0.2-Wake Up With The Pain

350 20 2
                                    

Duyduğum ayak sesleri ve kapı sesiyle göz kapaklarımı açmaya zorladım kendimi. Kısık gözlerle etrafı inceledim. Neredeydim ben? Beni buraya kim getirdi? Nasıl geldim?

Yerimden kalkmaya çalıştığımda boynumdaki ağrıyla yeniden kafamı yastığa koydum. Dünkü piç beni neyle vurduysa artık.

Tüm gücümü elime alıp kafamı kaldırdım. Boynumda yaranan ağır acıyla birlikte elimi boynuma götürüp inledim. Ayağa kalkıp odaya göz attım. Normal bir odaydı yani. Birden aklıma telfonum geldiğinde etrafıma bakındım. Salak Judy! Senin için telefonunu mu verecekler? Saate baktığımda daha gece olduğunu gördüm. Allahtan kolumdaki saati almamışlar.

Bardan ayrıldığımda saat daha 11 gibiydi ama şimdi 12'i çeyrek geçiyordu. Çok uyumamışım.  Dışardan gelen adım sesleriyle yavaşca kapıya doğru yürüdüm. Kulağımı kapıya yaslayıp fısldamaları duymaya çalıştım.

"Bir işi bile başaramıyorsunuz lanet herifler. Size kıza iyi davranın dedim. Boynuna silahla vurmayı değil." duyduklarımla ağzım açıldı. Bana silahla mı vurmuştular? Yok artık. Bunlar kim böyle? Benden ne istiyorlar? Benim düşmanım falan yok ki. Kim ya bunlar?

"Kız tekme attı tam orama. İki büklüm oldum. Ben vurmadım yani."

"Kızdan tekme yiyecek kadar düştün mü sen?" eh o kıza bağlı. Dahasını atardım da. Benim düşündüğüm şeye bak Allahım.

"Neyse defolun gözümün karşısından. Ben kıza bakıcağım. Bir ses bile duymak istemiyorum aşağıdan." diğerleri onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra adım sesleri duydum. Bazısının sesi gittikce çoğaldığından buraya geldiğini anladım. Aklıma gelen ilk şeyle kapının arkasına yaslandım. Biraz bekledikten sonra kapı yavaşca açıldı. İçeriye biri girince büyüklüğünden gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi oldu. Ben bunun elinden nasıl kaçıcam ki? Sen Judy'sin. Sen yaparsın. Hadi kızım haqayret.

"Nerdesin lan sen?" diyip odayı inceledi. Sonunda kapıya baktığında beni farketti. Zaman kaybetmeden onun da orasına tekmemi geçirdim. Acıdan elleriyle zayıf noktasını tutup iki büklüm oldu. Ben bununla durarmıyım? Hayır! Dirseğimle bir de kafasına ve boynuna vurup yere düşmesini sağladım. Bir tane daha tekme attıktan sonra odadan çıkıp koşmaya başladım. Uzun dar kolidorun sonundaki merdivenleri görüp gülümsedim ve oraya doğru koştum. Zaman kaybetmemeliydim. Merdivenleri ikişer ikişer indiğimde odadan çıkan sesi duydum.

"Judy dur!" bir de adımı mı biliyordu? Ondan başkaları olduğu aklıma gelince durmadan indim. Büyük bir salona düştüğüümdeyse bir kaç erkeğin bana şaşkınca baktığını gördüm. Etrafı inceleyip kapıyı bulduktan sonra zaman kaybetmeden oraya koştum.

"Kızı tutun!" piç herifin talimatı ile salondakiler kendilerine gelip ayağa kalktılar. Kapıya vardığımda kolu aşağı indirip açmak istiyordum ki şansımdan kapı kilitliydi. Çocukların yaklaştığını görünce koşup ilk kapıya girdim. Arkamdan bağlayıp kilitledim. Mutfak olduğunu görünce kaçma planları kurmaya başladım. Pencere bulduğumda açık olma dualarıyla yaklaştım. Allahtan açıktı. Bacağımın birini dışarı sarkıtıp tüm bedenimi dışarı çıkardım. Diğer bacağımı da attıktan sonra ayağım çimlerle buluştu. Arkamı dönüp koşacakken çarpmam ile popomun yeri boylaması uzun sürmedi. Kafamı kadırdığımda gördüğüm yüzle şaşırdım. Bu barda bana kafasıyla selam veren çocuktu. Peki ya bunun burda ne işi vardı? Daha doğrusu benimle ne işi vardı? Hemen ayağa kalkıp üstümü sirkeledim.

"Sen-"

"Evet benim. Partideki." yüzündeki sırıtmayı genişletip üzerime yürüdü. Arkamı dönüp koşacaktım ki ayağımın yerden kesilmesiyle çığlık attım.

"Ne istiyorsunuz piç herifler. Bırak beni!" duymazlıktan gelip sırtında sallaya sallaya içeri girdi. "Alo? Sana diyorum! Bırak beni!" sırtına yumruklarımı geçirip tehdit ettim. "Bana bak beni bırakmazsan çok kötü olur!"

"Asıl sen susmazsan kötü olur."

"Hah!" yumruğumu sıkıp sırtına büyük darbe geçirdim. İşe yaramadığını farkedince ağzım açıldı. Zaten bu geniş sırta ne darbesi be Judy!

Sonunda arkam yumuşak yer hissedince beni bıraktığını anladım. Bakınca az öncekilerinde dudaklarını bastırıp gülmemek için zor tutunduklarını gördüm.

"Ne bana mı gülüyorsunuz?" sert ifademin karşılığında hepsi bir anda kahkaha attılar. Iyyy iğrenç de gülüyorlar.

"Ha-Hayır sana değil." içlerinden biri gözünden akan yaşla konuştu.

"O zaman?"

"Az önce sen mi onu iki büklüm ettin?" kimi kasdettiğini anlamadığımdan parmağıyla bardaki çocuğu gösterdi. Baktığımda sinirle gülen çocuklara bakıyordu.

"Evet ben ettim. Seni de etmemi ister misin?" birden yüzündeki gülümseme donunca bu kez gülme sırası bendeydi.

"İşte böyle. Şimdi beni neden kaçırdığınızı söyleyin!" hepsi bir anda ciddileşip ayakta duran 'az önce iki büklüm ettiğim' çocuğa baktılar. Bende bakınca bakışlarının benim üzerimde olduğunu gördüm.

"Daha ne kadar mal mal bakacaksınız?"

"Bizim için bomba yapacaksın." duyduklarım karşısında büyük bir kahkaha attım.

"Bom-hahaha-ba mı-hahahha?" ses gelmeyince durup devam ettim. "Siz deli misiniz? Ne bombası? Ben nereden bileyim bomba hazırlamayı?"

"Mekanik değil misin hazırlarsın?"

"Mekanikim bombacı değil." ayağa kalkıp tam önüne geçtim.

"Bana bak. Ya şimdi beni bırakırsın giderim. Ya da çok kötü olur bilesin."

"Ne olur. Yine de tekme mi atarsın?" 32 diş sırıttı. Şeytan diyor yumruğu koy hepsi kırılıp düşsün ama beyazlığına kıyamıyorum. Gerçi bu kadar beyaz dişlere nasıl sahip oldu? Hangi pastadan kullanıyorsa bana da gerek.

"Daha kötü şey yaparım."

"Bak seni tartışmak için kaçırmadık. Bize sadece bombayı düzelteceksin ve biz de seni serbest bırakıcağız."

"Bak küt beyinli. 1. Ben bomba hazırlayamıyorum. 2. Bilsem bile yapmam çünkü bu kurallara aykırı. Devletten izinsiz öyle silahlar yapılmaz. 3. Diyelim hazırladım. Nerden bileyim ki beni bırakacaksınız?"

"Akıllı kızsın."

"Teşekkür ederim. Kanımda var." kendimden emin şekilde kollarımı göğsümde birleştirip ağırlığımı bir bacağım üzerine verdim.

"Ama bir o kadar da aptalsın." gözlerimi devirdim. "İstesen de istemesen de o bombayı hazırlayacaksın. Ve emin ol senin gibi çenesi düşüğü de evimde saklamak istemiyorum."

"Benim mi çenem düşmüş? Sen git kendine bak lan. Nah görürsün sen bombayı."

"O zaman sen de nah evini görürsün."

"Arkadaşlarım beni gelip kurtaracaklar." büyük kahkaha attı. Diğerleri bizi dikkatle film izler gibi izliyorlardı.

"Sanmıyorum. Senin bir tatilde olduğunu sanıyorlarda."

"NE?" arka cebinden telefonumu çıkarıp kurcaladı. Mesaj yerine girdikten sonra okumam için elime verdi.

Ben:
Bri, ben biraz buralardan uzaklaşıyorum. Kafamı dinlemeye ihtiyacım var. Bir süre görüşemeyeceğiz. Evimize iyi bak. Önemli şey olmadığı sürece aramayın. Sizi seviyorum.

Bri:
Bu da nerden çıktı? Tamam o zaman. Sana iyi tatiller. Alınmadım değil ama. Gelince konuşacağız.

Okuduklarımla artık bilmem kaçıncı şokumu yaşadım. Bir de gerçekci olsun diye neler yazmış. Hemen arama yerine girip 911'i aradım. Ama arama gitmiyordu. Neden?

"Araman için buna ihtiyacın var." elindeki sim kartıma baktım. İşte şimdi sıçtım...


Merhaba arkadaşlar!!! Nasılsınız? Kitap hakkında düşüncelerinizi bekliyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! Sizi seviyorum<3

Mutual [one shot] ve Steps To Happiness kitaplarıma da sayfamdan bakabilirsiniz❤️

Crazy | Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin