(Medya: Elif Sena Çakır)
"yeter artık içme daha fazla""bırak ölene kadar içmek istiyorum"
"bak zarar veriyorsun kendine yeter dedim"
"ya sana ne? Benim bedenim benim sağlığım sana ne?"
"lütfen yapma Elif sen benim canımsın ciğerimsin şu hayatta sevdiğim değer verdiğim tek insansın ne demek bana ne?"
"menfaatin için seviyorsun"
"anlamadım?"
"bunu sen söyledin 'insan menfaati için yaşar, menfaati için sever' dedin menfaatin için seviyorsun işte sadece menfaatin için değer veriyorsun"
°°°°
"heey daldın gene" acımasızca dürtükleyen Gülşen'in ciyak sesi kulaklarıma dolarken kendime geldim
"yok iyiyim dalmadım"
"he gülüm he"
Barın hemen önündeydik birazdan içeri girecek olmamız korkutuyordu beni ama mecbur girecektik buraya kadar geldik geri dönemezdim
Kapıdan girdiğimiz anda doğum günü kızı Esila neredeyse uçarak geldi yanımıza
"yaaaaa gözlerime inanamıyorum gerçekten buradasınız"
"böyle güzel bir günde seni yanlız bırakamazdık öyle değilmi?" diyen Hande'ye gözleri parlayarak baktı
"ya Hande bitanesiniz siz iyiki geldiniz hadi gelin şöyle geçelim" derken barın pistten uzak olan masasını işaret ediyordu, hep birlikte oraya doğru ilerledik
"ben hiç ümitli değildim, çok uzak gelemezler diye düşünmüştüm ama geldiniz şimdi mutluluğum ikiye katlandı iyiki geldiniz"
"ya sen bizim canımızsın nası gelmeyiz?" Gülşen Esila'nın ellerini tutarken söylediği sözler gözlerimi yaşartmıştı cidden (!)
Masamıza gelerek romantik anları yarıda kesen kibar bey efendi "Esila, bu tarafa bakarmısın biraz" diyerek kızı alıp götürmüştü, Esila mahçup bir şekilde ayrıldı masadan
"evet kızlar doğum gününe geldik ama hediyemiz yok ne kadar harika değilmi?"
"ah Elif'cim ah sen hiç tanıyamamışsın bizi merak etme o işi çoktan ayarladık" diyerek çantasından birkaç minik paket çıkardı "bu senin" bana uzattığı paketi aldım diğerlerine de birer verdikten sonra "bunlar sizin için değil Esila'ya!"
"orasını anladık zaten, biri..." sözümü bitirecekken hemen karşımızdaki masaya takıldı gözlerim, genç adam elinden geldiğince sakin konuşurken karşısındaki genç kız ısrarla yüksek ses tonuyla karşılık veriyordu
"ya neden sürekli beni düşünüyorsun ha neden?" diyordu genç kız
"lütfen biraz dinle beni, kendine zarar vermeni istemiyorum"
"seni ilgilendirmez" diyerek başından savmaya çalıştığı genç adamın sabrı kalmamış olacak ki bir anda sesini yükseltmesi genç kızın titremesine sebep oldu
"ne demek beni ilgilendirmez kafayı mı yedin sen?" genç kız sadece gözlerinin içine bakıyordu genç adamın, bunu ona yapmak istemiyordu hayatını zehir etmişti aklına her gelişinde küfürler savurduğu kişi ama bunu yapmazsa daha çok yanacaktı sevdiğinin canı
"evet ilgilendirmez umursama beni git başımdan"
"sen benim sevgilimsin lan nasıl umursamam?" sesi çok yüksekti ve 'sevgilimsin' dediği anda içini titrermişti genç kızın sanki ilk defa duyuyor gibi kalp ritimlerini hızlandırdı belki başkalarından da duymuştu bu sözü ama hiç biri bu kadar güzel hissettirmiyordu, boynuna atlayıp yüzbinlerce kez özür dilemek istiyordu eğer mümkün olsa bir ömür kokusunu içine çekerek yaşaya bilirdi genç kız ama bunu yapamazdı yapdırmazlardı
"ya biz seninle normal insanlar gibi bir kez bile kavga edemedik her seferinde alttan aldın şimdi de olduğu gibi, neden yapıyorsun bunu neden?"
"Elif...."
"anlamıyorum hiç anlamıyorum neden sürekli alttan alıyorsun ha?"
"Elif....."
"yeter bıktım artık bıktım her seferinde aynı olayları yaşamaktan bıktım"
"ELİF....." Ebru'nun sesiyle kendime geldim daha doğrusu sadece beynimde canlanan anılardan sıyrıldım kamyon geçmiş gibi hissediyordum şuan kendimi
"iyiyim, ben şey... benim... ben lavabo... lavaboya gitmem lazım" diyerek koşar adımlarla kadınlar tuvaletine doğru ilerledim içeri girip kapıyı kapattım
Lavaboların olduğu bölüme gittim ellerimle mermerden destek alarak aynadaki yasımama diktim gözlerimi ağlamamak için direniyordum ama eskileri hatırladıkça deliye dönüyordum sanki bütün sinirimi saçlarımdan çıkarmaya çalışırcasına ellerimi diplerine dolayıp yoluşturdum
"neden?" diye haykırdım "neden canımı yakıyorsunuz?" kimsenin beni duymayacağından emin bir halde bağırıyordum "yeter artık bile bile canımı acıtmaktan vaz geçin. Yeter" ve gözlerimden firar eden yaşlar "canım acıyor hartırlamak istemiyorum" iyice sinir krizine girmiş bir halde hıçkırarak ağlıyor bir yandan saçlarımı çekiştiriken yüksek sesle haykırıyordum
Kendimi kaybetmek üzereydim bi el yakaladı belimden kendine çekti hızla, sakinleştirmeye çalıştı bir süre, adeta işkence gören saçlarımı kurtardı ellerimin arasından, istemsizce yüzümü kapattım ellerimle arkamdaki her kim ise görmesini istemiyordum
Ellerim yüzümde kapalı nereye gittiğimi görmüyordum müzik sesleri gittikçe azaldı en sonunda bir kapı açıldı içeri girdik ve kapı kapandı seslere göre yorumluyorum nereye gittiğimizi görmüyordum sadece ağlamak istiyordum
"al su iç sakinleş biraz" kısık sesle konuşuyordu ama erkek olduğunu farketmiştim, ellerimi yavaşca yüzümden indirip bana uzatılan bardağı aldım başım hafif yere eğimliydi eminim suratım berbattı
Minik yudumlarla suyu içtim
"karşıdaki kapı küçük bir lavaboya açılıyor elini yüzünü yıka rahatlarsın" bu kimdi neden yardım ediyordu bilmiyorum yüzüne bakamıyordum sesi de çok kısıktı tanıdık geliyordu ama çıkaramadım neden kısık sesle konuştuğuna anlam veremiyordum
Eliyle işaret ettiği yöne ilerledim kapıyı açıp içeri girdim aynada suratıma baktığımda gerçekten tanınmayacak haldeydim
İşlerimi hallettiğimde tekrar çıktım kanepede bana arkası dönük olan adama doğru ilerledim beni fark etmemişti henüz "çok teşekkür ederim yardımınız için" bir anda arkasını dönüp yüzüme baktı
Gözlerine baktım......
Dudaklarını aralayıp "Elif" deyiverdi cılız bir sesle iliklerime kadar özlem hissettim çok özlemiştim boynuna sarılıp bütün senelerin acsınını çıkarmak istiyordum ki o benden önce davrandı ani hareket ile *sarıldı bana sım sıkı
Kalbim 'sarıl' diyordu 'sımsıkı sarıl, kollarını boynuna dola ve çıkar senelerin acısını' aklımsa tam tersini söylüyordu
Aklım ve kalbim birbirlerine savaş açarken iliklerime kadar titrememe sebep olan o sözcükler dökülüverdi dudaklarının arasından
"çok özledim seni"
(*)
🎈Ve bölüm sonu🎈
📌Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım
Seviliyorsunuz💖
Dark Angel...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ELLİ TONU ✔
General FictionGeçmişteki hatalarımız geleceğimizi etkiler mi? Her rengin bir çok tonu olduğu gibi duyguların da tonları vardır... Birazdan giriş yapacağınız hikayede nefretin tonlarını ve Elif Sena Çakır'ın geçmişteki hatasının geleceğini nasıl etkilediğini okuy...