Her ne kadar tahtayla kapatılsa da pencereden gözlerimin üzerine düşen ışıkla zor da olsa uyandım. Keşke uyanmasaydım. Hemen kafamı kaldırıp yatakta oturur pozisyona geldim.
"Günaydın uykucu." sağıma bakmamla bacak üzerine bacak atmış Shawn gördüm. Ağzımdan ufak çaplı çığlık çıktı. Bu benimle dalga mı geçiyor?
"Senin burada ne işin var? Hem ben kapıyı kilitlemiştim." son hatırladığıma göre öyleydi.
"Yedek anahtar diye bir şey var Judy." elindeki anahtarı sallayıp sırıttı.
"Lan ahmak ya ben kötü pozisyonda olsaydım. Sen ne hakla odaya giriyorsun?"
"Benim evim olmak hakkıyla. İstediğim yere istediğim gibi giririm." şaşkınlıktan ağzım bilmem kaç metre açılmıştı. İyi ki de uslu uyuyanlardan biriyim. Bir yerlerimin açıkta kalıp görüş alanına girmem en son isteyeceğim şey bile değil.
"Yüzünü falan yıka aşağı gel." diyip yerinden kalktı. Ben hala arkasından şoka uğramış şekilde bakırken rahat haraketleriyle beni delirtiyordu. Kapıyı açtıktan sonra son kez bakıp çıktı ve ardından kapattı. Bu ne ukalalık?
Hemen ayağa kalkıp banyoya ilerledim. Rutin işlerimi hallettikten sonra odaya geri dönüp kıyafetlerimi giydim. Tişörtü yatağa bırakırken kokusu aklıma gelince bir kez daha alıp kokladım. Bu kadar muhteşem kokan parfüm hangi marka? En esası bu kokuya sahip olan kim?
Ne yapıyorum lan ben? Sanane kim öyle kokuyor? Allah benim belamı vermesin. Kaçırılmışım düşündüğüm şeye bak.
Odadan çıkıp aşağıya indim. Jack'ler salonda oturmuş televizyona bakırken Cameron ve Nash telefonlarıyla ilgileniyorlardı. Beni görmedikleri için sevinip hızlı bir o kadar da sessiz adımlarla mutfağa girdim. Karşıma çıkan enfes kahvaltıyla günün ikinci şokunu yaşadım. Üçüncü şoksa yapanın Shawn olmasıydı.
"Bunları sen mi yaptın?" önlüğünü çıkarıp sandalyeye bıraktıktan sonra üzündeki sırıtmayla bana döndü.
"Ne sandın?"
"Herneyse." sandalyelerden birine oturup tabağıma bir kaç şey koydum. Tam karşıma geçip oturduktan sonra konuştu.
"Nasıl uyudun?"
"Ne yalan söyleyeyim iyi uyudum." ekmeğe reçeli sürüp büyük bir ısırık aldım. Tamam biraz vahşice olmuş olabilir ama ne yapayım açım. Birden karşımda şaşkın bakışlarla bana bakan Shawn'ı görünce ağzımdakileri yutup daha ince bir şekilde kahvaltıya devam ettim.
"Bügün biraz işimiz var. Evde yalnız olacaksın. Sakın bir yerlere kaçayım deme cezası kötü olur."
"Kaçarsam ne cezası verirsin?" imalı şekilde sorup ellerimi masanın üzerinde birleştirip öne eğildim. Aynısını yapıp yüzünü benim yüz hizama getirdi.
"Mesela bir kaç yerinde kurşun yarası bırakırım." gözlerim birden açıldı. Gerçekten yapar mıydı? Bir kıza ateş edip öldürür müydü? Neden yapmasın? Çete başcısı değil mi?
Geriye çekilip kahvaltıya devam ettim. En iyisi lanet bombayı yapıp defolup gitmekti. Az önce söylediklerinden iştahım da kesildi. Ayağa kalkıp tabağımdakileri çöpe boşalttıktan sonra makineye koyup mutfaktan çıktım. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktım ve bombayı hazırlamak için ayrılmış odaya girdim. Ardımdan kapatıp sandalyeye oturdum ve bilgisayarı açıp bomba için bazı şeylere baktım. Dün söyledikleri gibi büyük bir şey yapmam gerekiyordu. Üstüne üstlük iki tane ve ya daha fazla. Gerçi söylemediler ama zorundayım. Biri test etmek için diğerleri ise işleri için. Bilgisayardan baktığım da sadece çoçukca şeylerin olduğunu gördüm. Zaten hangi gerizekalı böyle bir şeyi yapıp videosunu paylaşardı ki. Anında polisler yakalardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crazy | Shawn Mendes
Fanfiction"Sen deli misin be adam?" "Evet, sen deli ettin beni!"