16.Bölüm

139 15 0
                                    

Bu memlekette kavuşmalar mahşere kalır .."

- Ben seni ilk gördüğüm o günden bu yana düşünüyorum reva!

Bir şey söylememi bekledi. Bir tepki vermemi. Ama ne diyebilirdim ki? Bu gibi şeyler bana çok yabancıydı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne diyecektim bu heyecanla bakan gözlere? Ne demeliyim??

- Asaf ağabey!

Arkamızdan gelen sesle o kişiye döndük. Bu evin küçük kızlarından sümeyye'ydi.

- Ne oldu sümeyye? Neden koştun?

Evet koşmuştu ve nefes nefeseydi.

-Babam Ağabey! Babama bir şeyler oldu.

Korkuyla kalktık ıkimizde. Ne olmuştu ki adama?

-Yetiş Ağabey! Ne olur Yetiş!!

Şoku atlatarak eve doğru koştuk hep birlikte. Kapının önüne geldiğimizde bir kadın çığlığı geldi kulağımıza.

-Anne!

Diyordu bir kadın! Hızla girdik içeri ve yerde sere serpe uzanan adama baktık önce. Sonra arada koşan kadına ve koltukta cansız gibi yatan Aslı teyzeye. Asaf da bende hatta sümeyye de bu görüntüye ağzımız açık bakıyorduk ama hemen toparlamalıydık. Ilk çıkan ben oldum ve asafin kolundan dürttüm. Korkmuş gözlerini bana çevirdi ve anlamış olacak ki harekete geçti. O Muhammed beye bakarken ben çoktan kendimi Aslı teyzeye atmıştım bile. Ilk önce ellerimle nabzını ve nefes alıp vermediğini kontrol ettim. Anlayamayinca kulağımı kalbine yasladim ve durduğunu farkkettim. Asli teyze zayıftı. Hatta çok da narin. Başımda bekleyen ve ağlayan gözlerle etrafa bakan sumeyyeyi dürterek kendine getirdim ve Aslı teyzeyi yatırdık yere. Ambulans çoktan aranmıştı. Ama Asaf bunu beklemeden Muhammet beyi sırtlandı ve kapıdan çıktı. Bende önceden bildiğim şekilde Asli teyzee kalp masajı yaptım. Dilimde dualarla tek yapabildiğim buydu. Bir iki üç derken sonunda derin bir nefes çekti içine. Bende bir yığın gibi attım kenara. Hızla odaya giren Asafı gördüğümde bana korkulu bakışlar fırlattı. Bende sadece düşündüğü şeyin olmadığını göstermek için kafami salladım hayır dercesine. Gözlerim Aslı teyzeyi bulduğunda tedirginlikle tekrar nabzını yokladım ve şükür gözyaşları döküldü yüzüme. Hızla onuda arabaya bindirerek yola çıktılar. En son duyduğum Muhammet beyin hanımı onu dizlerine yatırmış "Muhammed ne olur kalk! Allahım onu bizden alma. Anne sende kalk ne olur!" Diye ağlayışıydı. Arabanın arkasından kaybolana kadar baktım. Çok zordu. Birini kaybetmek ve ardında kalmak çok zordu. Bunu en iyi ben bilirdim..

Yüzümdeki yaşların bir rüzgarla kendini hissettirmesinin ardından başımı kaldırdım ve havanın karardığını gördüm. Kaç saattir bu şekilde ağlıyordum? Ne ara akşam olmuştu? Ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Kendimi çok kötü hissediyordum. Birinin evine ondan habersiz giriyor gibi..

Çekinerek ilk adımımı atmıştım ki araba sesiyle oraya döndüm. Biri gelmişti. Acaba asaf mıydı? Giderken kullandığı arabadan değişikti bu araba. Acaba Aslı teyze iyi mıydı? Yada Muhammet bey? Hızla ona doğru yürüdüm. Evet bu Asaftı. Arabanın kapısını çarparak bana doğru yürümeye başladı o da. Ama icimde kötü bir his vardı. Sanki ona doğru yürümem yanlış gibi. Neden böyle hissediyordum. Birden yerimde durdum ve onun gelmesini bekledim.

Yüzü ay ışığıyla daha da belirgindi. Kaşları çatık,çenesini sıkmış ve öfkeli...

- Reva hemen buradan ayrılmamız gerekiyor.

Sesi!! Bu kadar mı üzülmüştü de değişmişti. Peki ya bakışı? İçerisinde Asaftan bir şeyler aradım. Ama..

-Acele etmeliyiz reva! Peşinde ki adamlar bizi buldu. Yürü hadi!

AŞKpare  *DUYULMAYAN HIÇKIRIK* TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin