Kollarının arasında öylece put misali duruyordum sarılmak istiyor fakat yapamıyordum nihayet bir karara varıp kollarımı havaya kaldırarak omuzlarından ittirdim kollarının arasından kurtulduğumda
"lütfen birdaha böyle bir şey yapma! 'geçmişi unutmakta fayda var, ne sen beni tanıdın ne de ben seni' demiştim. Unutmalıydın!"
"senin unutamadığın gibi mi?"
"anlamadım?"
"kolye diyorum eğer unutsaydın onu hala boynunda taşınmazdın"
"bu şey..."
"ney?" harika! Şimdi nasıl inandıracaktım ki bu kolyenin onun hediye ettiği kolye olmadığına
"bu senin aldığ...." saliselik bir hızla
dudaklarıma bastırdığı dudaklarıydı cümlemi yarıda kesenBir kaç kez kurtulmak için çabaladım fakat bir eli belimi kendine bastırırken diğer eli başımın arkasındaydı kurtulamıyordum
Son gücümle bir kez daha ittirdim ama nafileydi kısa süre sonra kendisi serbest bıraktığında göğsünden itekleyerek kendimden uzaklaştırdım suratına tokat atmak için kaldırdığım elimi havada tuttu yere indirdi ve kendine çekti
"çok özlemişim seni öpmeyi" kalbimin ritimleri hızlanırken onu kendimden uzaklaştırmak için hızla ittirip kolumu kurtardım bunu beklemiyor olmalıydı sendeleyip hemen arkasındaki kanepeye düştü
Kapıya doğru ağlayarak *koşmaya başladım arkamdan seslenişlerine aldırış etmeden
Müzik sesleri gittikçe yükseliyordu bundan anladığım üzere çıkış da o taraftaydı bir kapıya denk gelince durdum kulpunu bastırıp açtım, tam karşımda çıkış kapısı vardı ama oraya ulaşmak için birsürü insanıda aşmam gerekliydi, hiç umursamadan koşmaya başladım kime, neye çarptığımı bilmiyor umursamıyordum da
Var gücümle kaç saat koşarak ağladığımı bilmiyorum üç kez ayağım takıldığı için yere yapışmıştım dizlerim, dirseklerim, avuç içlerim yara içindeydi ama koşmayı bırakmamıştım uzun bir süre sonra ayaklarım iflas etmek üzereydi artık koşmayı bırakmış öylece yürüyordum
Kafamı kaldırıp nerede olduğuma bakmak aklıma geldiğinde ıssız bir mahallede olduğumu fark ettim kimsecikler yoktu korkutucu bir sessizliğe sakihipti nasıl geri döneceğime dair bir fikrim yoktu sayılı kez geldiğim İstanbul'u bilmezdim ki ben
Daha fazla ayakta duramayacağımı anladığımda kaldırımın kenarına oturuverdim ellerimi bacaklarımın etrafına dolayarak alnımı dizlerime yasladım
Yaklaşık yarım saatin ardından mahallenin korkutucu sessizliğini bir kaç kişinin ayak sesleri bozdu gittikçe artan seslerden iyice yakınıma geldiklerini anlamıştım
"bu saatte buralar sizin için çok tehlikeli" kafamı kaldırıp yüzlerine bakmadım ama yarı sarhoş oldukları belliydi ne bok yiyeceğimi bilmiyor öylece duruyordum
"bizimle gelmek ister belki"
"lan oğlum rahat bırakın kızı" bu ses tanıdık geliyorudu ama bir türlü çıkaramadım kim olduğunu
"kesin birilerine gelmiştir yoksa kim ne arar bu mahallede bence her kime geldiysen boşver gel bizimle güzellik" titremeye başladım sinir krizimin belirtisiydi bu
"bizde bu gece ne yapsak diye düşünüyorduk bak ne güzel tesadüf" hareketsiz bir halde başıma gelecekleri bekliyordum
"lan uyuyormusun yoksa?"
"defolup gidin burdan" sinirden boğuk ve kısık çıkan sesimle söylediğim sözleri duyup duymadıklarını bilmiyorum
"la kızın haline bakın perişan olmuş zaten" kaç kişi olduğunu kestiremiyordum sadece üç kişi konuşuyordu ikisi ısrarla sapıklaşırken biri onların aksine korumaya çalışıyordu, omzuma dokunan eli hissetmemle içime bir ürperti girdi bütün sinir hücrelerim harekete geçmişti hızla ayağa kalkıp sinirden firar eden gözyaşlarımı göz kapaklarımı sıkıca yumarak gizlemeye çalıştım bunu yaparken bir yandan karşımdaki adamın göğsüne ağır yumruk darbeleri indiriyordum yani göğsü diye tahmin ediyorum aşırı sertti
"yeter nefret ediyorum hepinizden rahat bırakın beni" gözlerim kapalı yumruklamaya devam ederken bir yandan haykırıyordum
"Elif?" birde ismimle hitap ediyordu pislik
"bütün herkesten nefret ediyorum hayatımın içine sıçtınız"
"senin ne işin var burda?"
"siz ve sizin gibiler yüzünden başıma gelmedik kalmadı"
"Elif sakin ol" nereden tanıyordu bu şerefsiz beni?
"neden varsınız siz ha neden? Bütün erkeklerden nefret ediyorum hepinizin canı cehenneme siz....." sözlerimi karşımdaki adamın aniden kollarını bedenime sarıp kendine çekmesi yarıda kesti
"şştt sakin ol lütfen" kollarım ikimizin arasında kaldığı için kıpırdayamıyordum ama çırpınarak kurtulmaya çalışıyordum
"bırak beni" gözlerim hala sımsıkı kapalıydı sinirliyken açmayı unutuyordum evet
"geçti bak sakin ol"
"bırak beni dedim bırak" artık takatim kalmadığı için çırpınmayı kestim zaten bırakmamakta kararlıydı bay kas yığını
Öylece duruyordum bedenimi sım sıkı saran kolların arasında, yumuşacık hissetmeye başladım çok yorulmuştum uyumak istiyordum sonsuza kadar, bedenime dolanan bu kollar inanılmaz güven vermişti anlamıyordum sanki bütün yorgunluğumu dindirmek içindi ve serbest bıraktım artık yorgunluktan bir hal olmuş bedenimi iliklerime kadar rahatlık hissettiren kollara
Siz buna bayılmak diyebilirsiniz ama ben vücudumun rahatlığa ve güvene ulaştığında bütün yorgunlukları gidermek ve dinlendirmek için girdiği derin uyku olarak adlandırıyorum.......
(*)
🎈Ve bölüm sonu🎈
📌Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım
📌Karakterler hakkındaki düşünceleriniz neler?Seviliyorsunuz💖
Dark Angel...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ELLİ TONU ✔
General FictionGeçmişteki hatalarımız geleceğimizi etkiler mi? Her rengin bir çok tonu olduğu gibi duyguların da tonları vardır... Birazdan giriş yapacağınız hikayede nefretin tonlarını ve Elif Sena Çakır'ın geçmişteki hatasının geleceğini nasıl etkilediğini okuy...