-----
Sabah saat ona geliyordu ve ben hala tam uykumu alamamıştım. Başımı kanepede geriye atıp öylece tavana bakıyordum kucağımdaki ağrının sebebi Çağan, hala uyuyordu. Ağzımı kapatmadan kocaman esnedim, kucağımdaki Çağan'a baktım uyuşan bacaklarıma rağmen onu uyandırmamak için hiç kıpırdamamıştım o saate kadar. O sırada dış kapıdan bir anahtar sesi geldi. Bu ses Çağanıda uyandırmıştı. Usulca gözlerini araladı Çağan, Burak odaya hızlı bir giriş yaparken, "Merhabalar gençler! Ve iyi uykular.." deyip kendini koltuğa bıraktı. "Evin yok mu lan senin? Uyumaya damı buraya geliyorsun artık?" Uykudan yeni uyanmış erkek sesinden daha karizmatik bir ses varsa o da biraz kızgın erkek sesi... Yavaşça dizlerimden kalktı.
"Tuncay abinin mekandaydım, Biraz fazla kaçırmışım... Senin ev daha yakın diye buraya geldim." Kanepeye yüz üstü uzandığı için dedikleri tam anlaşılmıyordu Burağın.
"Bir bardakta yamuluyorsun zaten, birde fazla kaçırmış.." diye söylenerek odadan çıkmıştı Çağan. Yana devrilip biraz daha uyku çektikten sonra kalkıp mutfağa gittim.
"Günaydın ortak"
"Günaydın çimengöz." yine sigarasını içiyordu, dolaptan bardak aldım ve su doldurup kafama diktim, mideme süzülen soğuk su çok iyi gelmişti sabah sabah. Masaya oturup ona sormadan paketinden bir dal da ben çaldım, ne de olsa bu tarz şeylere pek önem vermiyordu. Eliyle şakaklarını ovdu yutkunarak, o yutkunduğunda adem elması denizin dalgalarında hareket eden bir kayık gibi dalgalanıyordu adeta. Uzun süren sessizliği bozdu, "ne yersin?"
"ne varsa"bu belirsiz cevabım onu sinir etmiş olacakki göz devirip sandalyeden kalktı ve buz dolabının kapağını açıp inceledi. "Menemen yapayım mı?" onu kenara ittim, "aa ben çok güzel yaparım çekil sen kenara." güldü...
Ama öyle bir güldü ki kısılan gözleri kalbime battı sanki... Sanki, gülmek yalnız ona özel yapılmış birşeydi, o gülmeliydi sadece... Yanaklarında oluşan gamzeye benzer çizgiler, evet mezarımı seçtim. Oraya gömmelilerdi beni. Mezar taşı olarakta, her baktığında içimi yakan alevin sahibi kısık gözlerini yapacaktım, evet...Gülerken konuştu, "bizi zehirleme bakalım." sırıttım "saçmalama sen bana lazımsın."
"Haa bu arada küçük, gelme sebebim istek dışı birşey olmasın diye, yanında bulunmak için, sen işi tek yapacaksın." koluna hafifçe yumruk atıp, elimdeki yumurtalarla ocağa ilerledim, "zehirleyeceğim galiba." attığım yumruk onu yerinden oynatmamıştı bile, daha çok gıdıklanmış gibi bakıyordu yüzüme
"istersen zehirle, başkasını ararsın yanına gitmek için."
"Diğerleriyle giderim bende, üçünden biri illaki gelir hem senden kurtulmuş oluruz" dedim. Sırıttı, "yalnız onlar benim komutamda." bunu söylerken çok zevk almıştı, ona muhtaç olduğumu belirterek.. Şakalaşıyorduk ama sinirlenmiştim, ona ihtiyacım olmadığını söylemek istiyordum
"istemiyorsan gelme." dedim"sana daha istemediğimi söylemedim."
Engel olamadığım yüzüme yayılan gülüşümü görmemesi için arkamı döndüm.---------🌼----------
Masaya çatalları koyarken sıkıntılı bir ses tonuyla, "daha kaç saat var olmasına? Yoksa seni yerim bak çimengöz."
"abartma, daha 5dk oldu, olur işte birazdan"
"altın suyu falan mı katıyorsun içine?" Ona döndüm elimdeki kaşığı kaldırarak "Sadece altın suyu değil." Deliymişim gibi bakıyordu bana, "off dalga geçiyorum, Burak nerede?"
"Ozan götürdü onu"
"oha o ne ara geldi."
Açlıktan ekmeği parça parça koparıp yiyiyordu, "sen uyuyordun." Elimdeki tavayı masaya koydum, "Hazırr!." yüzüme bile bakmadan yemeye başladı. Sürekli bana yaptığı gibi onu sinir etmek istedim, "içine tükürdüm"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
De Todoo çok sevdiği sigarasını aldı dudaklarının arasına ve ciğerlerine çekti. Artık hiçbişey hissedemiyorum Gazel.. ------------🌼-------------- Herkes tarafından küçük görülen okulun ezik kızı Gazel yakın arkadaşı tarafından ihanete uğrar ve yaz tatili...