starry night

1.8K 130 144
                                    

Hava kararmaya yakınken minik Jimin heyecanla Jungkook'a dönerek, "Her zamanki gibi değil mi?" diye mırıldandı. Büyük ihtimalle ikisinin de ailesi geri dönmelerini beklediğinden geç kalmamaları gerekiyordu.

Jungkook minik elleriyle Jimin'in kendisinden daha da minik olan ellerine uzandı. Jimin'in kocaman açılmış cevap bekleyen gözlerine bakarken tavşan gülümsemesiyle en yakın arkadaşına onaylar şekilde başını salladı. Sabahtan beri bu anın gelmesini bekliyordu.

Daha sonra ikisi de evlerine koşturdu.

Henüz 10 yaşında bile değillerdi. Evleri yan yana, odaları karşılıklıydı.

Jungkook odasına girer girmez yatağının yanındaki dolabın çekmecesine uzandı ve plastik bardaklara geçirilmiş olan ipli telefonlarını alarak pencereye koştu.

Bu, onların uzun zamandır alışkanlıkları olmuş bir şeydi. Her günü beraber geçirmelerine rağmen ikisi için de en özel vakitler hava karardıktan sonrasıydı.

Herkes uyurdu, etraf sessizleşir, güneş batar ve parlak yıldızlar her yeri kaplardı.

Jungkook, Jimin'in kocaman gözlerinde kaybolurdu.

"Dikkatli ol!" diye söylendi Jimin karşı evlerindeki camdan. Aynı Jungkook gibi koşarak odasına çıkmış ve bekletmemek için cama koşmuştu.

Jungkook cama fazla eğilmemeye dikkat ederek ip geçirilmiş plastik bardağın üstünde Jiminie yazan tarafını karşıya gönderdi. Jimin, gözleri gibi kocaman açtığı elleri ve minik tombul parmaklarıyla düşmeden bardağı yakaladığında sanki ilk defa bunu yapıyorlarmış gibi gülümsedi. Oysa aylardır her akşam bunu yaparlardı ama ikisi de ilk seferleri gibi heyecanlanırdı.

Jungkook, Jimin'e gelecek hayallerinden bahsederdi. Her anında Jimin ile beraber olmak istediğini fısıldardı. İnce ipin gerilmesiyle söylenenler karşı tarafa iletilirken Jimin, Jungkook konuştukça sanki karşı evde değil de yanındaymış gibi hissederdi.

Bunu her gün tekrarlamaktan asla sıkılmaz, her seferinde konuşacak bir konu bulur ve saatlerce bir camdan diğer cama fısıldaşıp dururlardı.

Yine öyle oldu. Dakikalar saatleri kovalarken ikisi de camda sessizce gülüşüyordu ve vaktin nasıl hızlıca geçtiğini fark etmediler.

"Jungkook, benim uykum geldi." Jimin kısık sesle karşı tarafa mırıldandı. Bir yandan esneyerek gözlerini kırpıştırıyordu.

"Benim de," Jungkook da aynı şekilde esneyerek karşı tarafa baktı. "ama senden ayrılmak istemiyorum."

Jimin sessizce kıkırdadı. Jungkook'un kalbi hızlıca göğsüne çarpıyordu.

Bilsin istiyordu. Bilmesinde bir sakınca göremiyordu. Sonuçta onlar çok yakındı, değil mi?

Bir süre durup bunu ona söylemek ve söylememek arasında gidip geldi. Yine de bilsin istiyordu. Ona kocaman gülümsesin ve mutlu olsun istiyordu.

"Seni çok seviyorum, Jimin. Kocaman. Bak şu yıldızlar var ya," Bir elini bardaktan çekerek minik işaret parmağıyla yukarıyı işaret etti. "işte onlardan bile daha çok!"

Jimin tekrar kıkırdadı. Çok mutlu hissediyordu, her zaman günün en güzel anları etrafta kimse yokken Jungkook ile birlikte olduğu zamanlardı.

Kıkırdamasını duyan Jungkook da hızlıca gülümseyerek gökyüzündeki bakışlarını Jimin'e yönlendirdi.

"Ben de seni çok seviyorum Jungkook!" Hafifçe öne eğilerek iki eliyle tuttuğu bardağa doğru konuştu. "Ben seni tüm galaksi kadar çok seviyorum!"

Jungkook bunları duyar duymaz nefesini tuttu. Jimin'i yıldızlar kadar severken onun yıldızlardan bile daha fazla, koca bir galaksi kadar sevdiğini söylemesi minik gözlerinin dolmasına neden oldu.

Odalarının arasında bulunan mesafe gözlerine biriken yaşların Jimin tarafından fark edilmesini engellese de, Jungkook konuşurken sesinden kendini ele verebileceğini düşünerek sessiz kaldı ama yüzündeki büyük gülümseyi silmedi.

"Birazdan annem kontrol için gelebilir," dedi Jimin huzurlu kısa sessizliğin ardından. Sesi üzgün çıkıyordu çünkü o da Jungkook'u bırakmak istemiyordu.

"Sadece birkaç saat," dedi Jungkook tekrar esnerken. Kırpıştırarak yok etmeye çalıştığı yaşlar uykusuzluktan tekrar gözlerinde birikmişti. "sabah yine görüşeceğiz." Bunları Jimin'e söylese bile daha çok kendisini ikna etmeye çalışıyordu.

"Seni özleyeceğim." Jimin tekrar mırıldandı. Jungkook'un en değer verdiği kişiden bu lafları duyması onu dünyanın en mutlu insanı yapıyordu.

"Ben seni daha çok özleyeceğim Jimin." Üzgün bir şekilde dudak büktü.

Jimin bir elini bardaktan çekerek öne uzatırken cama doğru eğildi. Bunu önceden yapmamış olduğundan, Jungkook ne istediğini anlayamadan karışık yüz ifadesiyle ona bakıyordu.

"Tutsana," dedi Jimin en sonunda.

Jungkook şaşkınlıkla minik parmaklara baktı. "Ama elim yetişmez ki..." Yine de onun gibi öne eğilerek elini yakalamaya çalıştı. Uzatılan minik eli gerçekten tutmak istiyordu ama aralarındaki mesafe pek izin vermiyordu.

Zor da olsa parmak uçları birbirine dokundu. Jungkook elektrik çarpmış gibi irkildi. Heyecandan nefesini tutmuştu.

Jimin ile birkaç saniyelik kısa bir bakışmanın ardından ikisi de yavaşça ellerini geri çekti.

"Ne yazık ki artık gitmem gerekiyor." Jimin derin bir nefes verdi. "Yarın aynı saatte?"

"Aynı saatte." Jungkook tavşan dişlerini göstererek gülümsedi. Eli karıncalanıyordu. Jimin'in minik parmakları hala kendi parmaklarına dokunuyordu sanki.

Her gece olduğu gibi Jimin bardağını Jungkook'un olduğu tarafa attı ve Jungkook onun bardağını yakaladığında da elini sallayarak camı kapattı.

Jungkook da arkasından el sallarken az önce Jimin'in ellerinde olan bardağa bakıyordu. Gülümseyerek çekmecesine geri koydu ve camı kapattı. Büyük gözleri Jimin'in karanlıktaki odasına yöneldi. Onun ışıkta uyuyamadığını biliyordu.

Jimin'in aksine Jungkook karanlıktan korkardı ama Jimin bu konuda onu her zaman rahatlatıyordu.

Yatağına girip yastıklarından bir tanesine sarıldığı sırada uyuyamayacağının farkındaydı. Jimin'in birkaç saniye de olsa dokunduğu elini kaldırıp o anları tekrar yaşıyormuş gibi heyecanlandı.

Öbür yandan, Jimin de gülümseyerek yatakta uzanıyor ve tavana yapıştırılmış olan yıldızlara bakıyordu. Gece parlayan yıldızlardandı bunlar ve tüm tavanı kaplıyordu.

"Seni çok seviyorum Jimin. Kocaman. Bak şu yıldızlar var ya, işte onlardan bile daha çok!"

Jimin minik ellerini sanki yıldızlara dokunabilirmiş gibi havaya kaldırdı. Jungkook'un sözleri içini sıcacık yapıyordu.

Daha sonra uzattığı ellerini birbirine geçirerek kendisine çekti. Sanki hala Jungkook'un parmaklarına uzanıyor ya da onun elini tutuyor gibi hissediyordu.

Her gece olduğu gibi yine ikisi de uykuya dalmadan önce yüzlerinde minik bir gülümsemeyle birbirini düşündü.

29.05.2020
heiu💌🍃
bölümlerini uzun tutmaya çalıştığım minik bir fic olmasını umuyorum... şirin soft bir şeyler deniyorum umarım seversiniz ve umarım yazım hatası yapmamışımdır🤧💖

galaxy and stars [jikook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin