18.Bölüm

1.1K 38 0
                                        


Merve bana baktıktan sonra "neyse saat 12 oldu hadi yatalım" deyip odasına gitti.

Bende 2 yıl boyunca ne yapacağımı düşündüm.

Xx

2 yıl sonra
Merhaba, ben Mira beni hatırladınız mı? 2 yıl, koskoca 2 yıl boyunca hiçbirşey olmamıştı. Meriç abim saptı, abimgil 1 hafta sonra evleneceklerdi, ben yeniden 40 kilo olmuştum bir ara kilom yüzünden hastaneye düştüm. Ben bugün akşam mahalleme geri dönecek ve Meriç abimi görecektim. Biraz torpille Edirne'de anasınıfı öğretmenliğime başlıyacaktım.

Okul 3 hafta önce kapanmıştı. Benim herşeyim hazırdı, evi direk satacaktım ve dükkanımı yeniden düzenliyecektim. Merve Istanbul'da hemşirelik okuyor o yüzden dükkanım yeniden kapanmışdı. Üstüme siyah, uzun, kısa kollu, bol tulum giyindim. Saçlarımı 5 kere kestirip bağışlamıştım, birazcık ünlü olmuştum saçlarımla, saçımın kalçama gelmesine daha 1 karış vardı, saçımı at kuyruğu yaptım. Makyaj olarak portakal rengi rujumu sürdüm ve kirpiklerime rimel sürdüm.

Edirne'ye arabamla gidecektim, galiba 13 saat araba sürecektim. Arabam olmasaydı ben uçakla gidecektim ama nafile. Saat 7'ydi ve hergün gibi Karadenizliler ayaktaydı. Valizlerimle aşağı indim 2 tane valizim vardı bir tanede çantam, "Mira! Gidiyor musun?" dedi abla, kuaför ablaydı biraz yakınlaşmıştık, "evet annemgil daha 1 yıl önce geldiler ve onları çok özledim. Temelli gidiyorum" dedim arabamın yanına gelerek, ablaya döndüm "sen bu dünyadaki en iyi insansın, bilemem kaç kişiye umut ışığı oldun o güzel saçlarınla, teşekkür ederim" dedi, ablaya sıkıca sarıldım "13 yaşındayken başlamıştım, biraz aksattım ama geri devam ettim. Asıl ben teşekkür ederim" dedim ayrılarak, arabamın barajını açtım ve valizlerimi koydum. "Allahaısmarladık" dedi abla bende el salladım ve arabama bindim.

Meriç mimarlık okumuştu ve bu yıl bitirmişti biraz torpille, annemden duyduğuma göre iş yerini açmış ve güzel bir ev yapmış bile, ortalıkta sap geziyormuş.

Xx

10 saat yol gelmiştim. Kaldı geriye 3 saat, ayaklarım uyuştu ve uykum geldi. Uyumuyacğım için bir benzin istasyonu bulmalıyım. 120 ile gidiyordum fazla gitmem ben! Aha benzin istasyonu buldum, güvenli bir yere benziyor. Arabamı benzin almak için park ettim. Yanıma abi gelince 200'lük benzin istedim. Lavaboya girdim gözlerime su serpiştirdim, rimel akmamıştı neyseki, bir çikolata aldım ve kasaya gittim. "205 TL" cüzdanımdan 205 TL çıkardım, 195 TL kalmıştı, inşallah yolda falan kalmam.

Xx

Istanbul'dan çıımıştım sonunda! 5 dakikalık trafiğe yakalandım ama bana 20 dakika geldi resmen!

Edirne'ye girmeme az kalmıştı ve hava kararıyordu, karanlıkta araba sürmekten korkuyordum hemen eve gitmem lazım, hızımı artırdım. 20 dakikalık yolum vardı.

Xx

Mahalleme girmiştim yeniden. Doğduğum... Büyüdüğüm... Ağladığım... Güldüğüm... Mahalleme geri döndüm...

Evimizin önüne geldim bagajımdan valizlerimi çıkardım ama 'keşke duymasaydım' dediğim sesi duydum, Fadime ablanın sesi, "ayy komşular yetişin! Burada bir kadın var!" diye bağırdı, nedenini anladınız değil mi?

Bazı kişiler başıma toplandı annemde evden çıkınca ona baktım "ay ne oluyor?" dedi koşarak "anne" dedim, annem bana dönünce ağlamya başladı. Arkamdan 'anaa bu Mira' diye sesler duydum. "Mira'm, bi daha gitmeyecen değil mi?" dedi annem, eğer bir daha gidersem beni annem evlatlıktan atacakdı! Ciddiyim!

"Gitmeyeceğim Kraliçe arı" dedim kollarımı açarak, annem koşarak bana sarıldı "gız eşşek sıpası ev işlerini tüm ben yaptım" dedi, arkamdanda Merve'nin sesini duydum "ayıp oluyor annecim bende yardım ettim ya" dedi annemden ayrıldım ve Merve'ye döndüm.

"Kuşum" dedim Merve'ye, "kuş" dedi, Merve'ye sarıldım. "Sen evleniyor musun?" dedim kahkaha atarak, Merve'den ayrıldım ve elini tuttum. Elinde kafam kada yüzük vardı. Benim param!

10 yıl önce
"Hayır abi paramı sana vermeyeceğim!" dedim. Abim maça gitmek için paramı istiyordu ben paramı biriktirecektim!

"Hadi abicim ver bak sana sonra öderim" dedi abim vermek istemiyorum "hayır" dedim kesin bir dille, "iyi o zaman ben senin paranla evleneceğim kıza yüzük alacağım!" dedi abim ve gitti.

Şimdiki zaman
O günden 3 hafta sonra 900 TL biriktirmiştim ve abim onu alıp saklamıştı "ABİ!" bağırdım ve abimin bürosuna doğru koşmaya başladım arkamdan Merve bağırdı "abin dükkanda" dedi ve geri dönüş yaptım. Merve'nin yanından geçerken yanağını öptüm ve dükkana doğru koştum.

"Abi! Seni öldüreceğim!" dedim ve abimin sırtına atladım. Giriş kapısından giren abimi görünce abim sandığım kişinin sırtından atladım. Adamı döndürdüğümde Meriç abimi gördüm "Meriç abi!?" dedim, ben böyle bir karşılaşma beklemiyordum. Aklıma kafam kadar yüzük gelince abime doğru koştum, abimde kaçtı, mahallede koşmaya başladık "abi! 900 TL ver bana!" dedim. Abim sesiz kaldığında yere oturdum. Mahallenin tam ortasına oturdum.

Abim arasından gelmediğimi fark edince geldi mahallenin ortasına benim yanıma oturdu. "Kafam kadar yüzük!" dedim abime sinirle bakarken "kendi paramdanda verdim" dedi, "benim paramda var!" diyince yerde otururken abime sarıldım. Abimde bana sarıldığında Merve ve Meriç gelmişti.

"Ooo, yeni gelin bu hafta sana rahat vermeyeceğim" dedim kötü kötü bakarak, Merve bir bana birde abime baktı "benim suçum ne?" dedi bende bakışımı düzelttim "sözünüzde, nişanınızda size rahat verdim ama şimdi gazabımdan korkun!" dedim abim ve Merve'ye bakarak.

"Aaa! Gelmiş şu ünlü, gezgin kız gelmiş" dedi birisi, galiba o kız ben oluyorum. Siyah saçlı, kahverengi gözlü bir erkek, anlamsızca ona baktığımda elini uzattı, tam tutacaktımki Meriç abim elimi tutup kaldırdı ve sarıldı "hoşgeldin kelebek" dedi ne olduğunu anlamadım? Bana 'kelebek' demişti! "Ne?" dedim, Meriç abimden ayrılarak.

"Ay kızçem nasıldı Trabzon?" dedi çocuk, ne olduğunu anlmamıştım. "Sen kimsin ya!?" dedim, "ah dur ben sana kendimi tanıtıyım, ben Buğra sen yokken taşındık buraya, aslında varmışsın ama evden çıkmamıştın. Ünlü olduydun mahallede" dedi koluma girerek, 15 tatilden bahsediyordu, başımı eğdim ve çocuğun kolundan çıktım "ben babamın yanına uğrayayım" dedim ve çaprazımızdaki kahvehaneye girdim.

"Baba!" dedim, moralim geri yerine gelmişti babamı görerek "İstanbul!" dedi babam, babam hiçbir zaman uzak yerden geldiğimde 'İstanbul' demekten vazgeçmiyecekti.

Eve gelmiştim hava kararmıştı, annem, ben, Yasemin ablam ve Merve gelinlik seçiyoruz. "Bak bu güzelmiş" dedim, pek kabarık olmayan bir gelinlikdi "hayır" dedi Merve, derin bir nefes aldım "Merve sen nasıl bir gelinlik istiyorsun? Ona göre bakalım" dedim sabrımın sonuna gelmişti, Merve yüzüne tebessüm yerleştirerek "kabarık, alt tarafı sade üst tarafı süslü ve annemlerin beğeneceği bir gelinlik. Senin elbisen tamam değil mi?" diye sordu Merve'yi gözlerimle onayladım ve dergiyi kendime çektim.

Biraz arayınca buldum. Tam Merve'nin istediği gibiydi sadece altı pullardan dolayı parıldıyordu "buldum!" dedim, Annem dergiyi önüne çekti ve Yasemin ablamla incelediler "tamam Merve bu olur annecim sen bize bir yorgunluk kahvesi yada içelim" dedi Yasemin ablam, annemgil sohbete girince bende düşüncelere daldım.

Abimgilin evi hemen bir bina yanımızda 4 katlı apartman vardı, onlar 2. Kata oturacaklardı, evde sadece beyaz eşyalar eksikmiş. Ev baya bir büyüktü 3 çocuk odası vardı gerisini siz düşünün ayrıca apartmanın bahçesi tam pikniklik. Düğün mekanı tamamdı, abimin damatlığıda tamamdı, sadece düğünü bekliyorlardı.

Sonra zaman hızlıca geçti, ben aileme Trabzon'da neler yaşadığımı anlattım. Sonrada Keder ve Zeynep'i görüntülü aradım. Meriç abimin olayını biliyorlardı. Zeynep tıp, Kader'de moda tasarımcılığı okuyordu.

Selam, ne yapıyorsunuz?

Taslakta 4 bölüm duruyor :D Neyse sizi fazla tutmayacağım. x_halenurocakci hesabıma bakınız lütfen, 14 Mayıs ilk önce babam ve akrabalarım olmak üzere bütün Türk çiftçilerin, çiftçi günü kutlu olsun. 1080 kelime yazmıştım:) Oy ve yorum yapınız♡

Naber? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin