12

197 32 18
                                    

chittaphon'u gören sınıf arkadaşları saç renginin ne kadar çok yakıştığını söylüyordu. genç oğlan ise bu durumdan biraz rahatsız olmuş gibiydi. sanki, sanki çok dikkat çekiyormuş gibi hissediyordu fakat bilmiyordu dikkatleri saçı yüzünden değil güzelliği yüzünden üzerine topladığını.

sınıftan çıktıklarında saatine baktı genç oğlan. taeyong ile derse başlamalarına yaklaşık bir saat vardı. onu beklemeyi tercih ederdi fakat dahyun'un peşinden sürüklenmeyi seçmişti.

"otur şuraya" dahyun heyecanla çimlerin üstüne oturdu ve chittaphon'a baktı. "ten otursana. konuşacağız"

"şey, gitmem gerek"

"yalan söylemeyi beceremiyorsun ten" chittaphon kaçamayacağını anladı ve bıkkınca nefes verip genç kızın karşısına oturdu. "dün söylediğin şeyden sonra beni öylece bırakıp gittin ve senin yüzünden evde mutluluktan çığlık attım. düzgünce anlat şunu"

"gayet açık söylemiştim aslında"

"abimi en ilk gördüğün günden beri hoşlandığını biliyordum zaten ten. bakışların ve gülüşün ona çok farklıydı"

"anlamışsın işte ne diye soruyorsun?" chittaphon mızmızlanan çocuklar gibi konuşup kalkacağı sırada dahyun kolundan tuttu. "resmen abimi öpmek istediğini söyledin!" dahyun'un yüksek çıkan sesi üzerine etraflarındaki birkaç kişi onlara bakmıştı.

"abini öpmek istediğimi söylemedim"

"bahsettiğin beni tam dudağının kenarında ve o beni öpersen eğer dudaklarını da öpmüş oluyorsun" chittaphon düşünür gibi yaptı ve dahyun'a baktı.

"bu arzu onu her görüşünde daha da artıyor değil mi?" dahyun parlayan gözleriyle sarı saçlı gence bakarken chittaphon dudaklarını birbirine bastırdı.

"tanrım, bu cidden çılgınlık. resmen abimi seviyorsun ve öpmek için yanıp tutuşuyorsun. kafayı yiyeceğim resmen abimi seven birisi var bu mucize gibi bir şey"

"sakin olsana" dahyun derin bir nefes aldı ve chittaphon'un elini tuttu. "ondan sakın vazgeçme ten. bu kadar sevildiğini öğrenmeli hatta. eminim oturup ağlar"

"o da öyle söyledi"

"söyledin mi?"

"hayır ama dolaylı yoldan anlatmış bulundum"

"tanrı sizi bir araya getirdiyse eğer bana sizin aranızı yapmak düşer" chittaphon göz devirdiğinda dahyun meşhur kahkahalarından birini atmıştı. "gidiyorum ben"

"dikkat et" chittaphon kütüphaneye doğru adımlamaya başladığında eliyle gözüne gelen saçını çekti. saçları artık siyah değildi ve taeyong'un ne tepki vereceğini merak ediyordu.

kütüphaneye girip her zamanki yerine oturdu ve taeyong'u beklemeye başladı. camdan dışarıyı izlemeye başladığında dahyun'un söylediğini düşündü. ben benini öpmek istedikten sonra gerisi önemli değil diye düşündü

"chittaphon?" genç oğlan ismini duyması ile bakışlarını camdan çekti ve gri saçlıya baktı. kendisine şaşkın ama hayranlıkla bakan gözlere bakıp gülümsedi. "saçların.."

taeyong dilinin tutulduğunu hissetti bir an için. chittaphon bir erkeğe göre gerçekten çok güzeldi ve bunun farkında değildi. saçlarını boyaması onun güzelliğini iki katına çıkarmıştı. "..yakışmış" dedi nihayet.

chittaphon o güzel gülümsemelerinden sunup kafasını eğdi. utanmıştı. "hadi başlayalım"

iki saatin sonuna yaklaştıklarında chittaphon elindeki kalemi bıraktı ve taeyong'a baktı. "beynimin uyuştığunu hissediyorum" ikili kıkırdayıp eşyalarını toplamaya başladığında chittaphon'un telefonu çalmıştı.

dahyun-sshi arıyor...

telefonu sessize alıp sandalyesinden kalktı. "neden açmadın? belki önemlidir"

"pek sanmıyorum" taeyong'da ayaklandığında ikili kütüphenden çıkmıştı. "soruları eksiksiz çözüyorsun chittaphon. bu derste kötü olduğuna emin misin?"

"yani" ikili üniversite binasından çıkmış sessizce bahçede yürüyorlardı. chittaphon ısrarla çalan telefonunu eline aldı ve aramayı kapattı. "kesinlikle bir sorun var. sürekli arıyor"

"ne için aradığını biliyorum" ikili üniversiteden uzaklaşırken chittaphon karşıdan gelen iki genç kıza baktı. birisi heyecanla yanlarına gelip chittaphon'un boynuna sarıldığında taeyong şaşkınlıkla bakmıştı ikiliye.

"senin burada ne işin var?"

"ne yani, abimi görmeye gelemez miyim?"

"haber verebilirdin"

"aradık ama açmadın" genç kız geri çekilip gri saçlıya selam verdiğinde taeyong'da eğilmişti. dahyun nefes nefese yanlarına geldiğinde söylenmeye başladı. "bir daha telefonlarımı açmazsan seni keserim ten"





-
boş boş bölümler yazıyorum ya. artık asıl meseleye gelmeliyim.

ha şunu bileyin mal. 12 bölüm olmuş.

singularity -taetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin