18

194 22 23
                                    

küçük meleği yanlarına alalı tam iki hafta geçmişti. bu iki haftalık süreçte iki sevgilinin ailesi bütün olanlardan haberdar olmuştu, kesinlikle küçük kız kardeşileri dahyun ve tern yüzünden değil.

chittaphon bu süreçte öpmek için yanıp tutuştuğu beni öpememişti. her öpmeye kalkıştığında küçük kızları hikaru türlü bahanelerle yanlarına gelip bütün ortamı bozuyordu.

chittaphon yerdeki oyuncakları toplarken küçük kızları ile ilgilenen sevgilisine baktı ve gülümsedi. kimin aklına geldirdi ki şu an bu durumda olacakları.

elindekileri oyuncak sepetine bıraktı ve ikilinin yanına oturdu. hikaru peltekçe bir şeyler anlatırken taeyong'un yüzü ile oynuyordu. "küçük cadı yorulmadı mı konuşmaktan"

"taeyong oppa tenten'e kız! bana cadı diyor!"

"ama bağırınca bir cadıdan farksız oluyorsun" küçük kız kaşlarını çattığında chittaphon kahkaha atıp kucağına aldı. "şaka yapmıştım. şimdi biraz da benimle oyna o sırada taeyong bize yemek hazırlasın"

"ama bu evde sen anne değil miydin? dün taeyong oppaya öyle demiştin" taeyong dilini iç yanağına bastırırken chittaphon kısa bir bakış atıp hikaru'ya dönmüştü. "kızımız bile farkında"

"yemek yapma konusundaki müthiş becerilerimi geçen hafta yeterince gördün diye düşünüyorum sevgilim"

"zehirleniyorduk, haklısın" taeyong kahkaha atıp mutfağa girdiğinde chittaphon kızına döndü ve gülümsedi. telefonunu çıkarıp galeriye girdi ve bir fotoğraf açtı.

"şimdi sana bir çocuk göstereceğim"

"yakışıklı mı?!"

"çok"

"göster! göster! göster" chittaphon kıkırdayıp telefonunu küçük kıza çevirdi. hikaru telefonu eline aldı ve fotoğrafı büyüttü.

"bu çok tatlı ama tenten. onunla tanışmak istiyorum!"

"onu zaten tanıyorsun tatlım"

"tanıyor muyum?" küçük kız gözlerini kocamanca açtı ve babasına baktı. "bu çocuk sensin baba!" chittaphon küçük kızın kendisine baba demesini kesinlikle beklemiyordu. güzel gülüşü yüzüne yayılırken gözlerinin dolmasını engelleyememişti.

. . .

"ben aşık oldum" iki sevgili duydukları cümle ile bakıştı ve kıkırdadı. taeyong kızının yanağını hafifçe sıktı. "bunun için çok küçüksün bebeğim"

"ama baba, ten babam gerçekten çok tatlı. bak!" taeyong da aynı şaşkınlığı yaşamaya başladığında sevdiği adama baktı. chittaphon dudaklarını birbirine bastırıp gülümsediğinde taeyong kızının elindeki telefonu aldı ve fotoğrafa baktı.

"hm, cidden çok tatlı bir bebekmiş"

"sende aşık oldun değil mi?!" küçük kız heyecanla sorduğunda taeyong kıkırdadı. "evet, ama büyümüş haline"

güzel bir öğle yemeğinin ardından dans ederek ve şarkı söyleyerek mutfağı toplamışlardı. küçük kızları ile evin büyük bahçesinde deli danalar gibi oradan oraya koşmuş, birbirlerini ıslatmışlardı.

kısa bir duşun ardından küçük kızları nihayet yorgun düşmüş ve kendiliğinden uyuyakalmıştı. taeyong elindeki kahve dolu bardağı sevdiği adama uzattı ve yanına oturdu.

güneşin batışı gökyüzünü turuncunun tonlarına boyarken chittaphon derin bir nefes aldı. "sende tuhaf hissediyor musun sevgilim?"

"nasıl yani?"

"yani, benimle evlat edineceğin hiç aklına helir miydi?"

"bu hayatta her şey olabilir sevgilim. bir bakmışsın burada böyle konuşurken bir ay sonra evleneceğimizi öğrenmişsin" chittaphon'un bakışları sevdiği adamı bulduğunda kalbinin deli gibi hızlı atmasını engelleyemedi.

"ne?"

"bir ay sonra kocam olacaksın sevgilim" chittaphon elindeki bardağı çimlerin üzerine bıraktı ve sevdiği adamın boynuna sardı kollarını. geri çekilip yüzünü izlemeye başladında ellerini karşısındakinin yanaklarına koydu.

"sevgilim, sen bana o kadar çok şey öğrettin ki inan saymakla bitmez. kısaca bana sevgiyi ve sevilmeyi öğrettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim"

"asıl ben sana teşekkür ederim sevgilim. beni bu kadar çok sevdiğin için" chittaphon'un baş parmağı küçük beni okşamaya başladığında yavaşça yaklaştı sevgilisinin yüzüne.

"izin ver, daha önce kimsenin öpmediği benlerini öpmeme"

"onlar her zaman sana aitlerdi ve hep sana ait olmaya devam edecekler. izin senindir"

chittaphon önce elmacık kemiğindeki bene küçük bir öpücük kondurdu. ardından yavaşça dudağının kenarındaki bene yöneldi.

beni öperken dudakları taeyong'un dudaklarına değiyordu. kalbi o kadar hızlı atıyordu ki bayılacak gibi hissediyordu. hissettiği sıcaklık bulutların üzerine çıkarıyordu chittaphon'u.

küçük temas aynı şekilde devam ederken hikaru odasının camını açmış ve bağırmıştı.

"beni burada bırakıp orada öpüşüyorsunuz demek?! ikinize de küstüm!"





-
lan ağlıyom bu çok soft bi ficmiş ya

singularity -taetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin