Yukarı kata çıktım. Ilk başta üstümü, makyajımı çıkardım sonra saçımı düzelttim. Hızlı bir şekilde kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım.Xx
Abimgilin düşünün ardından 2 gün geçmişti, dün büyük bir hevesle dükkanımı temizlemiştim ve bugün hem nişan için abiye bakacaktık hemde biraz biriktirdiğim paralardan birazda babamın verdiği parayla dükkana eşya alacaktık Meriç'le.
Üstüme Ankara'da halamla gezdiğimiz zamanki kırmızı kıyafeti giyindim, altıma mavi kot pantolon giyindim saçımı salık bıraktım ve makyaj olarak kirpiklerime rimel dudağıma nemlendirici sürdüm. Küçük bir çanta aldım ve içine telefonumu banka kartımı, biraz paramı ve mendillerimi koydum.
Aşağı indim ailem evde olmadığı için beyaz spor ayakkabımı giyindim ve Meriç'in ofise doğru yürüdüm. Bizim evden yürüme mesafesi 30 dakikaydı. Meriç'e oraya geldiğime dair mesaj attım.
Ofise yaklaştığımda Meriç arabasıyla yanıma geldi, arabaya bindim ve Meriç'in yanağını öptüm "nasılsın kelebeğim?" neden hâlâ bana kelebeğim demesinin son nedenini açıklamadı "iyiyim, sen nasılsın?" dedim kafamdaki düşünceleri başka bir kenara savurarak "ben çok haycanlıyım" dediğinde elini tuttum "sakin ol kaptan!" kıkırdadım be kafamı omzuna yasladım. Küçüklük anılarımızı düşünmeye başladım. "Çok küçükken çok tatlı sataşırdık" dedim tebessüm ederek.
Alışveriş merkezine geldiğimizde Meriç boş bir park yerine arabayı park etti ve arabadan indik. İçeri el ele girdiğimizde Meriç'in elini bıraktım ve denetim alanından geçtim. "Meriç ilk önce dükkan için büyük eşyalar baksak" dedim elini tutarak "peki süslere nişandan sonra bakalım" dedi ve elimi öptü.
Mobilya mağazasına girdik. 5 tane renkli masalar aldım, 20 tane renkli sandalye aldım. 5 tane oturak mavi puflar ve 6 tane uzun, yuvarlak, siyah sandalye aldım. Boyacıdan beyaz, sarı, siyah boyalar aldım hayalimdeki çocuklarımın isimlerine uygun olan.
İlk başta Meriç'e takım elbise almaya bir erkek giyim dükkanına girdik. Siyah ve lacivert takım elbise alacağız. "Mira bak bu olur mu nişana?" dedi elinde siyah bir takımla geldi Meriç, elime aldım ve inceleme yaptım, "evet güzelmiş sen giyin gel ben lacivert bakıyayım" dedim takım elbiseyi uzatarak, Meriç giyinmeye gidince çalışanın yanına gittim. "Merhaba, kolay gelsin. Sözlüme lacivert takım arıyorum. Bana yardım edermisiniz?" dedi tebessüm ederek "tabii ne için alacaksınız?" dedi bir yere ilerleyerek "iş için" dedim ilerleyerek, adam bir yerde durdu "sade mi istiyorsunuz?" dedi bana dönerek "evet, lütfen" dedim adam bir yere gitti.
Adam elinde lacivert takımla geldiğinde teşekkür ettim ve Meriç'in yanına ilerledim. Kapıyı tıkladım, kapı açıldı Meriç çok güzel bir takımla karşımdaydı. "Olmuş mu?" diye etrafında döndü "çok güzel" dedim yakalarını düzelterek "hadi bunuda dene olursa ikisinide al ben şurada oturacağım" koltukları gösterdim elimdeki takımı Meriç'e uzattım ve utanmış bir şekilde koltuklara oturdum.
Aklıma bin bir türlü düşünce geldiği için utanmıştım.
Meriç kalbinden çıkınca ayağa kalktım. Takımları görevliye verdi ve elimi tutup kasaya ilerledi. Kasaya 400 TL ödedi ya! Oysaki biz onlarla neler alırdık! "Meriç kesin bizi kandırdılar" dedim sonunda patlayarak Meriç bana kaşlarını çatarak baktı "nasıl yani kelebeğim?" bu sefer ben kaşlarımı çattım "400 TL ödedik" dedim Meriç kafasını kaldırarak kahkaha attı.
Ben Meriç'in kahkasına dalmışken bir kızın sesini duydum "çok güzel gülüyor" dedi ayak uçlarıma çıktım ve elimle Meriç'in ağzını kapattım.
Meriç avcumu öpünce ağzına vurdum ve elini tutup bir mağazaya girdim. "Merhaba, iyi günler. Nişan için abiye bakacaktık" dedim tebessüm ederek. Kadın bir bana birde Meriç'e baktıktan sonra konuştu "tabii, buyrun bu taraftan" arkasından ilerlemeye başladım.
Birkaç elbise beğendim, onları aldım ve kabine girdim. Ilk başta siyah giyindim ama bedenimde olmadığı için mor bir tane giyindim rengini sevmediğim için diğer krem rengi uzun bir elbiseyi giyindim. Rengi güzeldi ve bedenime tam olmuştu dekoltesine bayıldım. Kabinden çıktım Meriç'in önüne geçtim "kelebeğim niye çıkmadın bir türlü kabinden?" sesi sonlara doğru kısılmıştı.
Etrafımı döndüm önüme döndüğümde Meriç'in kaşlarını çatık bir şekilde buldum. "Mira arkan ne öyle!?" diye yanıma geldi "Meriç'im zaten saçımı uzun, lütfen" dedim ellerimi önümde birleştirerek Meriç ellerimi tuttu "hadi git üstünü değiş bununla gel diğerlerinin önü kötü" dedi heyecanla kabine doğru birkaç adım attım sonra geri döndüm ve Meriç'i yanağından öptüm, koşarak kabine girdim ve üzerimi değiştirdim.
Elimde elbiseyle geldim kasadaki kadına elbiseyi verdim ve Meriç'e döndüm bir şeyler yesek?" Meriç beni gözleriyle onayladı ve kadın'ın uzattığı kıyafetleri aldı, elimi tuttu ve yemek katına çıktık.
"Ne yiyelim kelebeğim?" gözlerimi gezdirdim ve tavuk dünyasını gördüm "tavuk dünyasından tavuk alabiliriz" diye Meriç'e döndüm, bana tebessüm etti. Birlikte tavuk dünyasına ilerledik.
Herhangi bir masaya oturduk. "Meriç sence nişan nasıl olacak?" içime büyük bir heyecan doldu "Allah bilir kelebeğim ama çok güzel olacak bence" dedi elimi tutarak, elini çekti ve yemeğini yemeğe başladı, odun!
Yemeğimi yedikten sonra eve doğru yola koyulduk. "Meriç" içimden nedense 'Meriç' demek geliyordu "efendim" diyen Meriç'e döndüm "Meriç, Meriç, Meriç, hahah" sonradan komik geldiği için kahkaha atmıştım. Meriç benim bu çocuksu hallerime tebessüm ederek önüne döndü.
Eve geldiğimizde arabadan indim ve Meriç'in yanına yürüdüm. "Kelebeğim nereye gideceksin?" kaşlarını çatınca ayak uçlarıma yükseldim ve kaşlarını düzelttim "marangoz var ya hemen şurada oraya" Meriç yine kaşlarını çatınca yine ayak uçlarıma yükseldim ve kaşlarını düzelttim, Meriç elimi tuttu "orada p*ç'in olduğunu biliyorsun değil mi?" elimi öptü ve benimle marangozun olduğu yöne doğru ilerledi.
"Meriç kendim giderim hemen Mustafa abiyi bulup geleceğim zaten!" yakınlaşmıştık ve eğer oraya Meriç'in beni zorla ilerletmesiyle girersem Mustafa abi babama söylerdi. "Lan oraya kendin gidemezsin tamam mı?" bağırarak bana döndü, geri önüne döndüğünde gözlerim doldu, ben kötü birşey istemedim. Ağzımdan hıçkırık kaçtığında Meriç bana döndü hemen başımı eğdim, Meriç başımı kendisini doğru kaldırdığında gözlerimi aşağı çevirdim "Mira bana bak" bakmıyacağım! "Mira gözlerime bak!" bakmıyacağım "Mira!" Meriç'in sağ tarafına baktım "gözlerime" gözlerine dolmuş gözlerimle baktım. Meriç bana sarıldı, ben daha şiddetli ağlamaya başladım.
"Hadi gel" kolunun altına aldı Meriç, hâlâ bana sinirliydi. Dükkana girdiğimizde Mustafa abi bizi gördü ve yanımıza geldi. "Hoşgeldiniz çocuklar, birşey mi oldu?" kaşlarını çatınca tebessüm ettim "hayır abi Allaha şükür herşey yolunda sadece ben, benim dükkanda senlik bir konu vardı 'yardım eder misin?' diye geldim" dediğimde Mustafa abi çantasının yanına gitti "ederim Mira kızım" yanıma geldi ve kapıyı gösterdi Meriç arkamdan gelerek benim dükkanıma yürüdük.
Anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdik. "Pencere'nin önünde bir uzun masa yaptıracağım abi" iki pencerenin önünü gösterdim "tamam kızım ben ölçülerini alyaym dükkanda yaparım hangi renk olsun?" biraz düşündüm, zaten renkli eşyalar vardı bu beyaz olsun "beyaz olsun abi" Mustafa abi 'tamam' derecesine kafasını salladı ve ölçüleri almaya başladı.
Mustafa abi dükkandan gittikden sonra ben eve, Meriç işine gitti. Saat daha 4 ve şimdi ben ne yapacağım? Buldum! Birkaç tatlı yapayım, mahalleye dağıtayım. Güzel fikir...
Xx
Tatlıları yapmıştım, dağıtmıştım, akşam yemeğinin yarısını yapmıştım sonrada annem geldi yemeği yaptı.
Ben çok korkuyorum... Herşeyden, heryerden, herkesten... Korkum gider umuduyla gözlerimi yavaşça kapattım...
Merhaba, nasılsınız? Şarkının girişi çok garip değil mi? Neyse bence güzel bir bölümdü ve Roman'da yeniden 102'ye yükselmişiz♥ Oy ve yorum yapınız♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Naber?
Romance"Nereye gidiyoruz kelebek" dedi Meriç abim "Meriç abi neden bana 'kelebek' diyorsun?" diye sordum. "Çünkü sen kısacık ömründe herkese iyilik yapmaya çalışıyorsun. Çünkü sen kısacık ömründe herşeyi tatmak istiyorsun. Çünkü sen kısacık ömründe her yer...