Polenlerin beni rahatsız ettiğinden dolayı, orman yolunu değil, cadde üzerinden yürümeyi tercih etmiştik. Hapşırıklarım git gide daha da çoğalıyordu. Yorgunluk bastırmıştı ve kendimi son on dakikadır daha kötü hissetmeye başlamıştım. Sanırım grip oluyordum. İçinde bulunduğumuz seneye bakılırsa bu kaçınılmaz sayılırdı.
Önümüzde Sturat'la birlikte yürümekte olan Olivia, bedenini aniden bize çevirdi ve heyecanlı bir sesle, "Dorothy," dedi.
"Ne," diye yanıtladım onu bitkin bir şekilde.
"Kurucular Günü Partisi için alışveriş yapmamız gerekiyor. Bugün sana uygun mudur?"
"Doğrusunu söylemek gerekirse Liv, kendimi hiç iyi hissetmiyorum."
"Ama Othy! Partiye yalnızca bir hafta kaldı! Ve benim partinin en güzel kızı olmam gerekiyor."
"Sen çuval giysen bile partinin en güzel kızı olursun bebeğim," dedi, Stuart ve onu bacaklarından tutup tek omzuna alıp bir kez kendi etrafında döndü.
Ayakları tekrar yere basan Olivia, "bu iltifatların da olmasa gerçekten çekilmez bir insansın Stu!" diye azarladı onu.
"Eğer babam tahmin ettiğim gibi bana yeni bir kamera aldıysa," dedi, Caleb elinde tuttuğu kamera kadrajına hepimizi tek tek alarak, "parti çekimlerinizi ben yapıyorum. Tanrım! Kalite kokusunu alıyor musunuz?!" diye bağırdı sonra.
"Caleb dostum, en son kaliteli bir çekim yaptım dediğin partide sadece ortamdaki kızların kalçalarını çekmiştin," dedi David.
"Ve memelerini," diye ekledi Olivia omzunun üstünden ona bakarak.
Caleb omuz silkti. "Kalite deyince sizin aklınıza ne geliyor bilmiyorum ama bence kalite, sıkı kalçalar ve büyük memeler demek."
"Tanrım, senin acilen bir sevgili edinmen lazım," dedi, Stuart.
"Sevgili mi?!" diye hayretle karşı çıktım. "Caleb'in sevgilisi olacak kıza sadece üzülürüm. Adam tam bir kız düşkünü."
"Haydi ama abartmayın, düşkün değilim. Sadece güzel kızlara karşı bir zaafım var."
"Seni daha fazla dinleyemeyeceğim Caleb- hapşiiii!"
David, "çok yaşa sevgilim ama bunu söylemekten gerçekten sıkıldım," dedi gülerek.
Elimdeki mendille burnumu silerken, "o zaman her hapşırdığımda çok yaşa deme hayatım," dedim. "Çocuklar sanırım grip oluyorum."
Zaten önden yürüyen Olivia yüzünü buruşturarak daha da adımlarını hızlandırdı ve, "alışverişe yalnız çıksam daha iyi olacak sanırım. Lanet gribine ortak olmak istemiyorum, partide elimde bir mendille dolaşmak da," dedi.
David bir anda dudaklarıma yapıştı ve kocaman bir öpüşten sonra durup gözlerimin içine baktı. "Ben memnuniyetle ortak olurum. Hem belki grip olduğumuz için partiye gitmez, evde yalnız oluruz. Sadece ikimiz."
"Kendinize bir oda bulun," dedi. Caleb yanımızdan uzaklaşırken. "Çocuklar ben buradan ayrılıyorum. Bir an önce hızlanıp eve gideceğim. Babamın aldığı kamerayı görmek için sabırsızlanıyorum!"
David ve ben ilk önce Caleb'le, sonrasında Olivia ve Stuart'la vedalaştıktan sonra temiz ve sıcak havanın tadını çıkararak yavaş yavaş yürümeye başlamıştık. Beşimiz ailelerimizden ötürü kendimizi bildik bileli arkadaştık. David'le ne zaman ve nasıl sevgili olduğumu bile hatırlamıyordum ama geçen seneden itibaren öpüşmeye başlamıştık. Stuart'la Olivia'nın da bizden farkı yoktu. İçimizdeki tek yalnız Caleb'ti. Çirkin bir çocuk olmasından değil, -ki gayet yakışıklı bir çocuktu- hayatında ciddi bir ilişkiye vakit ayırmaktansa yapacak daha önemli şeyleri olduğunu düşündüğünden dolayıydı. Küçüklüğünden beri tek hayali yönetmekti. Daylight kasabasından çıkan ve kendini tüm dünyaya duyuran başarılı bir film yönetmeni olmak istiyordu. Biz de onu bu konuda oldukça destekliyorduk.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
Science Fiction!!!Kitabımın asıl konusu cinsellik olmasa da bazı bölümler makul seviyede cinsellik içerecektir!!! Yıllardır kapalıymış gibi hissettiren gözlerimi tereddütle araladım. Ne göreceğimi bilmiyordum. Nerede olduğuma emin değildim. Güneş ışığının büyük b...