27-Sen ne Amy?

122 12 3
                                    


Multimedya Stark....

Amy zorlukla başını kaldırdığı zaman elimi yanağına koyup başını bana döndürdüm. Yüzü fazla beyaz, teni fazla soğuktu. Yanağındaki elimle göz yaşlarının bıraktığı ıslaklığı silerken tekrar kusacakmış gibi duruyordu ve bunu engellemek istermişcesine derin derin nefes alıp veriyordu.

"Amy, iyisin dimi?"

"İyiyim Stark."

Ayağa kalktığımda Jack'in bakışlarına aldırmadan Amy'nin elini tutup kaldırdım. Yürümeye başladığımda elini çekmeye çalışıp itiraz etsede bana kafa tutamayacağını biliyordum.

"Nereye gidiyorsunuz?"

Kapının yanındaki fort mantodan Amy'nin gri kabanını alıp giymesine yardım ettim.

"Hastaneye gidiyoruz biz. İki üç saate geliriz."

"Ama Damien....."

Anında kaşlarımı çattığımda susmak zorunda kaldı. Amy'nin yanında bunları konuşmaması gerektiğini daha kaç defa söylemem gerekiyordu?! Zaten ondan her şeyi saklamak bu kadar zorken.

Kafamdaki siyah bereyi biraz daha aşağıya indirip montumun fermuarını boğazıma kadar çektikten sonra arabanın kapısını açıp aşağı indim. Hızlıca arabanın etrafını dolaşıp Amy'nin kapısını açtığımda elleriyle kapıya dokunup yavaşça indi. Uzun baston gibi şeyini almadan çıktığımız için nereye gideceğini kestiremiyor ellerini uzatıp beni bulmaya çalışıyordu. Bu... beni üzüyordu. Belki bir piç olabilirdim ama sevdiğim kızı böyle savunmasız, yardıma muhtaç görmek içimde anlam veremediğim hislerin ortaya çıkmasına neden oluyordu. Sessizce uzattığı ellerine dokunduğumda mükemmel gülümsemesini sergiledi. Mutlu olmuştu. Sadece beni bulduğu için. Mutlu olmak onun için bu kadar kolayken benim için neden böyle değil diye düşündüm. Rüzgar saçlarını savurken gülümseyip dudaklarına bastırdım dudaklarımı.

"Çok güzelsin."

Bir şey söylemesine izin vermeden hastaneye doğru yürümeye başladım. İçeri girdiğimizde yoğun ilaç kokuları buradan neden nefret ettiğimi hatırlattı bana. Rahatsız bekleme koltuklarına oturup çağırılmayı bekledik. Amy dudaklarını kemirmeye başlamıstı.

"Sakin ol, korkulacak bir şey yok."

"Sakinim zaten Stark. Sadece... sadece bilmiyorum içimde anlam veremediğim bir his var."

Tam gergin olmasını gerektirecek bir durum olmadığını söylecekken hemşire Amy'nin adını seslendi.

"Amy Brand."

Ayağa kalkıp elini tuttum. Doktorun odasına girdiğimizde 30'lu yaşların başında sarışın kadın masasının başında gülümseyerek karşıladı bizi. Amy'nin şikayetini söylediğimiz de tahlil yapılması gerektiğini söyledi. İçeride tahlil yapılırken başıma giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Dayanılacak gibi değildi.


"Ben kapının önünde bekliyorum Amy."

Hızla dışarı attım kendimi. Ellerim hafiften titremeye başlamıştı. Ne olduğunu biliyordum, artık uyuşturucu almam gerekiyordu. Amy yanımdayken kullanma gereği duymuyordum ama vücudum en fazla bu kadar dayanmıştı işte. Başımdaki ağrının bir iki saat sonra inanılmaz bir boyuta ulaşacağını tahmin etmek zor değildi. Siktiğimin uyuşturucusu! Kapı açıldı ve Amy'i yavaşça dışarı çıktı. Yanına gidip elimi beline sardım.

"Eee, neyin varmış?"

"Gidelim lütfen buradan."

Kaşlarımı çatsamda onayladım. Şuan onu zorlamak istemiyordum. Nasıl olsa ne olduğunu öğrenmek çok zamanımı almayacaktı. Ayrıca onu zorlayacak durumda da değildim.

"Tamam."

***

Arabayı orman yolunun ortasında durdurdum. Amy doktorun odasından çıktığından beri çok sessizdi. Bir şeyler oluyordu biliyorum. Ama bu şeyi söylememekte ısrarlı gibi arabayla bindiğimizden beri tek kelime konuşmamıştı.

Sinirle arabadan indiğim gibi onuda dışarı çıkardım.

"Anlat."

Elimi cebime sokup ileri geri sallanmaya başladım. Zaten krizim yaklaşıyordu, sinirliydim birde bununla uğraşamazdım. Ormanın derinliklerinden gelen ulamalar ve kuş seslerini işitiyordum. Kanın vücudumda dolaşıyor olmasını hissediyordum, kalbimin sanki kilometrelerce koşmuşum gibi atmasını, kulaklarımıdaki uğultuyu... Rüzgar tüm sertliğiyle yüzüme vururyordu soğuğunu. Zaten titremekteyken...

"Bir şey yok..."

"Anlat dedim sana!! Ne konuştunuz doktorla, neyin varmış anlat!!"

Bağırmamla irkilsede buna takılacak durumda değildim. Duygularımı, sesimi, davranışlarımı kontrol edemiyordum şuan.


"Bağırma lütfen. "


"Amy!! Anlatacak mısın yoksa gidip o doktora mı sorayım? Konuşturmam çok da zor olmaz."

Başını yere eğdiğinde yanına ilerleyip çenesini tuttum, başını kaldırdım. Sıkılıyordum artık.

"Söyle."

"Stark ben... ben."

"Sen ne Amy? Söyle artık."

Dakikalarca süren sessizliğin ardından fısıltı gibi çıkan sesini duydum. Fısıltı gibi çıkan, ama kurduğu cümle ile beni sağır eden sesini.

"Ben... hamileymişim."

Beni Sevebilir Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin