~20. Bölüm~

35 9 0
                                    

(Medya: Demir Yılmaz)

İki yıl önce...

Demir arabayı durdurduğunda yol boyunca yere eğik olan kafamı kaldırıp etrafa baktım, deniz kenarında geldiğimizi fark ettim ve aşağısı uçurumdu, uçurumun kenarına gelmiştik

Neden gelmiştik ki buraya? Neden 'eve gideceğiz' deyip buraya getirmişti bizi? Ne işimiz vardı burada? Aklımda yankılanan sorularla birlikte sadece bekliyordum Demir ise sanki içimden geçirdiklerimi duyarmışcasına cevap verdi

"senin minik hayalini gerçekleştirmek için buraya geldik, gerçi üzerinden iki sene geçti ama belki hatırlıyorsundur"

"hatırlayamadım ki" aslında o anıları unutmam için beynimin yıkanması gerekiyordu tabi ki hatırlıyordum ama bunu şuan ondan dinlemek istiyordum

"tam iki sene önce bu gün sana demiştim ki 'eğer bir gün İstanbul'a gelirsen sana istediğin her yeri gezdireceğim' ama sen inanmadın 'üşenirsin' dedin 'hayır! Eğer üşenirsem şerefsizim" dedim 'istediğin her yeri gezeceğiz, hayal ettiğin her anı yaşatacağım' dedim ve söz verdim, bunun üzerine en çok yapmak istediğin şeyi anlattın bana, ilk defa o gece ben gerçekten bir kızın hayalini gerçekleştirmek istedim, anlattıkların çok derindi, diğer insanlar en lüksünü yaşamak isterken sen sadece huzur arıyordun her şeyden, herkesten uzak İstanbul'un en ücra, hiç kimsenin olmadığı köşesinde huzur dolu bir gece geçirmek istiyordun, şimdi Elif....." gözlerimin içine baktı "şimdi o gün hayal ettiğin anı yaşatacağım sana..." sanki boğazına düğüm oluyordu söylemek istedikleri ama buna rağmen zorla yutkunup devam etti "belki küçük bir hayaldi ve sözümü tutmak için çok geç kaldım biliyorum...." bir kez daha yutkundu bu sefer konuşmasına izin vermedim

"ama şuan buradayız ve sen sözünü tuttun Demir"

Sadece gözlerime bakıyordu

"belki ilk defa bir insan bana seneler önce verdiği sözü tutuyor o gün sadece öylesine kurulmuş bir hayali ilk defa ne olursa olsun biri benim için gerçekleştiriyor..." bu sefer ben duraksadım

"Teşekkür ederim" deyiverdim kısık bir sesle

Gözlerini gözlerime kilitledi adeta....

Kaç dakika boyunca o halde kaldık bilmiyorum derin bir sessizlik hüküm sürüyordu ve bu sessizliği bozan sadece deniz dalgalarının sesleriydi

"evet ne demişler?" biraz duraksayıp kendi sorusunu yanıtladı "geç olsun güç olmasın.... Gerçi bizimkisi hem geç hem güç oldu ama şuan buradayız, bagajda içecek bir şeyler var sen onları al bende oturacak yer ayarlayım"

"peki" dedim eş zamanlarda arabadan inip kapıları kapattık, bagajın önüne geldiğimizde kapısını açtı Demir, içerisinden minderleri alırken ben de içecekleri aldım

Aldım almasına ama ne olduğunu bilmediğim şeylerdi bunlar, az buçuk saniye aval aval bakıp bozuntuya vermeden kapıyı kapatıp yanına gittiğimde o arabanın önüne minderleri sermişti bile

"sen otur içecekleri aç ben bi müzik ayarlayıp geleyim" söylediklerini başımla onaylayarak yerime oturdum adını telaffuz edemediğim içecekleri açıp bir onun önüne bir de kendi önüme koyarak Demir'i beklemeye başladım çok geçmeden müzik sesleri doldu kulağıma

Bilal Sonses'den 'Yak'

Daha efkarlı bir şeyler beklerdim mesela Sezen Aksu falan ama olsundu buda güzeldi şimdilik

NEFRETİN ELLİ TONU ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin