Yazardan
Nefes bir elindeki ayna parçasına bir de bileğine bakıyordu. Arkasından ağlayacakları düşündü. Annesi,babası,mavi,zuhal teyzesi,mert amcası...Peki hangisi yanındaydı? Arkasından ağlarlardı ama haberi öğrenirlerse. Her insanın bir yere kadar sınırı vardır.
Allah kimseye kaldıramayacağı yükü vermezmiş. Nefes kaldırabileceği yükü kaldıramadan pes etmeyi kabul etmişti. Dayanamıyordu.
Melihanın sözleri,ona dediği şey bir kadın için kaldırılabilir bişey değildi. O daha liseye gidiyordu.
Hayatın gerçekleriyle yüzleşmek için küçüktü.Nefes elindeki ayna parçasını daha çok sıkmaya başlamıştı. Ne elinden yere akan kanı ne de kapıda bağırıp ağlayan nazlıyı umursuyordu.
Elindeki ayna parçasını bileğine getirerek yavaşça bastırdı. Çığlık atmamak için dudaklarını birbirine bastırdı. Sıktı,sıktı,sıktı...
"Acıma,acıma..." nefes ağlayarak elindekini yere attı. Kendiside yere düşüp ellerini yere koydu.
Yeşilleri kırmızıya bürünmüştü ağlamaktan. Canı çok yanıyordu.
Ne babasına denilen şey ne de kendine edilen laflar hiç hoş değildi."Nefes,güzelim aç şu kapıyı! Gel konuşalım." Nefes tahirin sesini duymasıyla daha da bağırarak ağlamaya başladı. Onun sesini duymak bile ona acı veriyordu artık. Eline bir kez daha aldı o ayna parçasını.
Tekrar bileğine götürdü fakat bileğine daha değdiremeden tahir kapıyı kırıp içeri girmişti.
Tahir etraftaki eşyaların şoku ile zar zor kendine geldi. Yerde ağlayan kolu ve eli kan içinde kalmış nefesi görünce hızla yanına ilerledi.
"Nefes! Nefes ne yaptın sen?" Nefes tahiri duymamıştı bile. Dünya ile bağını kopararak sadece ayna parçasına bakıyordu.
O parçada kendi yansımasına bakıyordu. Aynı o ayna gibi parçalanmıştı.
"Tahir hastaneye götür yengem!" Nazlı bir eli karnında bir eli nefesin omzundaydı. Tahir korkusundan ne yapacağını şaşırmıştı.
"Tahir kendine gel! Sana diyorum. Al kızı hastaneye götür." Nazlı tahiri sarsarak kendine getirmeye çalıştı.
Tahir anında nefesi kucaklayıp odadan çıktı. Merdivenlerden koşarak inip evden çıktı. Arabanın ön koltuğuna nefesi oturtturarak kendisi de şoför koltuğuna geçti.
Nefes ise sadece ağlıyordu. Dünya ile tüm bağını kopararak sadece bileklerine bakıyordu.
Açtığı yara acımıştı. Ama ruhundaki kadar değil. Nefes o lafı hak edecek hiç bişey yapmamıştı.
"Nefes,neden yaptın bunu?" Tahir arabayı sürerken bir yandan korkarak nefese bakıyordu. Arabanın torpidosunda bulunan küçük bezi bileğinin üstüne koymaya çalıştı.
Nefes hala sessizce ağlıyordu. Bu durum tahiri daha çok tedirgin edip korkutuyordu. Nefes bileğinin acısının biraz artmasıyla kendine geldi. Tahire bakmadan konuşmaya başladı.
"Arabayı durdur!" Dedi. Tahir nefesin dediği şey ile ona anlamsızca baktı sadece.
"Nefes saçmalama elin çok fena olmuş. Hastaneye gitmemiz gerek." Nefes tahirin dediklerini umursamadan kapıyı açmaya çalıştı.
"Ya durdur ya da atlayayım." Tahir nefesin bu haraketiyle arabayı sağa çekti. Biliyordu nefesin canını umursamadığını. Yapardı ölmek için her şeyi yapabilirdi.
Nefes arabanın durması ile hemen indi. Deniz kenarına yakın bir yerde durmuşlardı. Nefes koşarak deniz kenarına gitmeye başladı.
Tahirde arkasından...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz çığlıklarım
General Fiction"Hayat hayaller gibi güzel ve mutlu olsaydı, imtihanın ne anlamı kalırdı?" Hepimiz bir savaşın ortasındayız ve herkesin kendi cephesi kendi kalbi. - Kapak fotoğrafı bana ait değildir. İnstagramdan alınmıştır.(@gifsak)