-“Emma, uyanmalısın.”
Uyan, uyan, uyan... Aaa, Lanet olsun! Olamaz, yine mi?
Ve kıyamet koptuğunu sandığım bir gürültü duydum. Artık bitmişti. Başaramamıştık. Buraya kadarmış...
Bir tıslama sesi duydum. Auguralis’e aitti ve diğerleri de ona eşlik ediyordu.
-“Hoş geldiniz.” dedi gülerek. Göremesem de yüzündeki alaycılığı tahmin edebiliyordum.
-“Sizi yönettiğinin farkında değil misiniz?” dedi bağırarak. Kahkahalar yükselmeye başladı.
-“Yapma, buradan çıkış yok artık anlamıyor musun?”
-“Bir çıkış yolu var aslında.” dedi Primelphas.
-“Öyle mi, neymiş?” bu ses farklı bir şekilverene aitti ve ben bu sesi daha önceden duymuştum. Bu örümcekti. Hatırladığımda ne kadar korkunç olduğunu anımsadım.
-“Anlaşma yapabiliriz.”
O anda kulaklarımda sesler yankılanmaya başladı: Uyan Emma, Uyanmalısın.
Primelphas bana bu şekilde ulaşmaya çalışıyordu.
-“Nasıl bir anlaşma?”
-“Siz bizim gitmemize izin vereceksiniz ve bende sizi affedeceğim.”
Auguralis’in tiksindirici kahkahası karanlıkta yankılanmıştı ve peşinden diğerleri onu takip etti.
-“Demek... Demek seni bırakırsam bizi affedeceksin.” gülmeye hala devam ediyordu.
Sesi birden ciddileşerek:
-“Alın şu kutuyu artık.”
Hayırrr...
Primelphas file dönüşmek istese de izin vermediklerini göremesem de biliyordum. Kollarımdan yakalandım.
-“Merhaba güzelim.” dedi bir şekilveren.
-“Primelphas.” diye bağırdım.
-“Bağırmasan iyi edersin.”
-“Bırak beni.” diyerek debelenmeye başladım ama o kadar güçlüydü ki kurtulamıyordum.
-“Kutu bizde.” dedi bir şekilveren.
-“İkisini de yanıma getirin.”
Şekilveren beni ittirerek, Auguralis’in yanına götürdü ve o an her yer aydınlandı. İlk önce bembeyaz parlak ışığa alışamadım ama sonra gözlerimi açınca gözlerime inanamadım. Sonsuzluğa uzanan bir alanda neredeyse milyonlarca şekilveren görmüştüm. Hayal mi görüyordum? İnanması gerçekten güçtü. Karşımda duran Auguralis’i sonradan fark ettim. Bir başka şekilveren Primelphas’ı zor zapt ederek getirdi.
-“Şu ikisini birbirinden uzak tutun.”
Bir süre ikimize baktı. Tıpkı ezilmiş bir böceğe iğrenerek bakar gibi baktı.
-“Ben kazandım ve siz de kaybettiniz. En sonunda intikamımı alacağım.” son cümlesinde başını çevirip bana bakmıştı ve sonra Primelphas’a dönerek sözlerine devam etti:
-“Senin için üzülüyorum. Bir dünyalıya aşık olmak gücünü kaybetmene sebep oldu. Bana itaat etseydin şimdi ölmek zorunda kalmayacaktın.”
-“Sana itaat edeceğime ölmeyi yeğlerim.” Primelphas’ın sesi hiç duymadığım kadar sertti.
-“İnsanlar gibi konuşuyorsun. Kıskandım doğrusu.”
Başını yere eğdi. Gülüyordu. Tekrar başını bize çevirdiğinde başıyla bir şekilverene işaret verdi:
AH HAYIR... UYANNNN...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Ötesi Aşk
Science FictionArkadaşlar öncelikler merhaba :D Bu benim ilk bilim kurgu hikayem. O yüzden hatalarım özellikle kurgu hataları olabilir. Şimdiden özür dilerim. Dört beş ay önce bir rüya gördüm ve oradan yola çıkarak bu hikayeyi yazdım. Tabi kurgulayarak... Bakalım...