tam bir ay geçmişti. chittaphon'un taeyong'dan özel ders almasının üstünden bir ay geçmişti. ikili oldukça iyi anlaşıyorlardı hatta bazen birbirlerinde kaldıkları bile oluyordu. chittaphon kız kardeşi ile bir ev tutmuş ve kendi zevklerine göre dekore etmişti.
genç oğlan ayakkabılarını giydi ve kız kardeşinin yanağını öptü. "dikkat et tamam mı?"
"sende dikkat et abi. heyecandan öleceksin"
"elimde olan bir şey değil ne yazık ki. hala onunla bu kadar yakın olmaya alışamadım"
"şapşal aşık" chittaphon dil çıkarıp evden çıktı ve merdivenleri hızlıca indi. apartmandan çıkıp kaldırıma bakındı ve yürümeye başladı. bugün taeyong bir yere gideceğini söylemişti. açıkçası nereye gittiğini merak ediyordu.
"neredesin ya, ağaç oldum"
"geldim işte" dahyun arabasına bindiğinde chittaphon da yanındaki koltuğa oturmuş ve kapıyı kapatmıştı. "nereye gideceğiz?"
"sürpriz"
"kardeşi de abisi gibi. insanı meraklandırmakta üstünüze yok" chittaphon göz devirip cama döndü ve yolu izlemeye başladı. "abimin yanına gidiyoruz" chittaphon hızlanan kalbine aldırış etmeden dahyun'a döndü.
"onu öyleyken görmek seni 'uwu' krizine sokabilir ya da ağlayabilirsin bilmiyorum ama cidden çok seveceksin"
"bunu neden yapıyorsun?"
"neyi?"
"onu sevdiğimi bildiğin halde daha da yakın durmamıza neden oluyorsun"
"bu iyi bir şey?"
"kalbim için değil" dahyun arabayı park edip chittaphona döndü. "farkına varmasını sağlıyorum" arabadan indiğinde chittaphon anlamaz şekilde gidişini izleyip arabadan indi.
geldikleri yer bir yurttu. genç oğlan dahyun'un peşinden giderken etrafına bakındı. bir sınıfın kapısının önüne gelip camdan izlemeye başladıklarında taeyong'un yere oturmuş küçük çocuklarla gülerek oynadığını gördü.
o çocuksu gülüşü yüzündeydi ve bu chittaphon'un kalbine hiç iyi gelmiyordu. ayrıca taeyong'un kalbini çok seviyordu. onun bu kadar iyi olması ağlama isteğini artırıyordu.
böyle birisini sevdiği için tanrı'ya en içten minnetlerini sunuyordu.
gözyaşı istemeden yanaklarından süzülürken taeyong'a bakmaya devam etti. taeyong ve kalbi hakkında çok fazla şey söylemek istiyordu fakat doğru kelimeleri bulamıyordu. taeyong pamuk gibi bir kalbe sahip insandı. şu an yaptığı bunu kanıtlar nitelikteydi.
kendisine bakan gözleri fark edince gülümsedi chittaphon. taeyong çocuklara geleceğini söyleyip sınıftan çıktı. "chittaphon iyi misin?"
"iyiyim" dedi titrek sesi ile. taeyong ellerini genç oğlanın yanaklarına attı ve gözyaşlarını sildi. chittaphon ağladığının farkında bile değildi.
"neden ağlıyorsun?"
"ben sadece-" gözyaşlarını zorla tutarken kendisine sarılan kollar ile artık dayanamamıştı. taeyong'un bu kadar iyi olması ağlamasına neden oluyordu.
kollarını savunmasızca taeyong'un beline sardı ve sessizce bıraktı gözyaşlarını. "onlarla böyle ilgilenmen biraz duygulandırdı sanırım" boğuk çıkan sesine karşılık taeyong kollarını sıkılaştırdı.
chittaphon geri çekilip taeyong'a baktı ve gülümsedi. "ileride eşin tanrı'ya bolca dua etmeli, sana sahip olduğu için" taeyong gülümseyip küçük olanın elini tuttu. "hadi onlarla tanışalım"
"beni böyle görürlerse korkabilirler"
"emin ol sana hayran olacaklar" ikili sınıfa girdiğinde chittaphon önce birleşmiş ellerine ardından da taeyong'a baktı. gözünün kenarındaki yara izi bile mükemmelliğine engel olmuyordu.
"bakın size kimi getirdim" çocuklar merakla ikiliye bakarken taeyong yanındaki bedene döndü ve gülümsedi. "kalbi pamuk gibi olan bir arkadaş"
çocuklar mutluluk çığlıkları atarak chittaphon'a sarıldıp ellerinden tuttular ve oyun oynadıkları yere götürdüler.
hepsi ile teker teker oynadı genç oğlan. yorulduğunu hissetmişti fakat gülümsemeden de edmiyordu. köşedeki sandalyelerden birisine oturduğunda içlerinde en sessiz olanı paytak adımlarla yanına geldi. chittaphon kendisine kedi gibi bakan miniği kucağına aldı ve küçük ellerini tuttu.
"adın ne bakalım?" küçük kızın gözüne gelen kahküllerini kenara itti ve gülümsedi. "hikaru"
"hm, peki kaç yaşındasın hikaru?" küçük kız parmaklarıyla '5' yaptığında chittaphon kıkırdadı. "taeyong oppayı çok seviyorsun değil mi?" küçük kızın yaşına göre oldukça olgun kalan soru karşısında şaşırmıştı. bakışları diğer çocuklarla ilgilenen taeyong'a döndüğünde kendisine baktığını fark etti ve sersemce gülümsedi.
"taeyong oppa buraya her gelişinde senden bahsediyor. gülüşün anlattığı gibi çok güzel oppa"
-
UWU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
singularity -taeten
Fanfictiongenç oğlan elindeki notu dikkatle okudu, 'eskiden bir inanışa göre benleriniz, önceki hayatınızda en çok öpüldüğünüz yerleri gösterir' •Lee Taeyong x Ten Lee |10.05.20 |20.05.20 ©chxsewonu