Bölüm 22

120 8 6
                                    

-“Elveda.” diyerek kutuyu alıp oradan uzaklaşmak üzereydi.

Dönüp Primelphas’a baktım. O da bana bakıyordu. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Çaresizdim. Bitmişti. Her şey onların istediği gibi gitmişti ve zafer onlarındı.

 Başaramadım Mike amca, ne olur beni affet.

İkinci kıyamet kopuyordu sanki. Kulakları sağır edecek bir sesle herkes donakaldı. Auguralis olduğu yerde neler olduğunu anlamaya çalışırken diğerleri de şaşkınlıkla sesin geldiği yöne doğru bakıyorlardı. Ters bir şeyler oluyordu ama her neyse Primelphas şimdilik kurtulmuşa benziyordu. Gittikçe yükselen ses yavaş yavaş görüntü olmaya başladı. Karanlık kadar siyah bir görüntüydü bu. Kaslı ve iri yapısıyla dörtnala koşan Mike amcadan başkası değildi bu. Herkes Mike amcayı gördüğüne o kadar çok şaşırmıştı ki; Auguralis’i tekmelediğini son anda fark ettiler. Her şey bir anda gelişti: Primelphas onu tutan şekilverenden kolayca kurtularak kutuyu düştüğü yerden alırken Mike amca da Auguralis’e ikinci bir tekme savurmuştu. Birkaç şekilveren saldırıya geçmeye çalışsa da artık çok geçti. Primelphas kutuya sivri dişlerini geçirerek onu yok etti.

İşte bu!

Auguralis yerde yatıyordu. Kırmızı kutunun parçalandığını görebiliyordu ve bu onu kahretmişti. Her yerinden kan akıyordu. Acı çektiğini gördüm. Fazlasıyla acı çekiyordu. Auguralis’in yerde kanlar içinde yattığını gören şekilverenler ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Auguralis bana bakıyordu. Yerde kanlar içinde yatarken bile sinsice gülüyordu. Hatta son nefesini verirken bile...

Mike amca yanımıza geldi ve bana sarıldı.

-“İyi misiniz?” diye sordu.

İkimizde başımızla onayladık. Arkasında duran ve tüm olan biteni şaşkınlıkla izleyen şekilverenlere döndü:

-“Beni dinleyin, bunca zamandır Auguralis’in etkisi altındaydınız ama artık o öldü ve artık sizin üzerinde bir etkisi kalmadı.”

Herkes hayretle ve hayranlıkla Mike amcayı dinliyordu.

-“Kutuda yok edildi. Bundan sonra karar sizin. İsterseniz savaşırız, isterseniz bir anlaşma yaparız.”

Auguralis etkisi bitince kendilerine gelen şekilverenler kendi aralarında konuşmaya başladılar. Bazıları hala şoktaydı. Uzun bir süre bekledik. Primelphas’ın yanına giderek sarıldım.

-“İyi misin?” diye sordum.

-“İyiyim.” dedi bana sarılırken.

O sırada bir şekilveren öne çıktı. Panthera değil miydi bu? Ta kendisiydi.

-“Tamam.” dedi Mike amcanın yanına gelerek.

-“Güzel.” dedi ve devam etti:

-“Anlaşma şöyle: hafızalarınızın bir kısmını geri alacaksınız ve bir kısmının silinmesine izin vereceksiniz. Bir daha asla diğer dünyaya çıkış olmayacak bir kişi dışında: Primelphas...”

Primelphas dışarı çıkabilecek. Bu duyduğum en harika anlaşma.

-“...Ve insanların rüyalarını istediğiniz gibi yönetmeyeceksiniz. Sadece onları şekillendirmekle görevlendirileceksiniz.” dedi net bir şekilde.

-“Kim tarafından?” diye sordu başka bir şekilveren. Bu diliyle tutan bukalemundu.

Iyyy!

“Benim tarafından.” dedi Mike amca.

Ne? Doğru mu duymuştum? Hayır, olamazdı. Doğru duymuş olamazdım. Bunu yapamazdı.

Hiçbir şekilverenden ses çıkmayınca herkesin kabullendiğini anlamıştım. Aslında hepsi birden bize saldırsalar yeriydi ama yapmıyorlardı. Bu ya Mike amcanın varlığından dolayıydı ya da Auguralis’in yokluğundan dolayı ya da her ikisi de geçerli bir sebep olabilirdi.

-“Kabul ediyoruz.” dediler hep bir ağızdan.

Mike amca elini Panthera’ya uzattı. Anlamsızca bakan Panthera’ya tokalaşmanın nasıl yapılacağını göstererek:

-“İnsan anlaşması, son kez...” dedi gülerek.

 Şekilverenler yavaş yavaş dağılmaya başlarken Mike amca bize döndü. Ağlamaya başladım.

-“Beni nasıl bırakırsın.”

-“Seni bırakmıyorum tatlım. Ne zaman istersen beni görebilirsin.”

-“Sadece rüyalarımda.”

-“Evet, rüyalarında ve ben daima burada olacağım. Böyle olması herkes için en hayırlısı. Hem dünya bana göre bir yer değilmiş.”

Üzülmemem için böyle konuşuyordu ama içten içe beni yalnız bırakacağı için kahrolduğunu biliyordum.

-“Prime, Emma’ya iyi bakacağını biliyorum, o yüzden insanlar gibi nasihat vermeme gerek yok. Sadece bol şans diliyorum.”

Birbirimize baktık.

-“Anlamadığımı mı sandınız? Tabi ki de biliyordum. O kadar belli oluyordu ki...”

Utançtan yüzüm kıpkırmızı oldu. Mike amcaya sarıldım.

-“Seni özleyeceğim ve seni çok seviyorum.”

-“Bu bir veda değil. Unutma ne zaman istersen buradayım.”

-“Uyanma vakti geldi Emma.” dedi Primelphas ve Mike amcayla göz göze geldi.

-“Tokalaşalım, insanlar gibi, son kez...” dedi gülerek.

Ann’i düşündüm. Ya uyandıysa...

-“Ann ne olacak?” dedim ikisine bakarak.

-“Merak etme, o çılgın kız her an odaya girebilir diye iksir koklattım. şu an mışıl mışıl uyuyordur.”

-“Senin şu iksirlerin...”

-“Aslında Emma, hepsi babanın buluşuydu. Bunu biliyorsun değil mi?”

Biliyordum ama yine de cevap vermedim. Onun yerine Mike amcaya son kez sımsıkı sarıldım. Primelphas ile el ele tutuşarak oradan ayrıldık. Gördüğüm en son şey Mike amcanın gülümsemesi oldu.

                 ...........son........

Rüya Ötesi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin