgaları döverdi kıyıları... Soğuk rüzgarları eserdi yitilmişliğin yüreğimde. Fırtınalar çıkardı. Cansız bedenler vururdu sonra o hırçın denizden kıyılara bir bir. Bazısı eski sevgili, bazısı arkadaş. Korkardım. Tıpkı o fırtınada kalmış küçük gemi misali sığınacak bir liman arardı bedenim.
İşte o anda yalnızlık denizim bana seslenir. "Söyle bana küçük gemi, aradığın o limanı bulacak kadar şanslı mı bedenin?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yaptığımız anlaşmadan sonra o, yanımdan çıkıp gitti. Ben de yatağıma geri döndüm. Yorganımla bir süre savaştıktan sonra uğraşmamın boşuna olduğunu anlayıp tekrar yataktan kalktım. Ardından da uykumun gelmesi için odamda voltalar attım.
Kendimi çok tuhaf hissediyordum. Şimdiye kadar ne zaman önemli bir karar verecek olsam hep önce ailemle konuşurdum. En iyisine birlikte karar verirdik. Bu gece ilk kez bir anlaşma yapmıştım. Üstelik hiç tanımadığım bir adamla. Aileme danışmadan onlardan kalan en kıymetli şeylerden biri için karar vermek zorunda kalmıştım.
"Anne, baba, Matt... Lütfen beni affedin. Umarım yanlış bir şey yapmamışımdır. Babacığım, dilerim rüyalarımda yapmamı istediğiniz gibi doğru olanı seçmişimdir. Sizi çok seviyorum ve çok özlüyorum. Umarım olduğunuz yerde buradan çok daha rahatsınızdır."
Aslında her şey çok ani gelişti ve ben bir anda kendimi, ona evet derken buldum. Biraz düşününce, belki de yapayalnız olmaktansa yabancı da olsalar birilerinin varlığını hissetmek, beni burada tek başına kalıp en sonunda da kafayı yemekten kurtarabilir gibi geldi. Kim bilir?
Ayrıca bu adamda tuhaf bir şeyler de vardı. Ondan bu evi aldığı için tüm benliğimle nefret etmek istememe rağmen bana her nasılsa gecenin sonunda evet dedirtmeyi başardı. Ne zaman yüzüme baksa ela gözlerindeki o tuhaf ışıltı sanki beni etkisi altına alıyor ve karşısında donup kaldığımda kendimi hipnotize olmuş gibi hissediyorum. Bakışlarımı ondan kaçırmak istesem de bunu başaramıyordum. Sanki göz bebeklerinin içinde yanan o büyük şenlik ateşi her defasında bir şekilde beni kendine çekiyordu.
Sabah olup karanlık yavaş yavaş yerini aydınlığa bırakırken gözüme hala bir damla uyku bile girmemişti fakat her nedense kendimi çok enerjik hissediyordum. İçim kıpır kıpırdı.
Yataktan kalkıp penceremi açtım ve içeriye temiz hava dolmasına izin verdim. Ortalıkta hiç kimse görünmüyordu. Esen hafif bir rüzgar odanın içinde keşfe çıktığında hafifçe bana çarpıp sırtımdan belime doğru dökülen saçlarımın uçuşmasana neden oldu. Anlaşılan lastiğimi yine yatağın içinde bir yerlerde kaybetmiştim.
Kendimi daha iyi hissetmeme yardım edebilir diye düşünerek güzel bir duş almaya karar verdim. Üzerimdeki kıyafetleri çıkardıktan sonra dolabımdan aldığım bornozumu giydim ve banyoya doğru yürümeye başladım fakat bir anda olduğum yerde durup dışarıya kulak kabarttım. Hiç ses gelmiyordu. İçimden belki de dışarıya çıkmışlardır diye geçirdim. Bu gerçekten de çok güzel olurdu. Böylece tüm ev yine sadece bana kalırdı ve müziğimi sonuna kadar açıp çılgınca dans edebilirdim.
Ne tuhaf? Oysaki çok değil, daha sadece birkaç gün önce bu koskoca evde yapayalnız kaldığım için kendi kendime söyleniyordum. Eee, boşuna dememişler "İnsanoğlu nankördür, asla elindekiyle yetinmez ve hep daha fazlasını ister" diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERA'NIN EVİ : MUCİZE [KİTAP OLDU]
Ficção GeralMucizelere inanır mısınız? O, inanmazdı. Taa ki hayat ona ikinci bir şans verene kadar... Vera ve ailesi uzun yıllardır yaşadıkları evlerinde birlikte çok mutludur. Sevdiği adamın gözlerine aşkla bakarken ona tıpkı ailesinden gördüğü gibi koşulsuz...