singularity -taeten

17

bir hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. derslerinin olmadığı bir zamana girmişlerdi. haziran ayının bütün enerjisi ile hızla yatağından kalktı chittaphon. özenle giyindi ve her zamanki parfümünden sıktı.

bugün hikaru'yu almak için uğraşacakacaklardı. taeyong ile bunun için çok dil dökmüşlerdi fakat inatçı müdürü ikna edememişlerdi.

içinden dua ederek taeyong'un mesaj atmasını bekliyordu. mutfağa girip bir şeyler atıştırdıktan sonra suyunu içti ve kardeşinin yanağından öptü. telefonuna gelen mesaj ile evden çıktı ve hızla indi merdivenleri.

arabaya binip sevgilisinin yanağını öptü ve gülümsedi. "bugün bu işi halledeceğiz sevgilim. güven bana"

"sana zaten güveniyorum sevgilim fakat o kaçık müdür lee soo man bize çocuğu vermeme konusunda ısrarcı" taeyong kahkaha atıp arabayı çalıştırdığında chittaphon sevgilisini izlemeye başladı.

bir haftalık koşuşturma yüzünden o öpmeyi istediği benleri öpememişti bile.

"önceki hayatında buradan öpülmek nasıl bir histi acaba?" chittaphon elini taeyong'un yanağına koyup işaret parmağı ile küçük bene dokundu.

"bunu öperek test edebilirsin"

"henüz oldukça erken sevgilim"

"peki, sen bilirsin" taeyong arabayı park ettiğinde chittaphon sevgilisine gülümseyip arabadan indi. heyecanını bastırmaya çalışırken direkt olarak müdürün odasına adımladılar.

içeri girdiklerinde karşılarında gördükleri kadın ile şaşırmışlardı. lee soo man neredeydi?

"ah hoş geldiniz gençler. buyurun oturun" iki sevgili şaşkınlıklarını gizlemeye çalışarak masanın önündeki sandalyelere oturdu. kadın gülümsemesini ikiliye sunarken kalemine uzandı.

"ben kim sun yeon. lee soo man nerede diye soracaksanız eğer sormayın çünkü artık bizlerle değil ki bu iyi bir şey. sizi fazlasıyla uğraştırdığını biliyorum. gelelim asıl konuya. siz ikiniz, benim minik tırtılımı gerçekten istiyor musunuz?"

ikili düşünmeden onayladığında kadın önündeki kağıtlara baktı. "size verilen formları eksiksiz doldurmuşsunuz. özgeçmişiniz de oldukça temiz. çocuğu size vermek için bir sakınca görmüyorum tek bir şey dışında"

kadın dudaklarını birbirine bastırıp ikiliye baktı. taeyong endişeli bakışlarını sevdiği adama çevirdiğinde onun da kendisine aynı şekilde baktığını gördü. "yaşınız, bunun için uygun değil"

"ne? ikimizde reşit insanlarız"

"biliyorum genç adam fakat bu çocuğu size verebilmem için evli ya da kırk yaşında veya üstünde olmanız gerek"

chittaphon dolan gözleriyle sevgilisine baktığında taeyong elini tuttu. "p-peki ne yapmamız gerek?"

"minik tırtılımı bir aylığına size vereceğim bu süreçte her hafta sonu buraya getirecek ve onun sizin için düşündüklerini dinleyeceğiz tabi bu süreçte evlenirseniz işiniz daha da kolaylaşabilir. bugünden itibaren denetime başlayacağız"

. . .

chittaphon odanın kapısı kapattı sevdiği adama baktı. "seninle gurur duyuyorum sevgilim" taeyong sevgilisinin alnını öptü ve gülümsedi. "hadi onu alalım"

iki sevgili hikaru'yu almak için sınıfa doğru ilerledi. chittaphon gülümsemesini eksik etmezken sınıfın kapısını açtı. hikaru koşup bacaklarına sarıldığında küçük kızı kucağına aldı chittaphon.

"seni çok özledim tenten"

"beni özlemedin mi?" taeyong ağlıyormuş gibi yaptığında küçük kız kollarını taeyong'a sardı. "seni de özledim oppa" ikili kıkırdadığında hikaru chittaphon'a döndü. küçük ellerini yakalarına götürdü ve gülümsdi. "evcilik oynayacak mıyız?"

"oynayacağız hatta seni almaya geldik" küçük kız sevinç çığlığı attığında iki sevgili gülümsemiş ve sınıftan çıkmıştı.

geçici velayet için birkaç belge imzaladıktan sonra yurttan çıkıp arabaya bindiler.

bebek koltuğunda gülmekten ağlayan hikaru'ya baktı chittaphon. "şimdi senin için olan evimize gidiyoruz. odanı merak ediyor musun?"

"evet! her yeri mor yaptınız değil mi?!"

"bilmem. sürpriz"

küçük kız yol boyunca susmamış çeşitli hayaller kurmuştu. bunların içinde onlarla kek yapacağı ve unu taeyong'a atacağını da söyleyip şimdiden itirafta bulunmuştu bile.

evin mutfak kapısından içeri giren ikiliyi dahyun ve tern karşılamıştı. "hoş geldin minik şey" dahyun gülümsediğinde hikaru masanın üstüneki uğur böcekli pastaya baktı. hızla chittaphon'a döndü ve gülümsedi. "tenten sizi çok seviyorum"