Bölüm 14

61 6 0
                                    

Sessizlik...

-“Uyanamadım Mike amca. Uyanmak istedim ama...” cümleler boğazıma takıldı. Konuşamadım.

-“Geçti hayatım. Hiçbiri senin hatan değildi.”

-“Uyanamamak benim hatam.” Öfkem sesime yansıdı.

-“Bak birtanem, rüyaları artık onların elinde. Uyanamamanın sebebi onlar, sen değilsin.”

Mike amca haklıydı. Rüyadayken bir şey beni engellemişti. Primelphas’ı öperek uyanmıştım. İşe yaramayabilirdi ama nasıl olduysa işe yaramıştı. Tabi Primelphas’ı öperek uyandığımı Mike amcaya söyleyemeyeceğime göre sorum bir süre askıda kalacaktı. Onun yerine şimdiden sonra ne yapmamız gerektiğini sordum.

-“İlk önce Prime’in iyileşmesini bekleyeceğiz. Zamanımız kısıtlı ama hemen iyileşirse maalesef tekrar rüya görmen gerekecek tatlım.”

Lanet olsun!

 -“Az zamanımız kalmış olabilir hayatım, çatlak iyice yarılmış olabilir ve eğer öyle bir şey olursa hayatın tehlikede olur. Seni öldürmek için...” cümlesini tamamlayamadan gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Hemen yanına gidip sarıldım. Onu bu kadar üzgün görmek beni kahrediyordu.

-“Ah Emma, sana bunları yaşattığımız için özür dilerim. Hem baban hem ben seni bu olanlardan hep korumaya çalıştık ama şimdi tehlikenin eşiğindesin. Babama olan sözümü tutamadım, seni koruyamadım ne olursun affet beni.”

-“Yapma Mike amca, lütfen. Sen beni daima korudun ve korumaya da devam edeceksin. Öyle ya da böyle geçekleşecekti zaten. Lütfen ağlama artık.” Boğazımdaki yumruk geçmiyordu bir türlü. Onu teselli etmek istiyordum ama yumruk beni engelliyordu.

-“Seni çok seviyorum Emma, biliyorsun değil mi?”

-“Biliyorum ve bende seni seviyorum.” Birbirimize sımsıkı sarıldık. Zaman dursaydı ve biz de öylece kalsaydık. Bir süre bir şey demeden öylece sarılı kaldıktan sonra Mike amca gözlerindeki kurumaya başlamış yaşları iyice temizleyerek derin bir nefes aldı.

-“Burayı bulabilir mi?” diye sordum.

-“Kim?”

-“Auguralis.”

-“Evet, bulma ihtimali var. İşte tam da o yüzden acele etmeliyiz.”

-“Bir fikrim var.”

-“Ne?”

-“Buradan gidebiliriz.”

Mike amca şaşırmış görünüyordu.

-“Nereye?”

-“Arkadaşıma.”

Bir süre düşündü.

-“Olabilir.” dedi en sonunda ve ekledi:

-“Ama Prime’in iyileşmesi gerekiyor.”

-“Haklısın.”

-“İksirden tekrar yapacağım.” diyerek mutfağa gitmek için ayağa kalktı. Bende Primelphas’ın yanına gittim. İçeri girdiğimde gözleri hala kapalıydı. Yanına oturarak parmak uçlarımla yüzüne dokundum. Saçlarını okşadım. Elim, dudağına kaydı. Eğilerek usulca dudağından öptüm. Ah, Ne muhteşem bir his!

Tekrar yerimde doğrularak elini tuttum. Yumuşacıktı. O sırada gözlerinin aralandığını gördüm. Gözlerim sevinçten yuvalarından çıkacaktı sanki.

-“Primelphas, tanrıya şükürler olsun ki iyisin.” Sesim heyecandan ve mutluluktan çatallanmıştı.

Primelphas kısık gözleriyle etrafına bakındı. Yorgun görünüyordu. Bana bakınca gülümsemeye çalıştı ama başaramadı. Mike amcaya seslendim. Birkaç dakika sonra elinde yine o berbat kokulu iksirle odaya girmişti.

-“Nasılsın?” diye sordu.

Başına sallamakla yetinmişti. Konuşmakta güçsüzlük çekiyordu.

-“Bizi çok korkuttun.” Mike amcaya aldırış etmeden elini sımsıkı tuttum.

-“Dinlenmelisin.” dedi Mike amca.

-“İyiyim.” diyebildi. Kalkmaya yeltenmeye çalışınca hemen engel oldum. Zaten acıdan kıvranarak tekrar yatağa uzanmıştı.

-“Daha iyileşmedin.” diye kızdım.

-“Yardım eder misin?” gövdesini kaldırarak yatağın arka kısmına yaslanmak için benden destek aldı. Arkasına yastık yerleştirdim. Kesik kesik nefesler alıyordu.

-“Bu gece... Yine... Rüya... Görmen gerekecek.” O kadar güçsüzdü ki sesine de yansımıştı.

-“Konuşmakta bile zorluk çekiyorsun. Bu gece olmaz. Daha tam olarak iyileşmedin ve ben seni tehlikeye atamam.” Korumacı tavır her ne kadar hoşuna gitmiş olsa da; vazgeçmeye niyeti yok gibiydi.

-“Tehlikedesin.”

-“Eğer rüyada olursak bu sefer sen tehlikede olacaksın. Seni kaybedemem anlamıyor musun?” dedikten sonra dediğim şeyden pişman olmuştum.

Mike amcanın varlığını unutmuştum birden. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Başımı yere eğdim. Kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya Mike amca girdi:

-“Yaralarına şunu sürmeliyim.” dedi iksiri göstererek. Otursun diye kenarı çekildim. Gözlerim Primelphas ile buluşunca bana sevgiyle baktığını gördüm. Bakışları içimi ısıtmıştı. Mike amca sargı bezini açınca şaşkınlık içindeydim. Dikiş izleri neredeyse kapanmıştı. Vay be!

-“İksir yaraya iyi gelmiş.”

Mike amca yaptığı iksirden tekrar yaraya sürerken ikimizde onu izliyorduk. Primelphas’ın canı hala yanıyordu ama katlanamayacak bir acı değildi. Artık yavaş yavaş kendine geliyordu.

-“Emma ’nın bir fikri var.” dedi Mike amca iksiri sürmeye devam ederken.

Primelphas bana baktı. Hiçbir şey söylemedim. Mike amcanın devam etmesini istiyordum. O da öyle yaptı zaten.

-“Arkadaşında kalabilirmişiz. Madem burada tehlikedeyiz, uzaklaşırsak zaman kazanabiliriz.”

-“Dışarısı tehlikeli bunu sende biliyorsun.” Bana bakarak konuşuyordu.

-“Arkadaşım güvenilir biri.”

-“Kimse... Kimse güvenilir değil Emma.”

Mike amca temiz sargı beziyle yaranın olduğu yeri sardı.

-“Birkaç saate düzeleceksin ve o zaman buradan gideceğiz.” Mike amcanın kesin kararı üzerine Primelphas cevap veremedi. Dudağımın kenarında kıvrım oluşarak ona bakıyordum. 

-“Yine de bu gece oraya gideceğiz.” 

Rüya Ötesi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin