8

5K 321 53
                                    

    Saat onbire yaklaşırken ikisi de uykusuzluktan ölüyordu ama daha yapmaları gereken bir kaç şey daha vardı. Draco iksirin başında bekliyor. Hermione ise şişeleri katagorilerine göre diziyordu. Sonra gelen sesle arkasını döndü.
"Yapmaa!"

    Draco olduğu yerde uyuya kalmış ve resmen sayıklıyordu. Hermione biraz dinlenmesine fırsat vererek yerdeki kitaba uzandı.
"Hermione lütfen!" Derken resmen içini çekiyordu. Ağlıyor gibiydi ama uyuyordu. Hermione ne gördüğünü bilmiyordu ama sanırım artık uyandırması gerekiyordu.

    Ya da... Rüyasına kısa bir yolculuk yapacaktı. Draco'ya doğru ilerlerken birden "Ahh salak kafam" dedi ve asasının olmadığını hatırladı. En iyi fikir onu gördüğü rüyadan uyandırmaktı.
"Seni seviyorum."

    Hermione bu cümleyle kalakaldı. Kalbinin kendinden bağımsız çalıştığını hissediyor. Yüzü yanıyordu. İsmini sayıkladıktan sonra bunu söylemişti Draco. Peki kendine miydi? Öyle olmamasını umdu. Ama içindeki heyecanı bastıramıyordu. Neydi bu içine sığmayan şey?

    Draco hala kabus görüyor ve terler içinde ağlıyordu. O kadar çaresiz ve yalnız görünüyordu ki. Hermione iyice yaklaştı ve yüzüne eğildi. Gözünün kenarından akan bir damla yaşı sildi ve bu sefer yüzüne iyice yaklaştı.

    Ve bir anda açılan gri gözlerle karşılaştığında yutkunarak kalakaldı. Öylece birbirlerine bakıyorlardı. Sonunda Hermione geri çekilerek "Kabus görüyordun sanırım uyandırmaya çalı-"
"Sayıkladım mı?" Diye atladı Draco.

    Hermione içinde hissettiği ısıyla tırnaklarıyla oynamaya başladı ve "Evet" diye mırıldandı. "Ne söyledim?" Dedi Draco. Belli ki Hermione'nin bunu duymasını istemiyordu. Ya da rüyada kendi kendine bir şeyler uydurmuştu. "Sadece 'yapma' diye sayıkladın." Diyerek işine devam etti Hermione.

    "Seni seviyorum"

    Aklında tekrar edip duruyordu 'seni seviyorum' tekrar ve tekrar. İçini yiyip bitiriyordu ama bunu Draco'ya sormak istemiyordu. Ama belki ağzından laf alabilirdi.

    "Ne gördün?" Diye sordu aradan beş dakika geçtikten sonra. Draco anlamayarak "Ne?" Diye sordu. Sonra anlamış gibi "Haa o şey..." Diye cevap verdi. Hermione bakışlarını Draco'ya çevirdi. "Önemsiz, saçma bir kabus." Dedi ve kazandaki iksiri karıştırmaya başladı. Hermione aldığı cevapla yerine çakılmıştı 'önemsiz?'

    Hermione sonra bunu neden kafasına taktığını anlamayarak işine devam etti. Ama içinde bir sinir onu yiyip bitiriyordu. "Granger şu kitabı uzat." Diye seslendi Draco "Kendin al!" Diye bağırdı Hermione.

    Draco şaşkınlıkla bakakaldı. Neden bir anda böyle bir şey için kızmıştı? "Neler oluyor Granger!" Diye çıkıştı Draco "Deminden beri bu sinirli tavırların beni deli ediyor!"

    Hermione cevap vermeyince ayağa kalkarak kolundan tutup kendine çekti "Neden bana bu siniri-" "Boşver, önemsiz ve saçma bir sinir işte!" Diyerek Hermione kolunu çekti ve gitmek için yöneldi.

    Draco'nun başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Duymuştu. Draco rüyasında ne gördüyse Hermonie hepsini duymuştu. "Seni seviyorum" Bu sefer Draco'nun aklında cümle gel git yapmaya başladı.

    O sıra da Hermione çoktan kapıdan çıkmıştı ama pelerini bile almamıştı. Kesinlikle Flich'e yakalanacaktı.

    Draco pelerini kapıp hemen arkasından koşmaya başladı. Draco biraz koştuktan sonra Hermione'yi gördü ve önden bir ışık huzmesi. Flich bu tarafa doğru geliyordu.

    Draco ne yapacağını bilemeyerek Hermione'yi kolundan tutup yan koridora çekti ve duvara yaslayıp ağzını kapattı, ardınan görünmezlik pelerinini üstlerine örttü.

    Tıkırtıları duyan Flich "Kim var ordaa!" Diye bağırdı. İkisinin de sesi çıkmıyodu ama o sessizlikte tek duydukları ses kalp atışlarıydı.

    Flich hala sesi ararken Hermione Draco'nun elini ağzından hırsla çekti.

    Flich kaybolduktan sonra Draco hemen sordu "Duydun değil mi?"

    Hermione anlamasına rağmen sinirle "Neyi?" Diye sordu. Draco anladığını gayet iyi biliyordu. Böyle sorular onu iyice kenara sıkıştırıyordu.

    "Neyi sorduğumu gayet iyi biliyorsun Granger." Diyerek karşılık verdi Draco. Bir yandan hala pelerinle aralarında 2 cm mesafeyle birbirlerine bakıyorlardı.

    Hermione bakışlarını kaçırarak pelerini kaptığı gibi kaçmaya başladı ve Draco'yu orada öylece bıraktı.

    Biliyordu. Hermione biliyordu. Daha Draco tam olarak hislerinden emin değildi bile.

    Arkasından gitmeli miydi? Giderse daha çok sinirlenip yardım işinden vazgeçebilirdi.

    Çaresizce iksir odasına doğru ilerledi ve geriye kalan bir kaç işi halledip odasına çıktı. Çok huzursuzdu. Böyle olmaması gerekiyordu.

    "Salak kafam!" Diyerek üstünü değiştirdi ve kendini yatağına bıraktı. Zor bir gece olacaktı.


Buraya instagram hesabımı bırakıveriyorum takipleşelim ^^ @gizemkrncbsgl

Help | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin