15. BÖLÜM-Bu kan falan değil!

59 7 20
                                    


SELVA

Bir kaç gündür aklım çok karışık. Kendimi daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Ben sahiden birini sevebilirmiydim? Sorularımın cevabını hiç veremiyorum ve bu düşüncelerle kendimi boğmak üzereyim neredeyse.

Acaba o beni seviyormudur ki? Ne alaka Selva? Ne alaka? Kel alaka! Kendime nekadar kızdıysam, sağ elimle kafama sertçe vurmuştum. Benim böyle düşünmem güzel, hoş bir şey değildi.

Tamam,benim en büyük hayalim, hafızlığımı hakkıyla bitirdikten sonra salih bir eş ile evlenmek. Ya da şöyle demeliyim;Ahiretim için Dünya'da benim yanımda olacak,Allah'ın kitabına, Rasûlullah'ın sünnetine uyan bir eş ile evlenmekti.

Bir de şu var:Bazı görüşmeye gelen dengesizler yüzünden,gözlüğümden de iyice nefret etmeye başladım.

Öncelikle; Ben insanların dediklerini önemseyen biri değilim. Hatta eğer durumlar müsade etseydi kesinlikle o adamı orada dövebilirdim. Ya sanane kardeşim sanane?! Bak, SA-NA-NE?! gözlük benim gözlüğüm, göz benim gözüm. Yeminlen akıl özürlüsü bu insanlar. Bak senin o gözüne futbol topu fırlatırım, gözlük takmayada gerek kalmaz kör olursun. Bak yine sinirlendim. Ben güzel futbol oynarım bu arada hee...böyle bir şut atarım top bile şaşırır. Der ki "Ben hayatımda hiç böyle atılmadım" yani şimdi şöyle bir şey var ben kendimi övmeyi pek sevmem, ama doğru konuşulması gereken yerlerde doğruyu söylerim gardo. Bir keresinde Vera, Beyza ben mahallenin bebeleriyle sokakta top oynadık. Yani tabi ki sokak değil binanın hemen altında oynamıştık. Tabi sonrasında
feracemizin başına bir şeylerin gelmesinden korktuğumuz için eve çıktık. Ha bir de o araya Vera'nın abisi gelmişti ve Vera'ya : "Napıyorsun sen sokağın ortasında küçük çocuk gibi top oynuyorsun? !" Demişti. Vera'da hızını alamamış olacak ki, "Eheh, biz zaten çocuğuz abi, istersen gel birde seninle oynayalım" demişti. Bende bu SAF dostumun yerine alnımın ortasına avuç içimle, çok sert bir şekilde vurmuştum. Evet, olmuştu, demişti, etmişti derken bu olay bir kaç gün önce oldu. Günün çok az bir kısmında yaşandı.

Sahi ben bu konuya ne ara geldim? Öhöm...
Bunları düşünürken gözlerimin önümde ki Kur'an da takılı kaldığını fark etmemişim.

Rahlenin öbür ucunda, sürekli bir önceki ayetten alarak ve parmaklarını sayarak unuttuğu ayeti hatırlamaya çalışan, 13 yaşında ki Hanne'yi bile unutmuşum. Kızın bu kadar can çektiği yeter diye düşünerek unuttuğu ayeti söyledim.

{ فتعالى الله الملك الحق و لا تعجل بالقران من قبل ان يقضي اليك وحيه و قل رب زدنى علما}

-Gerçekliğinde şüphe bulunmayan, her şeye hükümran olan Allah yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan Kur'an'ı okumada aceleci davranma ve "Rabbim! Ilmimi arttır" de{Taha 114. Ayet}-

İçimden derin bir "Amîn..." dedikten sonra Hanne'nin kalan ezberinin devamını dinlemeye devam ettim. Kursun ilk günü olduğu için bugün öğlen gibi gelmiştik derneğe. Zaten çocukları alma, evlerini bulma, derneğin eksiklerini tamamlama vs derken zaman baya bir geçmişti. Vera öğleden bir kaç saat önce abisiyle beraber eksikleri
tamamlayıp gelmişti. Hatta Vera'dan da önce bizi bile şaşırtan Beyza, sabah gelmiş derneğe. Daha malesef detayları anlatamadı can cağızım. Ben 7-15 yaş arası kızların derslerine giriyordum, Vera ile Beyza'da bundan daha küçük olan ve Kur'an'a henüz geçmemiş olan çocuklara bakıyorlardı. Bugün ilk gün olduğundan dolayıda kimin ne ezberi varmış onu öğreniyordum.

Bir kaç dakika sonra teneffüse girecektik, zaten ilk gün olduğundan dolayı kısa tutmuştuk. Vera'nın perti çıkmış bir şekilde sınıfa girmesiyle Hanne'nin ezberinin bitmesi bir oldu. Vera'nın halini anlatacak olursak;

Hayallerle İmtihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin