24.05.2007
Güzel bir insan, sevgiyi kalbinde taşıyabilen insandır.
Merhaba, can içim. Sana bu şekilde hitap ediyor olmak benim içinde yeni. İçim içime sığmıyor. Her güzel kelimeyi sana söylemek istiyorum. Yazmayı günden güne kendime bir vazife biçtim. Defterimin yolunun yarısını yarıladım. Bu azmimin kaynağı tamamıyla sensin. Seni yazıyor olmak, hislerimi anlatabiliyor olmam ruhumu aydınlatıyor.
Bugün güzel, aydınlık bir gündü. Gece yarısı kafamda güzel bir piknik yapma planı kurgulamıştım. Kahvaltıya kalktığımdan beri pencereyi kontrol edip durdum. Haliyle Can'ın da alaylarına maruz kalmış oldum.
Yapmam gereken şeyler basitti. Güzel bir yemek hazırlamalıydım. Yanına serinletici bir içecek. Hoş bir ortam ile de bunu tamamlarsak mükemmel bir gün geçirebilecektik.
"Merhaba?" Telefonun ardına ulaşan sesim çok daha çoşkulu biçimde yansımıştı. "Merhaba, nasılsın?" Bu klasik soruları atlayıp acaba direkt evlenme teklifimi etseydim? Bunu okurken güldüğünü biliyorum. İçimden bu düşünceler geçmiyor değil. "İyiyim seni sormalı. Bir iki ödevim vardı onu teslim ettim, sen yaptın mı?" Sabah aymadan hazırlamış, öğle olmadan ödevimi teslim etmiştim. "Evet," Dedim. Tek kelimeyle.
"Eee?"
"Ne ee?"
"Beni neden aradın?" Kafa bırakmıyordun ki bende. Unutuyordum seninle konuşurken aklımın varlığını. Seni sevmeye odaklanan kalbim, aklımın inine giriyordu.
"Bugün müsait misin?" Hevesli olduğunu sesinden anlayabiliyordum. "Tabiki." Dedin, cümlemin devamını beklercesine.
"Piknik yapmak ister misin?"
"Biliyor musun mükemmel olur! Şu araştırma ödevi beni çok yordu." Demek benim çiçeğim çok yorulmuştu... "Öğleden sonra seni alayım?" Keyifli kahkahan bir bahar havası gibi doluştu yüreğime. "Saat zaten bir." Ne! Nasıl? Sabah kalktıktan sonra bu kadar çabuk mu geçmişti zaman? Sahiden de tehlikeliydi. "O zaman saat dört gibi uygun musunuz acaba?" Aptal aşıklar gibi sırıtıyordum ve bu görüntüm aynadan bana kahkaha atıyordu. Ne hale getiriyordun beni... Seni sevmeden önce ne kınıyordum bu aşıkları, şimdi bende bir Ferhat oldum Mecnun için.
"Uygunum, o zaman görüşürüz."
"Görüşürüz." Telefon kapandığı andan beridir, aklımı yeni sorular dolduruyordu. Neyi yemeği severdin? Ah, aptal ben! Sana hiç sormamıştım ki! Sana bakmaktan fırsat kalmıyordu. Acaba seni arasa mıydım? Arayıp aramamak arasında aramamanın çok daha doğru olduğun karar verdim. Güzel bir sürprizi bozmamalıydım.
"Neyin var yine senin? Telaşlı telaşlı geziniyorsun ortalarda." Bir ileri bir geri gidip geri dönüyordum. Ayaklarım altından ateş püskürmezse iyiydi. "Ne yemeği yapacağım?" Şaşırmıştı. "O yapmayacak mı?" İnanamıyormuş baktım. "Kafanda şekillenmiş seninde. İllaki kadın mı yemek yapacak? Ben yapacağım tabi. Sürpriz fikri de benden çıktı."
"Celallendin hemen bir dur hele."
Hâlâ odanın etrafında dört dönüyordum. "Of, yine ben kendimi kaybediyorum değil mi?" Can odanın etrafında dolanmayı bırakmayan benim yanıma gelerek omuzlarımı tuttu. Ani kesilen hareketiyle başım az biraz dönmüştü. "Ne yapıyorsun?"
"Acaba seni feminist adam ne yapıyor olabilirim?"
"Hah şimdi de feminist ilan edildim iyi mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/193291149-288-k998238.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL
RomanceWattys 2020 Romantizm kategorisi kazananı! Wattys "Dram" kategorisi listesi seçilmiş kitabı! Sayfalarla buluştu❤ 🌸 Bir günlük düşünün onun ruhunu ve anlattıklarını... Gül Adam kendi Lavinia'sını bulduğunda hislerini dökmek için yazmayı seçti ve y...