chittaphon dirseğini masaya koymuş, kafasını da eline yaslamış bir şekilde hararetle ders anlatan taeyong'u izliyordu. gülümsemesi yüzünden düşmezken zaten bildiği konuları dinlemek yerine onu izlemeyi tercih etmişti.
taeyong kalemi deftere seslice bıraktığında chittaphon boğazını temizleyip düzelmişti. "anladın mı chittaphon?"
"evet"
"o zaman yazdığım soruyu çöz" chittaphon bakışlarını deftere çevirdi ve karışıkça yazılmış soruya baktı. "peki" dedi ve kalemi eline aldı. soruyu çözmeye başladığında taeyong'u izlediğini fark ettiğini düşündü. bunu şimdilik boşverip soruyu çözmeye başladı.
"iyi de bu soru hatalı"
"emin misin?"
"evet" taeyong memnunca gülümsedi ve defteri önüne çekti. "dışarıyı seyretmek yerine dikkatini ver chittaphon" dışarıyı izlediğimi düşünmüş diye çığlık atmak istedi. gülüşü yüzüne yayılırken 'tamam' anlamında bir şeyler mırıldandı.
"neden gülümsüyorsun?" chittaphon yöneltilen soru ile şaşırmıştı. gülmek suç muydu? "ne?"
"bu kadar pozitif olman normal mi? yani hep gülümser misin?"
"ağlayayım mı?" taeyong kafasını eğip güldüğünde chittaphon'da istemsizce güldü. gözlerini kapatan saçları ardından taeyong'a bakarken gri saçlı genç yavaşça çekmişti o saç tutamlarını.
chittaphon bu kadarını kalbinin kaldırmayacağını düşündü-ki doğru düşünüyordu-ölmek üzereydi. kalbi o kadar hızlı atıyordu ki nefes alamıyordu. vücudu yanıyor, başı dönüyordu.
"saçlarını kesmeyi düşünmüyor musun?" artık düşünmüyordu. taeyong'un dokunduğu saçlarını kesmek an itibari ile bir delilikti. "hayır. onları seviyorum" çünkü sen dokundun.
taeyong gülümsediğinde chittaphon anın etkisinden çıkmak adına eşyaları toparlamaya başladı. biraz daha kalırsa cidden heyecandan ölecekti. "kafeye gidelim mi? hem tanışmış oluruz. seninle daha sık görüşeceğiz gibi"
'beni öldürün' diye bağırmamak için zor duruyordu chittaphon. bu yaptıkları saçma gelebilirdi kimisine göre ama o uzaktan seyrettiği çocuk şimdi yanındaydı ve açık kahve gözleri ile bakıyordu gözlerine.
yutkundu siyah saçlı olan. ne demeliydi? reddederse üzülür müydü? tanrım! tabiki üzülürdü ve onun üzülmesi chittaphon'u da üzerdi. gülümsedi ve kafasını olumlu anlamda salladı. "gidelim" dedi sadece.
ikili kütüphaneden çıkmış ve kafeye gelmişti. tabi gelene kadar ikisi de konuşmamıştı. bu chittaphon açısından iyiydi. saçmalamak istemezdi.
taeyong sütlü kahvesini yudumlayan chittaphon'a baktı ve konuştu. "dansla ilgilendiğini söylemiştin. oradayken hiç kalabalık önüne çıktın mı?"
chittaphon fincanını bıraktı ve gülümsedi. "aslında insanlar modern dansı pek sevmezler fakat biz sahne aldığımız zaman neredeyse bütün bangkok orada olurdu"
"senin için geldiklerine yemin edebilirim" ikili kıkırdadığında taeyong kahvesinden bir yudum aldı. şu an ortam şey gibiydi, küçük bir randevu.
"kütüphanenizde gördüğüm heykel, biraz sanata düşkün gibisin"
"aslında çok düşkün olduğum söylenemez fakat o heykel bana farklı hissettiriyor. bir gün dans ederken eşimi bulacakmışım gibi hissettiriyor. ruh eşimi..." chittaphon dudaklarını birbirine bastırdı. taeyong ile ruh eşi olduğuna inanıyordu zaten fakat 'eşi' de olmak istiyordu.
"sürekli romeo ve juliet okuyorsun, bunun bir nedeni mi var?"
"özel bir nedeni olsun isterdim fakat bana gerçek aşkı hatırlatıyor. her bir satırında tekrar hatırlıyorum gerçek sevginin her şeyinden vazgeçmek ama yine de yaşamak olduğunu"
"aşkı biliyor gibisin"
"aşkı yeni öğrendim. bir anda karşıma çıkagelen insan sayesinde iliklerime kadar hissederim artık"
"ne mutlu o kişiye"
"ona olan sevgimi başka biri hissetseydi eğer çoktan delirmiş olurdu. öylesine saf ama istekli bir sevgi ki bu insanın karşısında dili tutulur" chittaphon gri saçlının gözlerinin en içine bakarken konuşmuştu. gri saçlı mest olmuşçasına baktı.
"aşkından oldukça eminsin"
"aşık olduğum insandan emin olduğum gibi"
"o kişi bu sevgiyi hak edecek ne yapmış merak ettim doğrusu" chittaphon derin bir nefes aldı ve gözlerini bardağına çevirdi. "gülüşü, bunun için oldukça yeterli"
"gülüşü mü?"
"evet. herkese bahşettiği ama bir tek benim için en içten sunduğu gülüşü."
"insan bu kadar sevilmenin karşısında sadece oturup ağlamakla yetinir doğrusu"
-
bölümü eğlenceli yapmayı düşünmüşüm adamların içinden romeo ve juliet çıkmış aqbir de bu fic yazdığım ilk üçüncü ficim :"""
duygusal bir orospuyum şu an
ŞİMDİ OKUDUĞUN
singularity -taeten
Fanfictiongenç oğlan elindeki notu dikkatle okudu, 'eskiden bir inanışa göre benleriniz, önceki hayatınızda en çok öpüldüğünüz yerleri gösterir' •Lee Taeyong x Ten Lee |10.05.20 |20.05.20 ©chxsewonu