(Medya: Ebru Üner)
"ben söylemiştim"
"ne diyorsun Ebru?"
"bak on sekiz seneni adamış olmana rağmen hala bilmediğin şeyler var"
"kızım bak kafamı bozma benim, arabadaki sorun neyse oradaki adamlar da çözemediler kendin gördün"
"ne olursa olsun senin halletmeni umuyordum ben"
"Ebru, Zeynep ikiniz de kapayın çenenizi sorun her ne ise iki saate halledeceklerini söylediler neden durduk yere birbirinizin kalbini kırıyorsunuz?" Ela bu şekil atışmalara hiçbir zaman sessiz kalamıyordu
Arabanın sorunu henüz bulunamadığı için tamirhanede bırakıp taksiyle eve döndük. Eve gelir gelmez Murat'ı arayıp olan biteni anlattığımda çok sinirlenmişti 'yarın müdürden izin alıp seni almaya geleceğim' diyerek telefonu suratıma kapattı.
Yarın neler olup biteceğiyle alakalı tek bir fikrim yoktu bu yüzden günü güzel geçirmek istiyordum bugün gezip dolaşsak alışveriş yapsak ne kaybederdik ki?
"kızlar madem bugün gidemiyoruz neden günü bu şekilde bitirelim ki değil mi?"
"ne yapacağız ki" Gülşen'in sorusunu cevaplayacağım sırada Hande benden önce atıldı
"AVM AVM dolaşacağız, eskiden gittiğimiz güzel mekanlara gideceğiz kısaca günü dolu dolu geçireceğiz. Doğrumu?"
"aynen öyle" gerginliği bitirmek için de güzel bir fikirdi
Bunun üzerine herkes kalkıp hazırlandı arabamız olmadığı için taksiyle gidecektik ilk önce büyük bir AVM'ye girdik Gülşen ve Hande birlikte kozmetik ürünlerinin satıldığı bölüme giderken Zeynep teknoloji bölümüne gidiyordu Ebru ise giyim mağazalarında gezeceğini söyledi Ela ve ben de birer kahve içip daha sonra ne yapacağımıza karar verecektik
Küçük bir cafe ye girdik ve siparişimizi verdik, kısa bir süre sessizlik hakimdi bu sessizliği bozan Ela olmuştu
"Murat çok kızdı mı sana?"
"yok her zaman ki gibi önce sinirden deliye döndü sonra sakinleşip yarın almaya geleceğim dedi ve kapattı"
"anladım" bir süre bekledikten sonra "Elif kusura bakma ama cidden ben bile yoruldum bu durumdan"
"hangi durumdan?"
"tabi ki Murat'ın her dediğini yapman durumundan"
Bu sırada siparişlerimiz gelmişti
"ben alıştım artık zor gelmiyor"
"bak Elif o çocukla bir mutlu olduysan beş mutsuz oldun her küçük meseleyi tartışmanızdan ve bunu sürekli yapmanızdan ben yoruldum ve bir mesele hakkında bir yada iki kez değil defalarca tartışıyorsunuz bu seni yormuyor mu?"
"alıştım dedim ya Ela"
"sen Tahir'le daha mutluydun"
"Ela lütfen eski konuları açma"
"şimdi şuradan çıkıp gelse 'neden?' dese 'neden yaptın bunu bize?' nasıl bir cevap vereceksin?"
Gözlerimin dolmasını umursamayarak "Ela ben Murat olmadan yapamam anlıyor musun yapamam daha önce denedim bunu sende biliyorsun ama yapamadım işte, neden aynı konuları açıyorsun?" derken *gözümden akan tek damla yaşa engel olamadım
"Elif sen Murat olmadan da gayet güzel devam edersin hayatına, sen sadece korkuyorsun sevmiyorsun, sevdiğini o olmadan yapamayacağını sanıyorsun ama inan bana onsuz daha mutlu olacaksın"
"peki neden daha önce olmadı bu? Kendi gözlerinle gördün Ela olmadı yapamadım işte"
"sen sadece pes ettin az daha dayansaydın eğer...." Ela'nın sözlerini telefonunun zil sesi kesti masada duran telefonu eline alıp gelen aramayı yanıtladı
"efendim Gülşen?..."
"... Girişte gördüğümüz cafedeyiz"
Telefonu kapatıp masaya bırakırken bende yüzümü gözümü siliyordum
"buraya mı geliyorlar?"
"evet"
"konuyu açma lütfen daha sonra konuşalım olur mu?"
"yok yok açmam ama içim rahat etmiyor ne yapayım"
Yaklaşık bir on dakika sonra Gülşen ve Hande gelip masaya oturdular
"kızlar harika bir alışveriş yaptık ya resmen her şey yarı fiyatınaydı" Gülşen'in her zaman ki gibi gözleri parlıyordu
"iyimiş"
"ya ne demek iyi Ela harika bir alışverişdi hem bak sana ne aldık" diyerek poşetlerin içerisinden küçük bir kutu çıkardı "al hadi" Ela kendisine uzatılan kutuyu alıp içindekini çıkardığında hafiften yüzü buruştu
"bu ne?"
"rengi harika demi?"
"Hande iyi güzel tamam ama ben hayatımda sadece bir kez ruj sürdüm ve sonunda olanları biliyorsunuz"
"bence sana çok yakışacak bu renk, ver bakiyim" deyince Ela göz devirerek elindeki ruju bana uzattı
"gerçekten harikaymış bi denesek mi?"
"Elif! Şansını zorlama istersen"
"tamam yaa ne dedim sanki"
"neyse akşam bara giderken süreriz sana" Hande az önce bar mı demişti?
"ne barı?" Ela benden önce davranıp aklımdaki soruyu sordu
"yarım saat önce belli oldu akşam için ayarladık kimse itiraz etmesin konu tartışmaya kapalı, evet Elif'cim seni de unutmadık" diyerek elindeki minik sarı kutuyu bana uzattı "al bakalım" kutuyu elime alıp aval aval baktım Hande'ye
"ne bakıyorsun kızım açsana hem sana çok yakışacak görür görmez sen aklımıza geldin dimi Gülşen?"
"aynen öyle valla tam seni yansıtan bir şey, daha ne duruyorsun açsana" Gülşen'in son sözleri üzerine kutuyu açmamla gözlerim irileşti
"bu kolye...."
"evet çok güzel" Hande sözlerimi yarıda kesti
"kızlar çok güzel ama ben bunu kabul edemem"
(*)
🎈Ve bölüm sonu🎈
📌Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım
Seviliyorsunuz💖
Dark Angel...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ELLİ TONU ✔
General FictionGeçmişteki hatalarımız geleceğimizi etkiler mi? Her rengin bir çok tonu olduğu gibi duyguların da tonları vardır... Birazdan giriş yapacağınız hikayede nefretin tonlarını ve Elif Sena Çakır'ın geçmişteki hatasının geleceğini nasıl etkilediğini okuy...