Bana hayatının en zorlu senesi hangi sene diye sorsalar muhakkak 2016 derdim. Çoğu insanın gençliğinin keyfini çıkardığı yaşlarında ben bir dostumu kaybettim. Mayıs ayının ilk haftasında. Tanışmamız beraber oynadığımız oyunlar gözüme geliyordu her başımı pencereden çıkarıp karşı pencereye baktığımda. Onunla camdan cama attığımız oyuncaklar, kahkahalar ve konuşmalarımız. Liseye başladığımda uzaklaştık. Sorgulamadım. Okula gelmemeye başladı. Yoktu. Karşı karşıya olan camlarımızda denk gelemiyordum. Gidip soramadım da neden diye. Sonra sonra bir kere duydum, okulu dondurdu sonra devam edecek diye. Sonra başka bir şey daha duydum. Hasta dediler. Ben çocukluğumun en güzel anlarını tattığım birini kaybetmeyi öğrendim sonra. Çamaşır asıyordum. Bir ikindi vakti. Bağırış duydum. Titreyen bir şey vardı içimde ve buz tutan bedenim. Daralan kalbim... ilk defa birini kaybedeceğimi onun toprağa gireceğini anladım. Sesler kesildi. Anne dedim bir şey oluyor. Anne gideyim. O panikle neler sıraladım bilmiyorum. Annesi bağırıyordu. Bana bak diye. Ama anladım ölümün soğuk nefesi dayanmıştı ensesine. İnsan acizliğini ölümle karşılaştığında daha iyi anlıyormuş geç oldu ama anladım. Abimi aradım. Annem izin vermedi son kez görebilmeme. Hakkını helâl et diyememek ne kadar zormuş. Bir helâllik dahi alamadım.
Aynı sene içinde daha nice şey yaşadım. O sene benim en çok imtihan senem olarak kalacak hatrımda. Babam' da...HakUmmu
08.05.16
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRKAÇ KELÂM
PuisiHissizlik var bu satırlarda, tükeniş var. Susmanın pişmanlığı, yakıp kavuruşu var. 23.10.2016