Sevgili canım,
Sana kalbimde uyuttuğum hislerim var. Bu hisler öyle ağır ki, seni kırmamak için ben kendimi kırıyorum.
Nasıl geçecek sana açtığım bu yara inan bana ben de bilmiyorum. Kalbine bir böcek gibi yerleştireceğim bu acıyı senden kolayca silmeni bekliyorum ama bu mümkün değil. Biliyorum, fazlaca hayal kırıklığına uğradın. Biliyorum, ruhun dargın bana ve biliyorum kalbinde derin, hiç kapanmayacak bir yara açtım. Aklın fikrin almıyor tüm olanları. Bir şaka olmasını diliyorsun. Kalbin hâlâ arsızca çarpıyor benim için. Gözyaşların bu kelimelerinin üstünü görmeni engelliyor ve hatta birkaç tanesi kanatlarını bu ayrılık mektubunun üstünde kırdı. Fazla hayal kırıklığına uğrattım seni. Kimse beklemezdi benden böyle bir ayrılığı. En çok da sen beklemiyordun bunu.
Sana hemen söylemelerini istemedim kalbimin neşesi.
Yaşadığın o acıya saygı duymak istedim.
Şimdi diyeceksin ki bu kadın nasıl uyuşturucu bataklığına düştü diye, nasıl ölüm raddesine gelene kadar kendini çürüttü? İnan bana insan bir kere nefsine aldığında devamı da geliyor. Bunun en iyi kanıtı benim. Hatırlıyor musun seninle bazen kavga ediyordum en küçük ya da en tuhaf şeylerden dolayı. Ya da gereksiz terlemelerim oluyordu da sana kız günü bile terleyebildiğimi söylüyordum şaka yoluyla. Ah, seni üzmek istemedim ki ben kalbimin içi. Yemin ederim bu illet şeye isteyerek başlamadım. Kandırıldım ben. Kötü kalpli insanların oyununa geldim ben. Dost bildiklerim yaptı bana bunu. Kim bilir onlar şimdi bataklıkta ölüyorlardır. Bir şey öğrendiğim varsa şayet en kötü kalpli insanların bir takım elbisenin bile arkasına saklanabileceği oldu. Ölmeden önce bunu da öğretti hayat bana. Sana acı veren tüm uzuvlarımı yakmak isterdim ama ben zaten kendime yapacağım en büyük ayıbı yaptım.
Arkadaşlarımın hiç haberim olmadan beni bulaştırdığı bu iğrenç maddeye tarifi olmayan bir yakınlıkla bağlandım. Zaten fark etmişsindir. Son zamanlarda ayrı bir hırçınlık vardı üzerimde. Sebebi onu bırakmaya çalışıyor olmamdı zira o iğrenç şey vücudumda tarifi olmayan yaralar açmıştı. İki ay sonra çok daha ilerleyecekti ve ölecektim duramasaydım. Çabaladım hem de çok çabaladım ama sen de gördün... Sana zarar verecektim Gül Adam'ım. Bunu fark ettiğim an karar verdim ki ben zaten istesem bile kaybetmiştim artık. Dönüşü izmaritten bir yola girmiştim ve dönmek için çabalasam bile ayak tabanlarım çığlık çığlığa bağırıyordu. Bir süre dayandım acısına ama bugün dayanamayacağım. Elimde yüksek doz var. Ona ihtiyacım var. Hem de çok. Bu lanet şeye ihtiyacım var. Bana kızıyorsun, sana neden söylemediğimi düşünüyorsun.
Ben sana olan ölümcül bağım gibi bu ölümcül maddeye de olan bağımlılığımı fark edemedim ki. Fark ettiğimde her şey sarpa sarmıştı ve sana anlatmak istediğim, kendimi toparladığım tek bir zamanda da annen vefat etmişti. Senin acına kıyamadım, dikenlerini bir de ben yontmak istemedim. Zaten ondan sonra da işler çok daha fazla sarpa sardı. Kendimi sana açabilmek için hiçbir zaman hazır hissetmedim.
Bugüne kadar bazen çatladım, kırıldım ve seni de kırdım ama bugün kendimi son kez kırıyorum.
Seni ölümüm hakkında şüphelendirdiğim için özür dilerim. Senin gibi zeki bir adamın şüphe duyacağını elbette tahmin ettim. Yalvarıp yakardım. İstemediler ama onları da ikna ettim.
Acını kirletmek istemedim.
Ama kendimi kirlettim.
Senden vazgeçmedim ben. Ölüyorum ama senden vazgeçerek ölmüyorum ben. Kendimden geçerim ama senden asla vazgeçemem ki ben.
Kalbinin kuytu köşeciğindeki anılarımıza iyi bak sevdiğim adam, eşim, kalbimin neşesi...
Yazılarım iyiden iyiye çirkinleşti. Sanrım en ağır krizlerimden biri başladı. Her atakta çok daha kötü oluyorum. Sana bir hafta öncesinde sandalye bile fırlattım.
Çok kötüyüm.
Ama tek bir şeyden eminim.
Seni seviyorum.
Affet beni.
Lavinia'n.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL
RomanceWattys 2020 Romantizm kategorisi kazananı! Wattys "Dram" kategorisi listesi seçilmiş kitabı! Sayfalarla buluştu❤ 🌸 Bir günlük düşünün onun ruhunu ve anlattıklarını... Gül Adam kendi Lavinia'sını bulduğunda hislerini dökmek için yazmayı seçti ve y...