"Okuldan sonra gerçekten burada mı kalacaksın? Hadi ama Jin."
Jin en iyi arkadaşının sızlanmasına karşılık kıkırdadı, ama bu sefer işe yaramayacaktı.
Genellikle, Sandeul onu istediği bir şeyi yapmaya ikna etmek için suratını asar ve sızlanmaya başlardı. Bu hareketleri Jin'i her zaman pes ettirirdi, ama bu sefer Jin gerçekten voleybol maçı için okulda kalmak istiyordu.
Bu onların son lise yılıydı ve her anın tadını çıkarmak istemesi doğaldı.
Sonuçta, bu insanların çoğunu bir daha ne zaman göreceğini kim bilebilirdi?
Sandeul da dahil olmak üzere birçoğu, kendisinin böyle bir isteği olmasa da, Seul'de üniversite eğitimlerine devam etmek istiyordu.
Hırslı olmadığından ya da başka yerleri keşfetme arzusu olmadığında değil, ama... burası onun eviydi
Yaşıtlarının çoğu, her zaman kasabalarının ne kadar sıkıcı olduğunu söyleyip, yeşil çaydan başka sunacak bir şeyleri olmadığını dile getirse de Jin buna katılmıyordu.
Küçük şeylerde mutluluk bulabiliyordu.
Örneğin, kasabasını avucunun içi gibi bildiği ve hiçbir şeyin onu şaşırtamayacağını düşündüğü için huzurluydu.
Onlara kötü bir şey olacağı endişesine kapılmadan, arkadaşları ile gece dışarı çıkabilmekten zevk alıyordu.
Bu Seul'de asla deneyimleyemeyeceği bir şeydi. Oradaki bir okul gezisinde ya da Güney Kore'deki herhangi bir büyük şehre gittiğinde geceleri sokaklarda her türlü garip insanı gördüğünü hatırlıyordu.
Ayrıca Boseong, bir ilçe kadar küçük değildi.
Sonuçta dağın tepesinde, geniş bir ormanla ayrılmış, nüfusun geri kalanının yaşadığı başka bir yer daha vardı.
Bu iki yer arasındaki ayrılık kasaba sakinleri arasında bir tür savaş varmış gibi görünmesine neden olsa da öyle değildi, doğal arazi onları diğerlerinden ayırmıştı.
Bununla birlikte, Jin'in küçüklüğünden itibaren oraya gitmesine asla izin verilmemişti. Ebeveynleri her zaman orada yaşayan insanların kesinlikle kötü olmasa da, ormanı kaplayan uzun ağaçlar yüzünden oldukça karanlık, tenha ve güvensiz olduğunu söyleyip, orada yaşayan diğer kasaba sakinlerinin karanlık gölgelerle kaplı arazilerde yaşadığını söylerlerdi.
Bu açıklama, Jin için hiçbir zaman mantıklı değildi. Ancak ebeveynlerini hiç sorgulamadı, çünkü kendi yaşadığı kasabanın diğer sakinleri de, her ne anlama geliyorsa, 'bariyeri' geçmemeleri konusunda onları defalarca kez uyarmıştı.
'Diğer tarafın sakinlerini birazcık merak ediyordu, ama ailesine itaatsizlik etmek ve oraya gitmek için asla yeterli cesarete sahip değildi.'
Ayrıca, annesine yerel pazarda yardım ettiğinde, kasabanın bu tarafına, alışveriş yapmaya gelen diğer sakinleri inceleme fırsatını bulabiliyordu.
Çoğunlukla, onlardan meyve almaya gelen insanlar sürekli ayakta duruyor, kendilerini iyice saklıyor ve birkaç kelimeyi zar zor söylüyorlardı.
Jin her zaman bu davranışları garip bulmuştu. Yine de müşterilere nazikçe gülümser, onlardan bir şey almaya gelen herkese karşı nazik olan annesini taklit ederdi.
Annesi ona, nereden geldiklerine bakmaksızın müşterilerine her zaman minnettar olması gerektiğini söylerdi. Çünkü her gece masalarında sıcak bir yemek, güzel kıyafetleri ve evleri varsa onların sayesinde olduğunu hatırlatıp dururdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
without me. ✓
Hayran Kurgu[tamamlandı] Güney Kore'nin yeşil çay başkenti olarak bilinen Boseong ilçesi, her zaman huzurlu ve sakin bir yerdi. Yaşıtlarının çoğunun sıkıcı olmasından dolayı yakındığı ilçede Jin, endişelenmeden yaşamayı seviyordu. Ancak, dağın tepesindeki orman...