Seneler Sonra

140 22 25
                                    

Multimediaa için...

Keyifli Okumalar 🌈

Sehun

Çaresiz bir ümitsizlikle dolu kalbimle birlikte yavaşça arkama dönüp sesin geldiği yöne bakarken gözlerim sanki yaşama sebebini arıyormuş gibiydi. Ruhum bir an için bedenimden ayrılmış da bedenim desteksiz kalmıştı sanki. Dizlerinden, bacaklarımdan çekilmişti tüm gücüm ama buna rağmen ayaktayım.

Baktığım tarafta deminki güler yüzlü çocuktan başkası yoktu. Gözlerim büyük bir hızla kafenin geri kalanına da bakınırken bir yandan büyük bir bekleyiş bir yandan da aksi bir isteksizlikle doluydum. Aradığım şeyi bulmayı, görmeyi hem deli gibi istiyor hem de bundan çekiniyordum bir şekilde. Müthiş bir ikilem yaşarken içimde, mutfak kapısından çıkan bir beden nefesimin kesilmesine yetmişti. Kafası önüne eğilmiş, üzerine tuttuğu bir önlüğü arkasında bağlamaya çalışarak yürüyor ve nereye gittiğini biliyor gibi atıyordu adımlarını. Ömrüm boyunca unutmadığım, unutamayacağım bal sarısı rengindeki yumuşaklığını çok iyi bildiğim saçları alnına dökülmüştü. Kasaya iki adım kala önlüğünü takmayı başarmış ve ışıltılı, gülümseyen yüzünü yukarı kaldırmışken karşısında duran bedenle duraksadı. O ani bir şaşkınlıkla karşısında duran Chanyeol'e, Chanyeol bana, ben de ona bakıyordum.

Önce büyük bir şaşkınlıkla baktığı Chanyeol'ün ismi döküldü dudaklarından. Sesini duyamamıştım aramızdaki mesafeden dolayı ama dudaklarını okumuştum. Chanyeol kendisine seslenildiğini duyunca önce tereddütlü bir duraksama ile Luhan'a, sonra tekrar bana baktı. Bunları ancak bedeninin hareketlerinden anlayabiliyordum çünkü tamamen Luhan'a odaklanmış durumdaydım. Seneler sonra ilk kez gördüğüm ilk ve muhtemelen son olarak kalacak olan aşkıma...

Luhan Chanyeol'ün kendisine cevap vermediğini görünce baktığı yeri takip ederek olduğum tarafa kafasını çevirdi yavaşça ve o an gözgöze geldik. Seneler önce her defasında olduğu gibi kahveleri doğrudan gelip oturdu kahvelerime. İkimiz de herhangi bir harekette bulunmazken ben sadece yutkunabildim. Özlemle, hüzünle, aşkla... Burnumun direği titredi özlemden.

Aradan ne kadar bir süre geçti bilmiyorum ama kahvelerinden çekmediğim kahvelerine bakmayı sürdürerek ona doğru ilerledim. Adımlarım hiç olmadığı kadar yavaştı. Sanki her iki ayağım da çimento dolu kovalara sokulmuştu da ben o şekilde yürümeye çalışıyor gibiydim. Yaklaşık 12 13 adımlık mesafeyi katetmek saatler sürmüş gibi geldi bana ve nihayet Chanyeol'ün yanında, kasanın hemen önünde durduğumda bile gözlerinden ayrılmadan öylece baktım asla çıkamadığım kuyularına. Tek bir kelime çıkamadı ağzımdan. O da bana uyarak aramızdaki ahengi bozmadan devam etmemize izin verdi.

Bir süre sonra Chanyeol'ün sesini duyup koluma dokunduğunu hissetsem de bir tepki veremedim ona. Yeniden susup kısa bir an sonra Luhan'da denedi şansını ve bunda başarılı da oldu. Benim asla yapamadığım şeyi Luhan yaparak dakikalardır süren bakışmamızı zorlukla kesen taraf olup donuk bir şekilde döndü Chanyeol'e. Birbirlerine selam verip nasıl olduklarıyla ilgili sorular sordular. Ben hala onu izliyordum. Kendimi zorlayıp konuşmalarına kulak vermeye çalıştım bu esnada çünkü senelerdir kulaklarımı şenlendirmeyen sesinin bir saniyesini dahi kaçırmak istemiyordum.

"Teşekkür ederim Chanyeol. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim sağol"

Çocukluk yıllarının her anını birlikte geçirmiş olan insanların seneler sonraki ilk karşılaşmalarında bu kadarcık bir konuşmanın geçmesi canımı yaktı. Biz beraber büyümüş çocuklardık ancak bu iki satırlık diyalog, iki yabancının konuşmasından başka bir şey değildi.

GökkuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin