🥀
Kalbimde bir çiçek doğdu, bir gece yandı ve yine bir gece soldu.
Sen öldün Lavinia, seni benden aldılar. Kim ne derse desin, seni benden alan ecel değildi, bunu hissediyordum.
Ölmek kelimesi basite kaçıyordu bazen. Oradaki boşluğa neyi sığdıracağımı bilmiyordum. O kelime ağırdı ama hissettirdikleri çok daha ağırdı. Kelimelerin ağırlığını omuzlarımla kaldırmaya çalışıyordum. Uzun zaman sonra ilk defa aynanın önünde hazırlanmıştım. Karşımda zayıf bir adam vardı. Mahkeme salonlarında gördüğüm o güçlü duruşlu adamdan eser yoktu. Özlüyor muydum peki onu? Güçlü durmayı, yeniden eskisi gibi olmayı? Özlem vardı fakat o güçlü duruşun arkasında sen vardın çiçeğim. Güçlü durmamı sağlayan sendin. Bir şey olduğunda sırtımı yasladığım kişi sendin.
Üstüme geçirdiğim pantolonun üzerinde açık renk bir gömlek vardı. Ne kadar istemesemde Can sakallarımı kesmem gerektiğini söylemişti. Üzerimdeki o havanın değişmesi için elinden geleni yapıyordu.
Üzerimdeki havayı değiştirebilirdi belki ama kalbimdeki o matemin havasını değiştiremezdi.
Artık, tüm yapraklar solmuştu.
"Hazır mısın?" Can banyonun arkasındaydı ve sesi boğuk bir halde kulaklarımda çınlamıştı. "Hazırım!" Diyerek bağırdım, aynadaki yabancı adama gözlerimi son kez değdirdim. Dışım düzenliydi ve içimdeki depremi kimse anlayamazdı. Sen hariç kimse. Kapıya parmaklarımı sardım ve Can'ın orada olabileceğini düşünüp hızlıca değil de daha yavaş bir şekilde kapıyı açtım. Tahminlerimde yanılmamıştım, oradaydı. Banyodan çıktığım an gözleri anında bana kilitlenmiş ve bedenimi baştan aşağıya incelemişti. Banyonun kapısından uzaklaştım yanına yaklaştım. Aramızda bir insanın daha girebileceği mesafe vardı. "Sonunda be oğlum!" Yüzü incelemeden memnun kalmışa benziyordu. Gözlerinin içi gülüyordu. Kollarını omzuma sardı. Sıkı sıkı sarmaladı kilo kaybetmiş bedenimi. Ruhsal boşluğum fiziksel sorunlarımı da meydana çıkarıyordu.
"Zayıflamışsın." Dedi, benim fark etmediğimi sanıyordu. Başımı salladığım sırada geri çekildi. "Almaya çalışırım." Biliyordum ki böyle demeseydim olay uzayacaktı ve huysuz arkadaşım gerekirse zorla yemeğe götürecekti. Nasıl verdiğim kiloları alacağımı bilmiyordum ama kuru kuruya da olsa sözümü vermiştim. Koridordan arkalı önlü çıkıp salonu es geçtiğimizde merak ettiğim bazı şeyleri öğrenme dürtüsüyle dudaklarımı araladım. "Az çok polislerle çalıştım." Dedim, cümlemin devamının olduğunu belli edercesine. Can'ın kulak kesildiğine emindim. "Söylememeleri gereken bir şey varsa şayet anlarım." Olay gecesi senin hakkında bana bilgi veren polis hiç de tekin gelmemişti. "Eğer istediğimiz bilgiyi vermezlerse nereye gideceğiz?" Her ne kadar avukat olsam da bir yerde dezavantajım da vardı. Dürüst bir avukattım ve bu camiada dürüst avukatlar pek sevilmezdi, nereye gidersem gideyim aradığımı vermeme olasılıkları muhtemeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL
RomanceWattys 2020 Romantizm kategorisi kazananı! Wattys "Dram" kategorisi listesi seçilmiş kitabı! Sayfalarla buluştu❤ 🌸 Bir günlük düşünün onun ruhunu ve anlattıklarını... Gül Adam kendi Lavinia'sını bulduğunda hislerini dökmek için yazmayı seçti ve y...