•
Kim Taehyung ağzından çıkan şeyleri o kadar hızlı söylemişti ki Jin hiçbir şey anlamamıştı.
Tek bildiği, zaten iyice yakınına, kişisel alanına giren Kim Taehyung'un ona doğru eğildiği ve kalbinin göğsünde garip taklalar atmasıydı. Savunma mekanizması olarak birkaç adım geriye gitti ve ellerini önünde tutarak şaşkınlık dolu sesiyle konuşmaya başladı.
"Ne yapıyorsun? Beni koklamak mı? Bu ne anlama geliyor?" Jin sessiz ama bir o kadar da şaşkınlığını bağıran sesiyle sordu, Kim Taehyung etkileyici bir şekilde, birdenbire kendisine yaklaştığı için yanaklarının kızardığına emindi.
"Buradaki diğer kurtadamların sana zarar vermemesi için alfa kokusu taşıman gerektiği anlamına geliyor. Bu yüzden şikayet etmeyi bırak ve boynunu koklamama izin ver-"
"NE!" Jin, geriye doğru hareket etmeye devam ederken, kalp atışı hızlandığı için neredeyse çığlık atarak sormuştu bunu. Kulakları yanıyordu.
Kim Taehyung gözlerini devirerek homurdandı, "Bu konuda bebek olma. Hiçbir şey ifade etmiyor."
Tamam, bu söylediği Jin'i söndürmüştü ve belki de biraz incitmişti de. Ama sırtı bir yere çarpana kadar geriye doğru adımlamaya devam ettiğini unutmuştu.
Etrafına bakındığında gördüğü şeyler moralini bozdu. İki evin arasındaki çıkmaz sokağın duvarına çarpmıştı ve gidecek -kaçacak- başka yeri yoktu.
En kötü yanı ise karşısındaki Kim Taehyung oldukça sıkılmış görünüyordu ve umursamadan kendisine bakınıyordu.
Birkaç adımda tam önünce bitti ve Jin'i omuzlarından tutup sırtının tekrar duvara değmesini sağlayınca bütün düşüncelerinin altüst olmasına neden oldu.
"Rahatla, insan. Kurtadamlar arasında bu normal bir şeydir ve seninle, bir insanla, kesinlikle hiçbir şey ifade etmez."
Kim Taehyung üzerine doğru eğildi ve burnu hızla Kim Seokjin'in boynundaki ince tenin yerini aldı.
Doğal olmayan ve garip bir histi Seokjin'e göre. Kim Taehyung diğer taraftan sol bileğini tuttuğu için kalbi daha hızlı atarken, boynundaki nabız noktasının bu kalp atışlarına karşı gözle görülür bir şekilde hareket ettiğine ve onu ele verdiğine emindi.
Bugüne kadar kimse boynuna yaklaşmamıştı, bu yüzden Jin böyle hissedebileceğini bile bilmiyordu, sıcak bir titreme vücudunda dalgalar halinde yayılıyordu.
Koyu saçlı genç, burnunu, omzu ve köprücük kemiğinin birleştiği yerden boynuna ve oradan da kulağının arkasındaki tende gezindirmekten başka hiçbir şey yapmıyordu. Ama Jin'in hissettiği her şeyden çok daha farklı bir şeydi bu. Hissettiği şey o kadar yoğundu ki gözlerini kapatıp, kafasını duvara yaslayarak boynunu daha fazla açığa çıkarmasına neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
without me. ✓
Fiksi Penggemar[tamamlandı] Güney Kore'nin yeşil çay başkenti olarak bilinen Boseong ilçesi, her zaman huzurlu ve sakin bir yerdi. Yaşıtlarının çoğunun sıkıcı olmasından dolayı yakındığı ilçede Jin, endişelenmeden yaşamayı seviyordu. Ancak, dağın tepesindeki orman...