4

6.5K 447 204
                                    

    Hermione Harry ve Ron ile birlikte quidditch sahasına doğru ilerliyordu. Ve arkadaşlarına bir açıklama yapmak zorunda hissediyordu kendini ama açıklamak istemiyordu.

    Astronomi kulesine gitmeyecekti. Draco'nun amacı ne bilmiyordu ama cidden onu sinir ediyordu.

    Quidditch sahasına vardıklarında Draco yoktu. Hermione rahat bir nefes aldı ve tribüne yöneldi. Draco savaştan beri hiç bir aktivite de görünmüyordu. Kendini her şeyden soyutlamıştı. Ama kendini bu kadar soyutlayıp eziyet etmesi mantıklı mıydı?

    "O defteri neden okumadın?!"

    "Sana güvenmiştim Granger!"

    Hermione'nin rüyasındaki sesler kafasında canlanırken maç düdüğü çalındı ve Hermione maça odaklandı.

    Draco çoktan astronomi kulesine gitmiş öylesine dolanıyor, bir şeyleri inceliyordu. Ara sıra teleskopla dışarıyı seyrediyor ama astronomi bilgisi zayıf olduğu için pek de ilgisini çekmiyordu. Hermione gelecek miydi? Gelmesi gerekiyordu. Gelecekti. Draco bunu nedense biliyor gibiydi. Hermione'nin merakına yenik düşeceğinden emindi.

    Peki mektup onu neden rahatsız etmişti? Bunu düşünmek saçmalıktı, onca zaman birbirlerine düşmanken ve Draco onunla "bulanık" diye dalga geçerken ondan iyi hal beklemek imkansızdı.

    Draco korkuluklara yaslanıp defterini karıştırmaya başladı ve yeniden günlük kısmını açıp tarih attı ve yazmaya başladı

    "Sanırım bugün artık bir ölüm yiyen olmaktan kurtuluyorum..."

     Maç bitmiş gryffindor kazanmıştı. Harry ve Ron heyecanla bağırıp süpürge odasına doğru gidiyordu. Hermione kutlamak için yanlarına gitti.

     "Hadi bunu kutlayalım" derken Harry, Hermione emin olmayan bir ifadeyle onlara baktı.
"Noldu Hermione?" Diye sordu Ron.
Hermione "Evet, bir kutlama yapalım ama benim 2 dakikalık bir işim var siz gidin olur mu?" Dedi. "Pekala" diyerek yola koyuldular.

     Harry Hermione'de bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. Ama sebebini çözemiyordu. "Dostum sence de Hermione-"
"Tuhaf mı?" Diye tamamladı Ron
Harry başını salladı ve binaya girdiler.

    Draco iyice umudunu yitirmişti sanırım daha fazla beklemesi gereksizdi. Kapıya doğru ilerlerken Drako çarptığı şey ile durdu.
"Granger?"

    "Gidiyordun sanırım" diyip arkasını döndü Hermione ve yine gitmesine kalmadan bileğinden çekildi. "Hayır sadece etrafa bir bakacaktım." Diyerek Hermione'yi içeri çekti.

    Hermione içeri girip öylece Draco'yu izlemeye başladı. Etrafına turlayıp duruyordu. Sonunda sinirlenip "Beni buraya öylece turladığını göstermek için mi çağırdın Malfoy?" Diye sordu. Bence kendisiyle dalga geçiyordu.

    "Hayır Granger, onun için değil."
"Ne peki?"

    "Yardımın gerekiyor." Dedi Malfoy kafasını öne eğerek. Hermione hala dalga geçtiğinden emindi ama sordu

    "Ne yardımıymış bu?"

    "Düzelmeme yardım eder misin?"

    Hermione şaşkınca bakıyordu. Ne demek düzelmek. Neyi kast ediyordu.

    Draco korkulukları bırakıp Hermione'ye doğru yaklaştı aralarında yaklaşık 3 adımlık mesafe kaldığında durdu ve Hermione'nin gözlerinin içine bakarak yavaşça ceketini çıkarttı ve gömleğinin kolunu sıvadı. Hermione'ye doğrulttuğu kolunu göstererek bakmasını işaret etti.

    Hermione koluna baktığında bir anda kafasından aşağı kaynar sular döküldü ve içine bir şey oturdu. Kolu... Rüyadaki gibi paramparçaydı ama kan akmıyordu. Hermione sanki başı dönüyormuş gibi hissediyordu. Draco endişeyle "Granger?" Diye sordu. "Grang-" diyemeden Hermione kendini yere bıraktı. Draco'nun her yeri titriyor ne olduğunu anlayamıyordu.

    "Granger kalk!" Yüzüne vuruyor ama uyanmıyordu "Lanet olsun Granger nedenn!" Diyerek Hermione'yi kucağına aldı. Eğer hastane kanadına götürürse herkes ondan şüphe duyacaktı. Ne yapacağını bilmiyordu.

     Etrafında biraz dolandıktan sonra kulenin deposunda eskimiş bir koltuk olduğunu hatırladı. Aşağı doğru hızla inip Hermione'yi koltuğa yatırdı. Nabzı atıyordu. Hatta sanki sadece uykuda gibiydi. Yanında oturup öylece beklemeye başladı.

    Sonra aklına bir fikir geldi. Granger her gece kabus görüyordu. Ama gördükleri neydi. Onu bu kadar korkutan şey neydi? Merakla asasını doğrulttu ve söyledi.

    "Zihnefendet"

    Draco içerideydi, Hermione'nin rüyasında. Hogwarts'ın bahçesinde öylece oturuyordu. Sonra Draco kendisini gördü. İyice saklandı. Draco'nun kendisi Hermione'nin beyninde kalıcı hasara sebep olabilirdi. Konuşma sesleri duyuluyordu.

    "Maçtan sonra astronomi kulesine gel"

    Bu sefer Draco Hermione'yi tamamen kendine çekip sarılıyordu.

    "Sana ihtiyacım var Granger."

    Bir anda Draco kendini yeniden koltuğun başında buldu. Hermione onu rüyasından atmıştı. 1 dakika sonra ise Hermione nefes nefese uyandı. Deli gibi ağlıyor kendini durduramıyordu.

    Draco sonucunun ne olacağını umursamadan sıkıca kollarını Hermione'nin bedenine sardı. Hermione hiç bir şey yapmadı. Kafasını Draco'nun göğsüne yaslamış öylece ağlıyordu.
 
    Draco içinde daha önce hiç hissetmediği bir hisle kendini engelleyemeyerek Kafasını Hermione'ye yasladı ve saçlarını okşamaya başladı.

    "Geçti Granger, sadece bir kabustu."

Lütfen oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın ^^

Yeterince okunma olmazsa bölümler iki günde bir atılacak.

Buraya instagram hesabımı bırakıveriyorum takipleşelim ^^ @gizemkrncbsgl

Help | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin