~23. Bölüm~

21 9 0
                                    

(Medya: Elif Sena Çakır)

İlk denk gelen dinlenme tesisinde kadar kimseden çıt çıkmadı arabayı park ettiğinde ikimiz de eş zamanlarda arabadan inip kapıları kapattık, Çağla uyuduğu için arka koltuğu açıp güzel bir yatak yaparak onu arabada bıraktım

Arabaya en yakın bankalardan birine geçip oturduk

"şimdi ne saçmaladığını en başından anlatır mısın?"

"öğrenince şu anki den çok daha iyi olmayacaksın Elif"

"orası seni ilgilendirmez ben öğrenmek istiyorum"

"Elif bak...."

"öğrenmek istiyorum dedim"

"peki sen bilirsin"

"en başından!"

"şimdiye kadar yaşadığın hiç bir şey tesadüf değildi Elif, anneni ve babanı kaybetmen, Demir'le tanışman, benimle tanışman, Murat'la yaşamak zorunda kalman, hiç biri tesadüf değildi. Sen, baban Murat'la tanıştığı günün sonrasında hep başkalarının kurduğu planları yaşadın karşına çıkan kimse tesadüfen çıkmadı, Tahir hariç" biraz soluklanıp devam etti "onunla tanışman ve sevgili olman kimsenin planında yoktu"

"ne saçmaladığını hala anlayamıyorum"

"Elif annen ve baban basit bir trafik kazasında ölmedi 'kontrolden çıkan araba bariyerlere çarpma sonucu alev aldı' bundan daha saçma bir mazeret olamazdı cidden, küçük olsan da hatırlarsın senin baban yılan gibi kıvrılırdı otobanda, bir tek sert fren bile yapmazdı kaza maza tamamen safsata" ceketinin cebinden çıkardığı paketten bir dal alıp yaktığı sırada benim sinirlerimin hat safhada olduğunun farkında değildi

"peki kazada ölmedilerse nerede öldüler?" ses tonumun normal seviyeyi aştığının farkındaydım ama şimdiye kadar bildiklerimin yalan olduğunu öğrenmek....

Bu cidden canımı yakıyordu

"ölmediler, öldürüldüler!"

"ne?"

"baban ciddi bir suçun görgü tanığıydı, seni ve annenni karşı tarafın tehditlerinden korumak için reddetti ama savunmayı yapan avukat peşini bırakmadı, koruma altına alınacağını söyledi baban her seferinde reddetse de en sonunda kabul etmek zorunda kaldı, kabul ettiği gün baban seni bana emanet etmişti, sonraki gün annenle birlikte ortadan kayboldular ertesi günde haberlerde trafik kazası sonucu hayatlarını kaybettikleri çıktı"

Gözyaşlarıma daha fazla direnemeyip salıverdim

"babam seni nereden tanıyordu?"

"şirketimizle birkaç ortak iş yapmışlığı vardı babamla çok samimilerdi beni de ordan tanır, tabi o zamanlar baba parası yiyen İstanbul'un aylak veletiydim"

"sana emanet etmesinin sebebi neydi peki?"

"o dava Murat'ın abisinin davasıydı, abisi davayla uğraşırken Murat senle ilgileniyordu ama senin karşına çıkmaya cesareti yoktu, baban bunu bildiği için bana emanet etti 'eğer başıma bir iş gelirse kızımı ve annesini onların eline bırakma' dedi bana neden güvendiğini bilmiyorum babamdan dolayıdır herhalde, her neyse çok geçmeden abisi ceza evine girdi Murat'ı da ailesi yurt dışına gönderdi oradan döndüğünde ise abisinden daha tehlikeli biri olarak döndü, o bütün benliğiyle değişmişti ama değişmediği tek şey sana olan ilgisiydi, buraya gelip de senin dadınla yaşadığını öğrendiği zaman kolay bir av gibi gördü Demir'i yollayıp seni getirmesini istedi"

Son cümlesini duyduğumda şaşkınlıkla bir anda yüzüne baktım "Demir mi?"

"evet, Demir Murat'ın adamıydı seni götürmek için geldi iki gün boyunca takip etti en savunmasız anında seni götürmek için yanına geldiğinde onun görevini yerine getirmesini engelleyen şey senin masumiyetin di, Demir Murat'ın en yakın adamıydı ne iş yapsa haberi olurdu hatta bizzat oda bulunurdu, bataklığın içindeydi ve seni de çekmek istemediği için Murat'a eli boş gitti" henüz yarıladığı sigarasını kül tablasında ezdi

"nasıl yani?.... De... Demir'mi? O benim en yakın arkadaşımdı"

"sen Bolu'ya gidene kadar o İstanbul'daydı asıl yaşadığı yer orasıydı Murat'a karşı gelip de işlerden uzaklaşmak istediğinde Bolu'ya ailesinin yanına gitti asıl amacı da seni Murat'tan korumaktı çünkü o zamana kadar Murat'ı senden o vaz geçirdi onun yanından ayrıldığı anda kafayı tekrar sana takacağını biliyordu bu yüzden yanında olmak istedi"

"dert dinlemeceler, yardım etmeceler hepsi yalandı yani"

"belki yalandı ama seni o korudu"

"asıl emanet ediğidiğim kişi o sırada neredeydi?"

Tekrar sigara yakıp derin bir duman çekti

"ben sürekli peşindeydim hep seni uzaktan takip ettim, evet Demir benim kuzenim ama ona asla güvenmiyordum geçmişi kirli olan birinin geleceğinde daha iyi bir insan olacağına inancım yoktu"

Gözyaşlarımı ellerimle silip aklımdaki asıl soruyu sordum "Murat beni kafeslemek için neden iki yıl bekledi?"

"senin peşinden Bolu'ya geldiğim zaman Murat'la olan bağlantım da kesildi Ankara'da ne bok yediğinden bi haberim yoktu ama duyumlarıma göre hapse girmişti genede tedbir olarak peşini bırakmadım"

"peki Tahir? Oda mı yalan dı?"

"hayır asla! Onunla yaşadıkların tamamen gerçekti, birbirinizden hoşlandığınızı öğrendiğim zaman karşına çıkmamın tam zamanıydı siz birlikte olursanız Murat tehditi ortadan kalkardı Tahir seni korurdu o Demir gibi değildi belki çok yakın arkadaşlardı ama onun gibi kirli geçmişi yoktu"

Derin bir duman çekip devam etti "Tahir'e güvenim sonsuzdu sizin birlikteliğiniz benim de dadıcılık görevimin sonu olacaktı senin karşına çıktığım gün peşini bıraktığım gündü, sonrasını sen iyi biliyorsun zaten Murat tekrar peşine takılmış Tahir'le seni ayırmış evine hapsetmiş bunların hiç birini bilmiyordum"

Sigarasından son bir kez duman çekip önündeki kül tablasında söndürdü "tüm bunlardan haberdar olduğumda çok geçti özür dilerim Elif, seni bıraktığım için, babanın yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum emanetine sahip çıkamadım ama sen beni affet, özür dilerim daha önce gelmediğim için özür dilerim"

Bir erkeğin göz yaşının düştüğünü gördüğüm an yüreğime öyle bir hançer saplanıyordu ki

"ama geldin Çetin, geldin ve bizi ordan çıkardın" ayağa kalkıp yanına geçtim "sen babamın emanetine sahip çıktın benim kızımın o berbat hayatı yaşamasına engel oldun, hakkını ödeyemem ki ben" gözyaşlarım onu görmeme fırsat vermiyordu "sana ne kadar teşekkür etsem az Çetin" *boynuna sım sıkı sarıldım "iyiki geldin"

Kaç dakika boyunca o halde kaldığımızı bilmiyorum ağlamalar kesildiğinde ayrıldı kollarımız

"yeter da amma ağladın sende sulu göz" Çetin ortamın havasını değiştirmeye çalışmış ve başarmıştı da

Burnumu çektim "ben mi? İlk ağlayan sendin bikere"

"yok hani nerde ağlamışım bi kendi yüzüne bak birde benim yüzüme, burnun patlıcan gibi olmuş"

Ağlayınca kızaran suratımdan nefret ediyorum şuan patlıcana benzediğimden emindim ama onda tık yokdu

"gıcık"

"kalk hadi kalk daha önümüzde çok yol var"

(*)

🎈Ve bölüm sonu🎈

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎈Ve bölüm sonu🎈

📌Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım

Seviliyorsunuz💖
Dark Angel...

NEFRETİN ELLİ TONU ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin