Bedenimdeki deri ceket ve siyah kombin surat ifademi destekleyecek şekilde ruh halime yeterince uyuyordu. Elimle dj'e müziği kısmasını işaret ederek söze girdim.
"Pek sevgili davetliler! Şuan doğum gününe geldiğiniz kişi ve sevgilisi bir genç kızın hayatına sıçtılar."
Bunu söylediğimde konuklar, konuşan Gökberk ve Ebrar' a döndüler. Beni daha fark etmemiş olmalılardı ki gördüklerinde şaşkın suratları devreye girdi. Ebrar, birazdan yiyeceği bokları anlamış, stresle bakıyordu. Gökberk ise hiçbirşey den habersiz şaşkınlıkla sadece bana odaklanmıştı. Sağa sola bakındı Ebrar,
"Kim aldı bunu içeri?!""Ahh Ebrar... Hala farkında değilsin dimi? Seni şuan ki durumdan kimse kurtaramaz be güzelim. Benden çekeceğin varmış."
Söz arasında Çağan'a baktım fakat o başka yöne bakarak sigara içiyordu sanırım daha rahat konuşabilmem için yapıyordu bunu. Bu kadar kötü konuşmayı beklemiyordum Ebrara karşı ama... ama sanki o an ben değildim konuşan bir başkasıydı, ne yaptığımın farkında değildim, benden bağımsız çalışıyordu bedenim.. Devam etti azım konuşmaya, yüzüne karşı ilk çıkışıydı adının, dudaklarımdan; "Gökberk..." Bunu söylerken duraklamıştım. Kalbimde hissetmiştim o kanat çırpan kelebeği, gözlerine daha fazla bakarsam konuşamayacağımı anlayınca farklı tarafa döndüm. Ne olduğunu anlayamadım kalbime duvara dönünce. Galiba az önce ciğerlerime çektiğim dumanın külleri içimdeki kanat çırpan kelebeğe bıçak saplamıştı. Aniden kafamdan aşağı buzlu sular döküldü, evet bu işi bitirmem gerekiyordu. Tekrar yüzlerine döndüm,
"Ebrar belli sana anlatmamış ki, altında ezildiğim betonların üzerine bina çıkmışsınız."
Neredeyse timsah gözyaşlarını akıtmaya hazır olan Ebrar koluna sırmaştı Gökberkin. Elini savuşturup sıyrıldı Ebrar dan,
"Ne demeye çalışıyorsun sen?"Acı içinde gülümsedim Ebrarın yüzüne bakarak bunu yapmalı mıydım?... Evet, yapacaktım fazlasıyla hakediyordu..
"Yanındaki ilgi fahişesi seninle ilk konuştuğunda beni seninle tanıştırmak için gitmişti yanına" duraksadım,
"çünkü senden hoşlanıyordum..." Bunu söylerken yaşanmışlıkların verdiği acıyla gözlerimdeki her an akmayı bekleyen yaşlar süzülüverdi yanaklarımdan, kendinden tiksinircesine Ebrara döndü Gökberk,
"doğru mu?"
Onun ağzından tek söze bakıyordu o an.
Timsah gözyaşlarını akıtmaya başladı yalvarırken, "yalan söy–" gözlerini kıstı inanmayarak ve tekrar sordu "gözlerimin içine bakarak yapmadım de." işte şimdi karşılık veremeyeceğini anlayan Ebrar pes etti, "açıklayabilirim Gökberk..." Ebrarı görmezden gelip bana döndü tekrar pişmanlıkla. "B–ben bilmiyordum.. Gerçekten..." Hüzünle gözlerinin içine dalmışken ben, o bana pişmanlıkla bakıyordu, söze girdim "sana pek hüküm yüklemiyorum aslında, ama neler yaşadığımı anlayabiliyorsun değil mi? Siz gözlerimin önünde–" Lafımı kesti,
"Gazel..."Ne yapacağımı bilemeden Çağan'a baktım, masanın üzerine oturmuş ikramları yiyiyordu, ona baktığımı fark edince durumu anlayıp hızla kalkarak yanıma yürüdü. Duraksadı sonra, benden işaret bekliyorcasına bakarak, gözlerine baktım, kısıldığında kalbime hançer saplıyan kapaklarına, rüzgarın dansa kaldırdığı saçlarına baktım sonra. Sanki bu son görüşüm gibi gelmişti onu... Oda bunun farkındaymış gibi incelememe izin veriyordu kendini, her bir milimini hafızamın en derinliklerine kazıdıktan sonra gözlerimin önündeki Gökberke çevirdim bakış açımı, Hayır... İstediğim bu değildi, ne kadar yakışıklı olsa da ben bu haline değil, hayalimde şekillendirdiğim Gökberke aşık olmuştum. Gözlerimi sıkıca kapayıp şuan ki bulunduğum ortamdan ışınlanabilmek için dualar ediyordum. Belimde bir el hissettim, refleksle gözlerimi açtım hemen. Çağan... Çağandı bu, ne ara bu konuma gelmiştik bilmiyorum. Az önce yüzümden süzülen yaşlara aldırış etmeyerek gülümsedim... Evet, bu portre daha iyiydi. Ben ne olduğunu anlamadan yüksek sesle konuşmaya başladı.
"Eğlenmek için gelmediniz mi bu siktiğimin partisine!?" dj'e işaret yaparak açılan müzikte daha da kendine çekti beni.
"Ağlamayı yasaklamıştık unuttun mu?"
gülümseyerek elimin tersiyle yanaklarımı sildim, "neden yaptın bunu?"
"neyi."
"neden beni çekip aldın, Gökberk için gelmemiş miydik buraya"
"ona baktığında bana anlattığın kadar sevmediğinin farkındalığını gördüm gözlerinde."Bize bakan Ebrarın karşısında hiçbirşey olmamışcasına dans ediyorduk.
Belki de deliydik, kimin umrunda.
Herkes dans etmeye başlamıştı çalan müzikle, Evet... Partinin içine sıçmıştık.——————————🌼—————————
Çıktığımızda saat epey bi geç olmuş olmalı ki etraf kararmıştı. Bugün annemler geldiğinden artık eve gidecektim. Ne kadar ısrar etsem de beni bırakmaması için her döndüğümde arkamda buluyordum onu, eve vardığımızda konuşmak için kapıda durduk, iyi ki hava kararmıştı böylece kızardığım belli olmuyordu.
"Nasıldı bugün ama?"
Düşünür gibi yaptı havaya bakarak,
"ben eğlendim."
İçimden ona çok sarılmak gelse de sarılıp sarılmamak konusunda emin değildim, ters tepki vermesinden korkuyordum.
Tereddütle elimi kaldırarak, "görüşürüz o zaman,""görüşürüz çimen göz."
Merdivenden çıkar gibi yapıp, gittikten sonra onu izlemek için geri döndüm, rüzgarda uçuşan saçları ritmine ayak uyduruken attığı her adım kalbime işliyordu, hissetmiş gibi arkasını döndü birden sonra tekrar önüne döndü.
"içeri gir."
Dediğini yapıp çıktım yukarı, odama geldiğimde atlattığım olayların şokundaydım, peşinden koştuğum kişileri kendime bağlayarak, benim yaşadığım gibi ortada bırakmak içime su serpmişti, uykularım daha rahat olacaktı artık.
Haram ettiği geceleri kendininde yaşaması dileğiyle... İyi geceler.————-—————🌼—————————
Uykumu bölen sarsıntıyla doğruldum yatağın üzerinde. Kabustu herhalde diyerek başımı tekrar yastığa koyacakken cama taş atıldı hızlıca kalkıp pencereyi açtım, "Ç–Çağan noldu?" gözlerimi kısarak daha da yakından bakmaya çalıştım. Ağlıyordu,
"Geliyorum bekle!" dedim camı kapatırken, ailemi uyandırmamaya dikkat ederek ceketimi alıp evden çıktım.
Çıktığımda yıkılmış durumdaydı Allahım hayır, hayır ağlamasın. Gözlerinden düşen her bir damla yaş içimi acıtıyordu bu sefer dayanamadım ve gidip sarıldım boynuna,
" iyi misin?" sarılmam karşılık vermemişti ama itiraz da etmiyordu."bok gibiyim."
Bu... Bu çok kötüydü... Ağlayan birine sarılmak istemsizce psikolojik ağlatırdı insanı zaten ama ilk sarılmamızın böyle olmasını istemezdim. Galiba ciğerlerim kaldıramıyordu onun ağlamasını. Beni kendinden ayırarak, "sen neden ağlıyorsun" dedi. Burnumu çekip, ağlamaya devam ederken "bilmiyorum" dedim.
"sen neden ağlıyorsun Çağan?"
"yürümek istiyorum, yanımda olur musun?" başımı sallayarak eşlik ettim yüzümü silerken.Neresi olduğunu bilmediğim ama bilmediğim için de kendime kızdığım biyere gelmiştik. Göle uzanan yeşil çimenler ve etrafı asla görünmemek üzere kapatan gür uzun ağaçlar. Göle vuran ayın ışıltısı, dolunayı iki tane olabileceğinin inancına kıldı beni.. "Burası... Çok güzel" kafasından geçenlere odaklanmıştı yine, belki duymuyordu bile beni. "Çağan anlatacak mısın artık?"
"biraz bekle"
azından çıkaramıyacak kadar ne olmuş olabilir ki? Onu hiç bu halde görmemiştim, tanıştığımızdan beribildiğim kadarıyla en değer verdiği şey ayçaydı ama ölen bir kız için alışmışken durduk yere ağlamazdı ne olabilirdi bu, kayanın üzerine oturmuş ayın yansımasını izlerken daldığım düşüncelerden arındırdı beni yanıma gelip oturdu, galiba artık hazırdı,
"Ayça..." eliyle yüzünü sildi. "Ayça ölmemiş Gazel..."
İşte bu hangimizin yıkılışıydı bende bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
Randomo çok sevdiği sigarasını aldı dudaklarının arasına ve ciğerlerine çekti. Artık hiçbişey hissedemiyorum Gazel.. ------------🌼-------------- Herkes tarafından küçük görülen okulun ezik kızı Gazel yakın arkadaşı tarafından ihanete uğrar ve yaz tatili...