21.Bölüm

826 28 1
                                    


Babam benim ellerimi tuttu "İstanbul'um sakın o içimdeki o Istanbul gitmesin tamam mı?" dedi babama kafamı salladım ve kapı çaldı, pencereden baktığımda onlar gelmişti.

Xx

Kapıyı açtım kalbim dışarı çıkmaması için dua ediyordum. İlk başta Yasemin ablam ve Mehmet abim geldi sonra birkaç kişi, en sonunda Merve ve Miraç girdi. Miraç elindeki çikolatayı ve çiçeği verdiğinde yanağımı öptü. İçeri geçtim ve abimin yanına oturdum. Babanemgil ve anenemgil başka şehirde oldukları için gelememişlerdi ama Trabzon'a geleceklerdi. Babamgil biraz sohbet ettiğinde babam beni kahveye saldı. Yanımda Kader, Zeynep ve Merve geldi.

"Mervo sen diğer tarafsın" dedim cezveyi, kahveyi ve şekeri çıkardım "şimdilik yeni gelin olarak geldim kanka" dedi ve Kadergille konuşmaya başladı. Arkamı döndüm "Kader abimgilin düğüne kadar kalacaksınız değil mi?" dedim tek kaşımı kaldırmıştım "hayır Mia ya, Istanbul'a gideceğiz ama düğüne ve nişanına geleceğiz" dedi üzgün bir şekilde "peki" dedim ve kahveleri hazırlamaya başladım.

Kahveler hazırdı çok heycanlanmıştım. İlk başta büyüklerden başladım ve dağıtım son bir kahveyi Meriç'e verdim. Biraz bakıştık ama abim boğazını temizleyince kahveyi aldı. Yerime oturdum ve Meriç'e baktım. Kahveye tuz suya şeker ve lokuma badem koymuştum. Meriç ilk başta yüzünü buruşturdu ve babama baktı, babam çok kötü bakıyordu. Meriç kahveyi fulden kafasına dikti. Suyu aldı içti bana gözlerini açarak baktı. Lokumu alınca ağzında gevelendi ama yuttu. Mendili vermişti Meriç.

Mehmet abi gözlerini Meriç'den çekti ve konuşmaya başladı "Ahmet benim oğlum 11 yıldır kızını bekliyor. Allahın emri, Peygamberin, kabri ile kızını oğlumla güzel anılar biriktirmesi için istiyorum" dedi Mehmet abinin beni bir mal yerine koymaması çok hoşuma gitmişti. Babama baktığımda bana bakıyordu, başımı eğdim "eğer Istanbul'umun gözündeki parıltıyı görmüyeyim oğlunu öldürüm! Benim Istanbul'um zor anılar yaşadı oğlun kızımın yaralarına ilaç olacaksa ben kızımın güzel anılar biriktirmesine izin veriyorum" dedi başımı kaldırmıştım babam bana bakarak konuşmuştu ve babamında beni mal yerine koymaması çok hoşuma gitti.

Ayağa kalktım ve büyüklerin ellerini öptüm. "Hadi bakalım dışarıya" dedi babam gülümseyip babamın yanına gittim. Babam beni kolunun altına aldı bende babama sarılarak dışarı çıktım.

Dışarda mahallenin dalikanlıları ve genç kızları bizi bekliyorlardı. Meriç ve ben içerde kaldık Meriç bana dönerek "kelebeğim sen neden beni süründürmedin?" dedi elimi tutarak "çünkü bana olan 'sevdandan vazgeçersin' diye korktum" dedim, başımı eğerek "başını eğme kelebek benim sana olan sevdamı taşlar bile hissediyor ben senden hiç vazgeçmem! Önümüzde uzun bir yol var benimle bu yolda yürürmüsün?" dedi kolunu göstererek, koluna girdim ve tebessüm ettim.

Evden çıktık herkes alkışlamaya başladı. Abim konfet patlattı ve biz ortaya geçtik. Küçük bir dans yaptık ve babamlar etrafımıza toplandı. Merve elinde tepsiyle geldi. Babam yüzükleri taktı, tam olmuştu yüzük, tam baba keseceği sırada Kader bağırdı "yüzük kesmiyor! Değil mi Zeynep!?" dedi koluyla Zeynep'i dürterek, Zeynep "evet kesmiyor. Eniştecim iş sana düşüyor. O kadar mühendis olmuşsun yâni, biz Mira'mızı şıpsevdi diye veremeyiz değil mi Burak" dedi koluyla Burak'ı dürterek "evet be o bizim Mia'mız, alırım yâniiii" dedi Burak, Burak koluyla Ali'yi dürttü "aman ban bulaşmayın" dedi ve bira adım yana kaydı.

"Tamam, gelin yeterki makas kessin" dedi ve elini cebine koydu, Kader ve Zeynep'e 300 Burak'a 200 TL verdi. "Enişte dedik bağrımıza bastık" dedi duygulu bir sesle Meriç göz devirdi "sen erkek adamsın oğlum kendine gel" dedi ve kızlara dönerek "makas kesiyor mu?" diye sordu, Zeynep hemen atladı "ooo, baya iyi kesiyor makas eniştecim" dedi ve bana göz kırptı. Meriç'e baktığımda bana bakıyordu, başımı ellerimize çevirdim, babam nefes aldı ve konuşmaya başladı "ve hayırlı uğurlu olsun" dedi ve kurdaleyi kesti.

Naber? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin