(Medya: Elif Sena Çakır)
İçeri geçip oturalı iki saat olmuştu ve biz bu iki saat boyunca hiç konuşmamış televizyon izlemiştik, arada bir Sema geliyor bir isteğimizin olup olmadığını soruyordu onun dışında bom boş iki saat geçirmiştik
Sabrım son sınıra geldiğinde sakin kalmaya çalışarak oturduğum yerden hafif doğrulup Tahir'in yüzüne baktım
"Tahir?"
Gözlerini televizyondan ayırmadan cevap verdi "efendim canım?"
"bana anlatman gereken şeyler var mı?"
"ne gibi?"
"bilmem, böyle önemli şeyler olabilir yada benimle paylaşmayı unuttuğun şeyler falan"
Biraz düşünür gibi yapıp yüzüme bakarak cevapladı "hayır yok"
"anladım"
"ama sanırım sen öyle hissediyorsun"
Bu şekilde daha fazla dayanamazdım ya herşeyi pat pat söyleyecektim yada hiç bir şey demeyip başımıza gelecekleri bekleyecektim
İlk seçenek daha cazip geliyordu
Televizyonu kapatıp gözlerimi gözlerine diktim "bak Tahir açık konuşacağım, bahçede telefonda konuştuklarının hepsini duydum Murat'la konuşuyordun, açıkcası ona söylediklerine başta fazlaca şaşırsam da düşününce ihtimal vermedim ama yinede senden duymak istiyorum o konuda ciddi miydin değilmiydin?"
"Elif bak....."
Mazeret uydurmasına tahammülüm olmadığını anladığım anda sözünü kestim "Tahir sadece tek bir şey duymak istiyorum ciddi miydin? Değil miydin?"
"tabi ki ciddi değildim"
"tamam, peki her telefon konuşma sonrası sana sorduğumda sözde barın sahibi yine Murat mıydı?"
"evet"
"neden yapıyorsun peki bunu, neden onunla konuşuyorsun?"
İyi bir açıklaması olduğuna emindim daha önce yaptığım hatayı yapmayacak önce onu dinleyecektim
Derin bir nefes verdi ve koltukta bana doğru yönelerek oturuşunu düzenledi "bundan iki gün önce Çağla'yı aradığımız sıralarda yabancı numaradan bir mesaj geldi, mesajda verilen adrese tek başıma gitmem gerektiği yazıyordu, nedenini sorgulamadım tek isteğim Çağla'yı sana getirmekti belki bir ipucudur diye düşünerek verilen adrese gittim ve... "
"ve seni çağıranın Murat olduğunu anladın"
"evet"
"ne için çağırmış?"
"benden seni istedi" masanın üzerinde duran paketten bir dal alıp paketin hemen yanında duran çakmakla yaktı ve derin bir duman çekerek devam etti "bunu asla yapmayacağımı iyi biliyordu, sen dahil bir çok tanıdığımın canıyla tehdit etti 'Elif benim olmuyorsa kimsenin olmayacak ve onunla birlikte kime selam verdiysen gözlerinin önünde can çekişerek ölecek' dedi, bende seni ona götüreceğimi fakat bazı şartlarım olduğumu söyledim"
"kızımı bana getirecek bir gün dahi olsa beni mutlu görecektin"
"aynen öyle, daha sonra sizi buluşma yerine götürüp ona teslim edeceğimi söyledim"
Sinir kat sayım arttıkça sigara isteğim de artmıştı masadaki paketten bir dal da *ben yaktım "buna kolay kolay inanmamıştır"
"evet başta inanmadı ama sonra başka çaresi olmadığını bildiği için kabul etti, kimseye iş birliğini belli etmemek adına ve garanti olsun diye de Sema'yı peşime taktı, o bir sıkıntı olduğunu anladığı anda Murat'ı bilgilendirecekti"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİN ELLİ TONU ✔
General FictionGeçmişteki hatalarımız geleceğimizi etkiler mi? Her rengin bir çok tonu olduğu gibi duyguların da tonları vardır... Birazdan giriş yapacağınız hikayede nefretin tonlarını ve Elif Sena Çakır'ın geçmişteki hatasının geleceğini nasıl etkilediğini okuy...