"Yatakta yatmak varken neden koltuk anlamıyorum ki." Kulağıma gelen tahirin sesiyle gözlerimi yavaş yavaş araladım.Beni kucağına almış yatağa yatırıyordu. Kaşlarımı çatarak baktım. Ellerini üzerimden iterek ondan uzaklaştım.
" sanane! Nerde yatıcağıma da mı karışacaksınız?" Tahir derin bir nefes alarak bana baktı. Sonra o da yatağa oturdu.
"Bak nefes.sana söylemekten yoruldum ama anla artık burda tek suçlu ben,biz değiliz. Senin baban bu filmin başrol oyuncusu." Dedi. Yatakta dikleşerek suratına baktım.
"Bu bir film değil tahir,hayat. Filmler ya mutlu sonla biter ya da biri ölür. Ama siz ne zamana kadar olduğunu bilmediğim bir çıkmaza sokuyorsunuz beni. Ne öldürüyorsunuz,ne de rahat bırakıyorsunuz." Dedim. Tahir yataktan kalkıp bana baktı.
"Birazdan kahvaltı hazır olur. Ben tepsi ile getiririm." Tam odadan çıkacakken arkasından bağırdım.
"Yemeyeceğim! Senin elinden bişey yemem!" Dedim bağırarak. O beni umursamadan dışarı çıkıp kapıyı kilitlemişti. Yastığı sinir ile yere attım.
Bu umursamaz tavırları sinirimi daha da arttırıyordu. Yataktan kalkıp aynanın önüne geçtim.
Sadece bir iki günde o kadar solmuştum ki. Düşünün aileniz yanınızda yok. En nefret ettiğiniz insanlarla aynı evdesiniz. Sürekli yüz yüze geliyorsunuz. Zor. Gerçekten zor.
Gözlerimin altı ağlamaktan kıp kırmızı olmuştu.bana güzel kızsın diyenler birde bu halimi görselerdi ne derlerdi acaba.
Geldiğimden beri hiç vazgeçemediğim cam kenarının yanına tekrar oturdum.
Kaçmayayım diye kilitlemişlerdi camı. E tabi o gün birde aşağı atlarım deyince, suçlu olmamak için kilitlemişlerdir tabi.
Hayat sadece kendini düşünmek için bu kadar kısa değil ki. Bunu anlayamıyorlar. Suçu babama atıp durdular bu zamana kadar.
Ama ben gerçeği elbet gün yüzüne çıkarıcam. Babamın öyle bişey yapmayacağını adım gibi biliyorum. Fakat olayları birde onun ağzından dinlemem gerekliydi.
Kilidin sesini duymam ile tahirin geldiğini anlamıştım. Kapıyı açarak içeri girdi. Elindeki tepsiyi görünce gözlerimi devirmeden edemedim.
Bu beni ya anlamıyordu,ya da her zaman yaptığı gibi takmıyordu.
"Yemeyeceğimi sen gitmeden söylemiştim." Dedim. Ayağı kalkarak yanına gittim. Oda sehpaya tepsiyi bırakıp bana döndü.
"Nefes uzatmada kahvaltını yap. Hasta olup başıma kalmanı istemem. Ayrıca ben şimdi çıkıyorum evde sadece annem ve yengem olucak. Bir de nehir. Odadan çıkmaman senin için daha iyi olur." Kısa bir süre ona bakıp cam kenarına geri döndüm.
"1-hasta olsamda senin bana bakmana izin vermem zaten.
2-nereye gidersin git ama benden uzak ol yeter. Bence gayet açıklayıcı olmuştur kaleli!" Dedim. Tüm odağıma camdan dışarıda gözüken insanlara vermiştim. O beni umursamıyorsa ben onu zaten umursamam.Fakat öyle değilmiş. Omzumda hissettiğim nefes ile irkildim. Bana inat daha da yavaş bir şekilde nefesini omzuma değdiriyordu.
Gözlerimi sıkıca kapatıp bu anı yaşadığım için kendime bed dua ettim.
"Bunu bir zamanlar sırf beni görebilmek için dakika başı öğretmenler odasına gelen öğrenci Nefes Zorlu mu söylüyor?" Dedi. İşte şimdi damarıma bastın kaleli.
Onu arkamdan itip öfke ile ona döndüm. " hayır. Bunu artık hayal kırıklığına uğramış bir yorgun Nefes Zorlu söylüyor kaleli. O nefes ile bu nefesin arasında çok fark var. İnan ki senin gibi birine aşık olduğum için kendimden nefret ediyorum." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz çığlıklarım
Tiểu Thuyết Chung"Hayat hayaller gibi güzel ve mutlu olsaydı, imtihanın ne anlamı kalırdı?" Hepimiz bir savaşın ortasındayız ve herkesin kendi cephesi kendi kalbi. - Kapak fotoğrafı bana ait değildir. İnstagramdan alınmıştır.(@gifsak)