Karşımda adeta bir buğa gibi öfkeden delirmiş bir adet Shawn'a her şeyi en baştan nasıl anlatacağımı düşündüm. Eğer anlatırsam daha da öfkelenecek, anlatmasam da öfkelenecek.
"Judy, beni deli ediyorsun, anlat, neredeydin?"
"Bak anlatacağım ama sakin ol tamam mı? Otur şuraya." kolundan tutup yatağın bir köşesine otuzdurduktan sonra ben de yanına geçtim. "Şimdi, şöyle oldu." bir kaç kez öksürdükten sonra başladım. "Brianna'yı getirdikten sonra bana mesaj geldi. Bakınca bunun Benjamin olduğunu gördüm." çatık kaşları mümkün olduğu kadar daha da çatılırken gittikce yerime siniyordum. "Mesajda... En iyisi kendin oku." cebimden çıkarıp eline tutuşturdum. Bir kaç saniye gözü ekranda gezindikten sonra;
"BUNU BANA SÖYLEMEDİN DEĞİL Mİ?" bağırmasıyla sıçradım. Daha yeni başlıyordum ve şimdiden böyle tepki vermesi beni korkutuyordu.
"Shawn, sakin olur musun?"
"Sakin mi? Benden nasıl sakin olmamı beklersin? Orospu çocuğu sana yazarken ilk iş bana göstermen olacaktı, Judy."
"Daha arkasını bile bilmiyorsun." onun gibi ayağa kalkmış direniyordum.
"Dinlesem ne değişecek?"
"Çok şey! Ben sonra emniyyete gittim ve olanları en baştan anlattım. Sonra da memur beyle operasyona başladık. Ben istediği yere gittim ve bir kaç şey söyledim. Bununla da tuzağa düştü. Şimdide karşıdaki 20 yılını hapiste çürütmek üzere yakalandı." ellerini yumruk yapmış, gözlerini de kapatmıştı. Bunların olacağını bildiğimden kendimi her şeye hazırlamıştım.
"Şimdi o tutuklandı ve her şey bitti öyle mi?"
"Öyle." tuttuğu telefonumu yatağa fırlattıktan sonra sinirle ellerini saçlarından geçirip odada volta atmaya başladı.
"Bundan sonra ben ne söylersem o olacak. Kendi başına-" ani gelen çığlıkla lafı bölündü. Sesin sahibini anladığımda odadan çıkıp koşar adım aşağı indim.
"Lanet herif, bırak beni! Benjamin'in adamlarısınız değil mi?" Bri ayağa kalkmış, elindeki yastıkla Cameron'a vuruyordu. Tanrım!
"Lan kim kimin adamı? Sakin olur musun?"
"Bırak beni!" bu kız gerçekten deli! Yerimde dikilmeyi bırakıp yanına gittim. "Judy? Tanrım seni de mi kaçırdı? Burdan çıkacağız, söz veriyorum."
"Bri, sakin ol. Hiç kimse hiç kimseyi kaçırmadı." elindeki yastığı alıp kanepeye attım ve kendisini de otuzdurdum.
"Ne? Peki neredeyiz? Neden başımda sargı var?"
"Şimdi Shawn'ın evindeyiz. Sakin ol."
"Haa şu yakışıklı." gözlerim yuvalarından çıkacak gibi oldu. Zaten kafası iyi çalışmıyordu, vurdu tamamen kaybetti.
"Peki neden?"
"Hatırlamıyor musun?" yani 'yakışıklı Shawn'ı' hatırlıyor ama başına gelenleri hatırlamıyor.
"Yani evden çıkıyordum ve... Gerisi karanlık. Ben sabahları içmem ki."
"Tanrım Bri, sen delisin. Benjamin sana zarar vermiş ve Cameron da seni alıp buraya getirdi."
"Cameron da kim?" elimle arkada dik dik bakan Cam'ı gösterince yüzü kıpkırmızı oldu.
"Ayy, ben özür dilerim, gerçekten, sandım ki-"
"Her neyse, iyi misin?"
"Evet." kafasıyla onaylayıp arka bahçeye çıktı Cam. Shawn da kapının pervazına yaslanmış sinirli gözlerle beni süzüyordu. Acaba ne yapsam siniri geçişse? Sarılsam mı? Ve ya öpsem mi? Ah, ne saçmalıyorum ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crazy | Shawn Mendes
Fanfiction"Sen deli misin be adam?" "Evet, sen deli ettin beni!"