YEDİ

215 13 0
                                    

Son dersin bittiğini haber veren zil çılgınca çalmıştı. Dünya Edebiyatı dersine göre, bugünkü son dersimiz olan Trigonometri daha sıkıcı ama daha rahat geçmişti. Daha sıkıcıydı çünkü sonuçta Trigonometriydi, eğlenceli olması asla beklenemezdi. Daha rahattı çünkü ders boyu sağ tarafımdaki son sıralardan birinde oturan son derece yakışıklı çocuğun bana bakıp bakmadığını merak edip durmamıştım.

Yanımdaki David çantasını omzuna atarak ayaklandı. Öğleden sonra onu ilk defa bu derse girişte görmüştüm ve ders boyu üstünde bir gerginlik olduğunu fark etmiştim. Genelde beraber aldığımız dersler, boş bulduğumuz her an sıranın altında birbirimizin ellerini tutmakla falan geçerdi. Bu ders böyle olmamıştı. Bir kere elini tutmuştum, bana bakıp gülümsemişti ama sonra not almak için elimi bırakıp bir daha hiç tutmamıştı. Ben de sonrasında bir atakta bulunmamıştım.

Yan yana sınıftan çıktık. Belki refleksle, belki isteyerek bilmiyorum ama elime uzanmıştı. Biraz sonra el ele merdivenlerden iniyorduk. Konuşmak için uygun zamanı bekliyordum ama bunun ne zaman olduğuna karar veremiyordum. İstemeden bir şey yapıp yapmadığımı düşünüyordum ama aklıma bir şey gelmiyordu. Zaten gerginliği bana karşı değilmiş gibiydi. Bir şeye bozulmuştu ve bunu bana da yansıtıyormuş gibi duruyordu.

Bahçeye çıktığımızda hala suskun ve sert bir yüz ifadesiyle karşısına bakarak yürümeye devam ediyordu. Yanımızdan geçen iki kızın David'e hayranlıkla baktığı dikkatimi çekmişti. Kaşlarımı çatıp David'e baktım. Her zaman böyle dikkat mi çekiyordu? Çok yakışıklı bir sevgilim olduğunun farkındaydım. Diğer kızların ona bu şekilde baktığı bu zamana kadar dikkatimden kaçmış olmalıydı. Gerçi büyüyorduk ve büyüdükçe serpiliyorduk ve yüzümüz ve vücudumuzdaki her şey daha da yerine oturuyordu. Mesela David'in yüzündeki tüyler son zamanlarda daha da sertleşmişti. Beni öptüğünde o tüylerden huylanmaya başlamıştım. O da bu yüzden her gün tıraş oluyordu.

Bir süre daha yürüdükten sonra, "senin boyun mu uzamış?" diye sordum. Aslında ortaya öylesine atılmış bir laftı ama gerçeklik payı da vardı.

David, sanki anlamadığı bir dilde konuşmuşum gibi bana baktı.

"Ne? Sana bakarken sanki daha da yükseğe bakıyormuşum gibi hissettim de."

David belli belirsiz gülümsedi. Bu hoşuna gitmişti. "Bilirsin, gün geçtikçe uzuyorum. Yaşım henüz on yedi."

"Ya boyun?" diye sordum. "Son zamanlarda ölçtün mü boyunu?" Bir konu açtığıma ve yüzünü gülümsetebildiğime sevinmiştim.

Kafasını dikleştirdi ve kendiyle gurur duyarmışçasına, "1.83" dedi. "Ya senin bebeğim?" diye sorarken dudaklarının bir tarafı alayla kıvrıldı.

Alt dudağımı sarkıtarak önüme baktım. "Kısa boyluların daha zeki olduğunu biliyor muydun?"

Buna büyük bir kahkaha atıp bir anda beni kucağına aldı ve yürümeye devam ederken burnuma bir öpücük kondurdu. "Küçük sevgilim benim."

Tekrar yere inerken, "O kadar da küçük değilim," dedim. "1.65 kısa sayılmaz ki. 1.70 olsam iyiydi gerçi. Olivia 1.70 boyunda."

"Olivia senin kadar güzel değil. Bu daha büyük bir artı."

"Her şey güzellik değil," dedim, itiraz ederek.

"Boy da öyle," göz kırptı.

"N'aber bebek?" Stuart yanağıma sulu bir öpücük kondurup ikimizi ayırıp ortamıza geçmiş ve kollarımıza girmişti. Yüzümü çaktırmadan sildim. Vücudumda kalan ıslaklıktan nefret ederdim.

"Akşam için heyecanlı mısınız?"

Boşta kalan tarafımdan koşarak önümüze geçen Olivia, Stuart'ı ortamızdan çekerken, "kusura bakmayın, tasmasından nasıl kurtulduğunu anlamadım," dedi.

Buna hepimiz gülmüştük. Boynunda kamerasıyla görünen Caleb da önümüze geçerken gülüyordu. Olivia'yı parmağıyla göstererek, "bu iyiydi," dedi.

"Akşam hepimiz Stu'lardayız," dedi, Olivia. "Heyecanlı mısınız?"

İki senedir hepimizin haftanın en sevdiğimiz günlerinden biri Perşembe'ydi. Bugün favori dizilerimiz olan Friends* ve Seinfeld* arka arkaya yayınlanıyordu. Biz de son bir buçuk senedir her hafta Perşembe günü herhangi birimizin evinde toplanıyor, elimizde abur cuburlarla en sevdiğimiz dizilerimizi izliyorduk. Bugün ne yazık ki ikisi de sezon finali olacaktı.

"Elbette heyecanlıyız," dedim. "Ayrıca hüzünlü de. Rachel ve Chandler'i* özleyeceğim. Kaç ay beklememiz gerekiyor yeni sezona kadar?"

"En az üç," dedi Stuart. "Hey, geçen sene nasıl zaman geçtiyse bu sene de geçecek. David dostum, biralar senden. Caleb sen de cipsleri almayı unutma sakın. Kızlar siz sadece kendinizi getirin yeter," sırıttı.

Olivia gözlerini devirdi. "Sen sadece televizyonu sorunsuz bir şekilde odana taşı da, biz her şeyi getiririz merak etme."

Stuart, en son onlarda toplandığımızda oturma odalarındaki televizyonu odasına taşımaya çalışırken kablolardan birine yanlışlıkla zarar vermişti ve biz gelene kadar televizyonu açmadığı için de çalışmadığını fark edememişti. Onlara gidip, dizinin başlamasına on dakika kala televizyonu açmaya çalıştığımızda görüntü gidip gelmişti, ilk başta antenden olduğunu düşünmüştük. Elimizden gelen her şeyi denemiştik, olmamıştı ve son anda ezilen kabloyu görmüştük. Apar topar en yakındaki Caleb'in evine gidip, oturma odalarında ailesiyle birlikte izlemiştik dizilerimizi. Zaten 23-24 dakika süren dizinin yaklaşık on dakikasını kaçırmıştık. Neyse ki haftasonu tekrar bölümleri veriliyordu. O bölüm de bu şekilde kurtarılmıştı.

"Merak etmeyin, bu sefer babam taşıyacakmış öyle söyledi. Ayrıca tamir ettirdikten sonra görüntüsü daha iyi oldu," dedi Stuart.

Okul bahçesinden caddeye çıktığımızda başıma giren ağrıyla olduğum yerde bir süre durmak zorunda kaldım. İlk önce elini tutuyor olduğum David fark etmişti beni. Çenemden tutup yüzüme bakarak, "Dorothy, iyi misin?" diye sordu endişeyle.

"Olivia ne oldu?" Stuart'ın ağzından çıkan bu soruyla dönüp onlara baktım. Olivia da başını tutmuş, yüzünü ekşitmiş bir şekilde Stuart'a bakıyordu. "Başım döndü," dedi.

Caleb ellerini havaya kaldırdı. "Pekala, bu gerçekten tuhaftı."

"Senin de mi başın döndü?" diye sordu David bana.

"Hayır, sadece küçük bir ağrı. Olivia sen iyi misin?"

"İyiyim," dedi Olivia bana dönerken. Sonra bir anda sırıttı. "Tanrım, Othy, o kadar yakınız ki, artık birimize olan şey diğerimize de oluyor."

Buna hepimiz gülüp, birbirinden komik cevaplar vererek yürümeye devam ettik.



*(1) Friends: 1994 yılında yayınlanmaya başlamış ve 10 sezon sürmüş sitcom dizisi.

*(2) Seinfeld: 1987 yılında yayınlanmaya başlamış ve 9 sezon sürmüş sitcom dizisi.

*(3) Rachel ve Chandler: Friends dizisinin oyuncularından sadece ikisi. Dorothy'nin favorileri.  

KUSURSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin