mavican17 için...
Keyifli Okumalar 🌈
Klasik, beyaz duvarlara sahip ilaç kokulu hastane odasında yatan bedenin yüzü, tüm kanı çekilmiş gibi bembeyazdı. Üzerinde ince bir örtü vardı. Sol bileği, dikişler yüzünden dirseğine yakın bir noktaya kadar sarılıp karnı üzerine bırakılmıştı. Yatağın üzerinde kalan kolunda başucuna uzanan bir serum iğnesi vardı. Bilinçsiz bir şekilde, huzurla uyuyordu saatlerdir.
Odanın bir köşesinde oturan Kyungsoo elini yumruk yapıp başına dayamış dalgın bir şekilde karşısına bakıyordu. Birkaç gün içerisinde düşünse bu duruma geleceklerini asla düşünemezdi. Tüm bu olanların en başında aklında olan ve onu geren tek şey Luhan'ın düğününden kaçırılmasıydı. Ancak şimdi olanları düşününce şaşırmadan edemiyordu. Bu olayın altından böyle bir oyunun çıkacağını hiçbiri tahmin edemezdi.
Dakikalar sonra kapı açılıp Baekhyun elinde iki kahve ile içeri girdiğinde bakışları ona döndü. Genç adam kahvelerden birini Kyungsoo'ya verip yanına oturdu sıkıntılı bir şekilde.
"Neden hala uyanmadı?"
"Doktor ağır bir baskı altında olduğunu ve bedeninin bu yükü taşıyamadığını söylemişti. Muhtemelen hala kendini toparlayamadı."
Bir süre için odaya sinir bozucu bir sessizlik çöktü.
"Peki sence bunu diğerlerine haber vermeli miyiz? Ya da anne babasına?"
Kyungsoo bir yudum aldığı kahvesini koltuğun koluna yaslayıp Baekhyun'a döndü.
"Bilmiyorum Baekhyun. Anne babası bu olanları bilmeli ancak diğerleri konusunda pek emin değilim."
"Chanyeol ile konuşmak istiyorum ama bu durum çok da umrunda olacakmış gibi görünmüyor"
"Adam bizi kapının önüne bıraktı bildiğin. Tabii ki umursamayacaktır. Üstelik..."
Baekhyun'da olan gözlerini uyuyan Luhan'a çevirip yeniden Baekhyun'a döndü.
"Üstelik Sehun gerçekten Luhan'ı hayatından çıkarmaya karar vermiş gibi görünüyordu. Artık Luhan ile ilgili bir şeyin onu ilgilendireceğini sanmıyorum"
Baekhyun her ne kadar ilk cümlesinde Kyungsoo'ya hak verse de daha sonra kafasını iki yana sallayarak itiraz etti.
"Senelerdir sevdiğin birini öyle kolay hayatından çıkaramazsın Soo. Sehun hala Luhan'ı seviyor. Dün Luhan ondan özür dileyip ona gitmek istediği zaman, her ne kadar Luhan'a bakmıyor olsa da kendisini çok zor tuttuğu belliydi. Sadece Luhan'a olan kırgınlığı çok fazla. Ancak olanlar henüz çok taze. Eminim bir yolunu bulup aralarındaki sorunu çözebilirler. Hala onların birlikte olmasını istiyorum ben."
Bu sözler üzerine daha fazla konuşmadılar. Aradan geçen yarım saatin ardından Luhan gözlerini beyaz odanın içinde açtığında önce ne olduğunu anlayamadı. Akşam karanlığı çökmüş görünüyordu pencereden. Köşede uyuklayan arkadaşlarına bakarak en son olanları hatırlamaya çalıştı. Sehun'un evinde olanlar, büroya gidip David'i dövmesi, evi dağıtması... Son kısım oldukça bulanık olsa da neler olduğunu hatırlayabiliyordu. Yanmaya başlayan gözleri kapatarak titrek bir nefes çekti ciğerlerine. Parmakları ve eklemleri ağrıyordu. O sinir haliyle David'e attığı yumruklardan kalan bir ağrıydı bu. Kolundaki kesik ağrımıyor olsa da sızısı hissediliyordu. Ancak bu fiziksel acıları şu an umursuyor değildi Luhan. Sessiz odada gözlerini kapatmışken kafasında dönüp duran tek kişiyi düşünüyordu. Sehun'a yaptıklarını, söylediklerini, yaşattıklarını ve yaşadıklarını... Şakaklarına inen yaşlarına durmaksızın yenileri ekleniyor, boğazını sıkan yumru nefes alışverişini zorlaştırıyordu. Elleri yeniden yumruk halini almıştı. Kendisine o kadar çok kızıyordu ki kendini, kendi benliğinden nefret eder bulmuştu birkaç saat içerisinde. Bu kadar aptal olmasına, Sehun'un sevgisine inanmamasına, ona güvenmemesine... Kendisine olan kızgınlığı bunları düşündükçe daha çok artıyor, pişmanlığı içinde boğulup gidiyordu. Üstüne, senelerdir kalbine gömüp kilit altına aldığı duyguları fırsatını bulmuşken gün yüzüne çıkmış ve Luhan'ın daha fazla acı çekmesi için kendilerini hatırlatmışlardı ona. Sehun'u kalbinden hiçbir zaman silmiş değildi. Sadece onu acı bir hatıra olarak, ilk aşk acısı olarak saklamıştı içinde. Kimselere bahsetmemişti bundan ancak içten içe Sehun hep oradaydı. Ancak Luhan bunu hep bastırmaya, sürekli Sehun'un onu aldattığını hatırlatmaya çalışmıştı kendisine. Çok pişmandı. Yaptığı hatanın ne denli ağır olduğunun farkındaydı ve hiç olmadığı kadar yaptığı şeyden pişmanlık duyuyordu. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi nihayet özgürlüğünü ele alan kalbi sürekli onu suçluyor, acı çekmesi için elinden gelen her şeyi yapıyor gibiydi. Sehun'un kendisine bakan hayalkırıklığı dolu, ağlamaklı gözlerini; çektiği acıyı; o gece ona anlattığı şeylerle nasıl yalnız başına başetmek zorunda kaldığını ve o anlarda ne kadar zorlandığını... Nasıl affedilirdi ki bu hatalar? Sehun kendisini nasıl affederdi, nasıl affettirebilirdi kendisini Sehun'a? Onun yüzüne bile bakmaya utanıyordu Luhan, kendisini affetirmek için ne yapabilirdi kesinlikle bilmiyordu. Üstelik Sehun istediği gibi kendisini temize çıkarmış ve dediği gibi Luhan'ın hayatından çıkma kararı almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı
FanfictionÇünkü dünyanın en korkunç şeyi, bir zamanlar yanında olan insanların seni bırakmasıdır. -Oh Sehun -- 'Kendine iyi bak Luhan. Hoşçakal' -- 'Bu durumda geriye yapılacak tek bir şey kalıyor?' ...