"Kavga nasıl olmuş?" Annemin sorusuyla babam sıkıntılı bir nefes verdi. Sofrada yemekleri yerken babam annemin sorularına maruz kalıyordu."Para mevzusu. Çaldığına idda eden kişi üzerine saldırmış. Ne tesadüf ki o sırada kamera kayıtları kapatılmış." Bugün öğrendiğim her şey kamera kayıtlarına nasıl gidebiliyordu gerçekten.
"Sen daha geçen baktırtmadın mı kameraları?" Annem doğru söylüyordu. Daha geçen gün kontrol ettirmişti.
"Bilmiyorum. Aman neyse olup bitti işte. Ben odaya çıkıyorum. Çok uykum var." Babamın halsiz gözükmesi annem ile beni korkutmuştu.
"Baba sen iyi misin?" Kolundan tutarak durdurdum. "Halsiz gibisin. Hasta mısın?"
"Yok kızım. Dedim ya uykum var çok yoruldum. Yarına bişeyim kalmaz. Sen beni düşünme." Yanaklarımı okşayıp alnımdan öptü. Sonra da odasına gidip kapıyı kapattı.
"Bişey var ama hadi bakalım"
•
"Anne ben çıkıyorum." Kapıyı çekerek evden çıktım. Servis daha gelmemişti. Her sabah geç kalmayı nasıl başarıyorsun anlamıyorum.
"Gel kızım ben bırakayım seni"
Babamın omzuma dokunmasıyla hafif çaplı korksamda onu onaylayarak arabaya bindim."Nermin nefesin servisi gelince söylersin okula ben bırakıyorum."
Arabaya binip ikimizde emniyet kemerlerimizi taktık."Okul nasıl gidiyor? " gitmiyor ki.
"İyi"
"Sen dün neden gergindin bakayım? Bişey mi oldu okulda?"
Ah bir bilsen neler oldu babam.
Kzın öğretmenine aşık oldu daha da kötüsü okulda çözülmesi gereken bir sırrın peşinde kızın."Yok... gayet iyi her şey. Hem sende çok halsizdin. Ama şimdi iyisin değil mi?" Konuyu dağıtmaya çalışarak ortadan çekildim.
•
"Bak mavi bu diyeceğim sana hem klasik hemde zor gelebilir ama bunu yapmak zorundayız. İkimiz içinde." Aklımdan geçen planlar onun korkulu bakışlarını daha da arttırıyordu. " melisin en iyi arkadaşı olmak zorundasın!"
"Ne! P pardon yanlış mı duydum? Ben melisin en iyi arkadaşı mı olucam?"
"Aynen öyle"
"Kızım sen salak mısın? Aklını peynir ekmek ile mi yedin? Bizim melisin söylememesi için elimizden geleni yapmak zorundayız ona yardım etmek için değil" dediği şey ile ona gülerek bakmaya başladım. O da bana zombi görmüş gibi bakıyordu.
"Melisi kendine en iyi arkadaş edineceksin ki en büyük sırrını bile sana anlatacak. Bu da bizim elimizde bir koz oluşturur. Hem onu köşeye sıkıştırır hem de dün ki olayları açığa çıkartırız."
"Sen dahi felan mısın?" Kaşlarımı havaya kaldırarak ona baktım.
"Daha demin salak mısın diyordun."
"Hiçte bile yalan atma.bir dakika...eğer ben onun en yakın arkadaşı olucaksam, senin de düşmanın olurum." Dedikleri ile başımı eğerek onu onayladım.
"Yapabileceğim hiç bişey yok. Tahir hocanın gerçekleri öğrenmemesi gerekli. Ve o kamera kayıtlarını silenin kim olduğunu da bilmemiz gerekli"
"Peki ne zamana kadar?" Galiba bu sorunun cevabını bende bilmiyordum.
"Bilmiyorum. Senden sadece dikkatli olmanı istiyorum ve hiç bileyi çaktırmamanı. Bugün seninle çok büyük bir kavga etmişiz gibi davranmanı istiyorum. Sonra ise zamana bağlı. Bir şekilde kendini melise ısındırmaya çalış." Başını sallayarak beni onayladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz çığlıklarım
General Fiction"Hayat hayaller gibi güzel ve mutlu olsaydı, imtihanın ne anlamı kalırdı?" Hepimiz bir savaşın ortasındayız ve herkesin kendi cephesi kendi kalbi. - Kapak fotoğrafı bana ait değildir. İnstagramdan alınmıştır.(@gifsak)