20.Bölüm

171 15 3
                                    

'neden uyumak bilmez benim bağrımdaki diken?'

.......

'Biliyor musun Güneş! Senin anneannen öyle tatlı bir kadındı ki!! Hatırlıyorum azar azar bir şeyler ama gel gör ki kızım hatırladıklarım daha da acıtıyor içimi. Sen cömert olup annenin yaralarını kapatır mısın? Annenin içi bölük pörçük! Ama hissediyorum sen düzeltmeye başladın bile çoktan. Devam et olur mu kızım! Annenin doğrudan sapmamasi için sen hep el uzat. Yoksa bundan sonra dayanabilecek gücü kalmadı annenin..'

Eli karnında konuşurken kızıyla bir sancı hissetti tam da okşadığı yerde.

'Ama bu kadar sert olma be küçük insan! Vurma sende bir yandan.'

Diye gülümsedi. 6. Ayı bitmek üzereydi.3 ay sonra kızı kollarındaydı.  O adam 6 aydır yoktu. Ve unutması imkansız olsa bile onun düzdügu bu hayata alışmıştı. Kitaplıklarında kitap kalmamıştı okumaktan. Ama her hafta değişiyordu neyse ki kitapları. Bu esarette yanlız da değildi. Geçen ay bir kedi bulmuştu tam da yastığının baş ucunda. Sonra karnında büyüyen küçük insanı. Bir de güneşin geldiği yere göre dizdiği çiçekleri. Hapishanesini ozgurlestiriyordu kendi çabasıyla. Artık nereye kadar gidebilirse..

Korku vardı! Korku hep vardı. O adam 1 aylık esaretten sonra ona dayanılmaz acılar yasatmisti. Revadan revayı söküp atacaktı. Ama sonra bir anda çekildi köşesine. Yok oldu karanlığın içinde. Ne sesi duyuldu ne yüzü göründü revaya. Ama biliyordu reva! O kendisini her dakika izliyordu. Sadece bunu hissetmek istemedi. Görmezden gelmek,hissetmezden gelmek..

Geçenlerde okuduğu bir cümle takıldı zihnine. Eline aldığı sıcak kahvesiyle köşesine çekildi ve düşünmeye başladı. O kelimeyi ve kendi yaşantısını..

'neden uyumak bilmez benim bağrımdaki diken?'

Aslı hanımın dedikleri dolaştı zihninde. Zeynep hanimdan  bahsetmişti laf arasında. Zeynep hanım da kendisi gibi kaçırılmıştı ama sonunda barana aşık olmuştu. Baran da onu herkesten çok sevmişti. Kendisinin aynı olabilme ihtimali-
Saçmalıktı!! O adam sevilmeyi asla hakketmezdi. Onu sevmek demek kendisine,kızına haksızlıktı. Onu sevmek demek kadınlara haksızlıktı. Zakkumdu O! Zakkum!! Hayallerin üzerine ekilen kaktüs..

Zeynep hanimi düşündü. Kendi yaşadıklarını yaşamamıştı demek ki! Yaşasa nasıl becerirdi sevmeyi? Nasıl midesi kaldırır,nasıl hayatını biçen adama yeni bir hayat sunardı? Elindeki sularla çiçeklerine gitti. Her birinin bir ismi vardı. Her birinin kendine göre yaşama alanı. Tıpkı kendisinin olduğu gibi..

Yüzünü çiçeklerine dönmüş diline bir türkü tuttuşturmuştu. Güneş seviyordu sesini. Dışarıya çıkmayacak şekilde bildiği türküleri dillendiriyordu kendince. Böyle sularını verirken çiçeklerine bir sesle tüm tüyleri diken diken oldu.

'O çiçeklere nazik nazik değen parmaklarını sadece kendime çalmak istiyorum karım!'

'Ne olur Allahım! Huzurumu daha fazla çalmasın ellerimden. Buna izin verme Rabbim!'

Titremelerine engel olamayarak ardını kapıya döndüğünde orada olmadığını gördü. Iyi de sesi çok netti! Hayal değildi. Zihni oyun mu oynamaya başlamıştı yine?

'Yüzünü ekrana dön. Beni şimdilik buradan göreceksin.'

Evet dediği gibiydi. Ekrandaydı. Ve o tiksindirici gülümsemesi yüzündeydi. Daha fazla bu nefret ettiği adama bakmayarak kafasını çevirdi. Midesi bulanmıştı yine. Kızı da sevmiyordu onu. Bunu anlayabilmişti.

'6 ay. 6 aydır görmüyorsun beni reva! Şimdi yüzünü dönmen neden karım. Ne O? Öfken dinmedi hala? Oysa benim sana öfkelenmem gerekmiyor mu güzelim? Çocuğumu öldürecektin ahmaklığın yuzunden. Neyse bunlar geride kaldı. Hadi güzelim sesini duymak istiyorum. Konuş benimle! Dön yüzünü bana.'

AŞKpare  *DUYULMAYAN HIÇKIRIK* TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin