(Medya: Demir Yılmaz)
Demir'le birlikte planımızın üzerinden son bir kez daha geçtikten sonra evdekilere bir şey çaktırmadan çıktık
Otelin önüne geldiğimizde arabayı stop ettirip derin bir nefes aldım bu sırada yol boyu soru soran Demir aynı sorusunu yine tekrarladı "bak iyice düşündün değil mi?" bu soruyu bugün on sekizinci kez duyuyordum
"düşünülecek bir şey yok bu son çarem Demir" dedim *sigaramdan bir daha duman çekerken
"çok sıkıntılı bir iş"
"son bir kez daha planın üzerinden geçmek ister misin?"
"Tahir, ben tüm gece bu planı düşünmekten uyuyamadım emin ol herşey kafamda noktasına kadar yazılı"
"pekala, hadi gidelim o zaman" sigaramdan son bir duman daha çekip izmariti camdan dışarı attım "zaman daralıyor" diyerek elimi kapı kuluna attığım sıra Demir omzumdan tuttu
"Tahir"
"efendim?"
"bak planının başı çok iyi ama bir sonraki adım çok tehlikeli o adamlarla baş edemezsin"
"dediğim gibi başka çarem yok, sen sadece kızımı verdiğim adrese sağ salim götür bu bana yeter gerisini ben hallederim"
"o iş bende onu hallederim zaten ama sen orada tek kalacaksın en az yirmi koruma var"
"onlar sıkıntı değil benim endişelendiğim tek şey kızım, onun güvende olması benim için yeter"
"pekala, madem öyle o zaman Sara'yı arayalım benim gideceğim adrese çağıralım o bebekle ilgilenir bende tekrar yanına gelirim"
"olmaz! Sara her ne kadar Çetin'in yardımcısı olsa da senden başkasına güvenemem"
"en son güvendiğinde işi batırmıştım" mırıldanarak söylediği sözlerini zor olsa da duymuştum
"plana sadık kalıyoruz kızı annesine geri götürüyoruz ve....."
"ve mutlu son" dedi Demir sözümü kesip kendisi devam ettirerek
"hadi gidelim"
Arabadan eş zamanlarda inerek kapıları kapattık
Otelin kapısının önüne geldiğimizde vakit kaybetmeden içeri girdik, soyunma odasından bir kaç görevli elbisesi aldıktan sonra mutfaktan servis arabası alıp Murat'ın katına çıkmak için asansöre bindik
Kitaptaki en eski ve klasik bir numaraydı bu, korumaların bizi tanıyacağını sanmıyordum planımın işe yarayacağına emindim
Murat olayı anlayana kadar da Demir kızımı çoktan götürmüş olurdu
Asansör ineceğimiz kata geldiğinde durup kapıları açtı servis arabasıyla birlikte korumaların olduğu kapının önüne geldik beklediğimizin aksine sadece iki koruma vardı
Koruma "bunlar ne?" derken gergin yüz ifadesiyle bir arabaya bir de bana bakıyordu
"oda servisi efendim Murat bey istediler" dedim mümkün oldukca sakin ses tonumla
"Murat beyin odası burası değil"
"Murat bey bu odaya getirilmesi gerektiğini söyledi"
Tabi ki bizi öyle kolay sokmayacaklardı odaya, hemen Murat beyini aramak için telefonunu almaya yeltendiğinde bileğinden tutup arkasına çevirdim ve kolunu sırtına doğru kıvırdım, bedenini duvara yasladığımda kurtulmak için hareket edeceği sıra belinden silahı çekerek kafasına sert bir darbe indirip olduğu yere yığılmasını sağladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ELLİ TONU ✔
General FictionGeçmişteki hatalarımız geleceğimizi etkiler mi? Her rengin bir çok tonu olduğu gibi duyguların da tonları vardır... Birazdan giriş yapacağınız hikayede nefretin tonlarını ve Elif Sena Çakır'ın geçmişteki hatasının geleceğini nasıl etkilediğini okuy...