Bölüm 10: Çok kısa bir gün

87 32 130
                                    

Evet Arkadaşlar yeni bir bölümle karşınızdayım

yayınlanma tarihi 21.06.2020

Kahramanımız her zamanki gibi erken uyandı. Yatmakta olduğu yer yatağında yavaşça doğruldu ve oturdu. Birden şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı.

Tam karşısında oturan kadınla göz göze gelmişleridi çünkü. Kadın gülümseyerek "Kahvaltı için ne istersiniz?" diye sordu. Sabahları kahvaltı yapmayan kahramanımız bu teklifi kibarca reddetti.
Bunun üzerine kadın birkaç çeşit çay teklif etti. Bunun üzerine bütün teklifleri reddetmenin kaba
olacağını düşünen kahramanımız sevdiği çaylardan birinin ismini söyledi.

Kadın da gülümseyerek çadırdan ayrıldı. Son zamanlarda giderek daha fazla uyuduğunu düşündü kahramanımız. Dünyadaki hemen hemen her yere gitmişti ama dünyayı gezme arzusunu tatmin edememişti. Çocukken memleketinden ayrılmayı bile istemiyordu halbuki.

O zamanlar ile şimdi arasında bir yerlerde içine bir dünyayı dolaşma isteği girmişti içine.
Bunun tam olarak ne zaman olduğundan emin değildi kahramanımız. Önce memleketine yakın yerleri sonra da uzak yerleri gezmeye başladı. Başlarda diğer herkes gibi dünyanın çölleştiği haberlerine o da inanmamıştı.

Yazar notu: Bu noktada ana karakter dünyanın normalde çoğunlukla çöllerle kaplı kısımlarını gezmeyi henüz bitirmemişti.

Ama bu haberler dünyayı gezme isteğini kamçılamıştı. Dünyanın çölleşip dev bir çöle dönüşüp dönüşmediğini kendi gözleriyle görmek istedi. Çok daha sonra farketmişti ki aslında içten içe bu haberlerin asılsız dedikodu çıkmasını umuyordu.

Şimdi ise dünyanın nerdeyse tamamını gezmiş olmasına rağmen sanki kendi memleketinden hiç ayrılmamış gibiydi. "Daha nereye gidebilirim ki?" diye mırıldandı kendi kendine.

Çadırın açılan girişinden gelen rüzgarla ürperdi ve başını oraya çevirdi. Az önceki kadının elinde bir çaydanlık ile içeri girdiğini gördü. Kadın çaydanlığı az önceki oturduğu noktaya yakın bir yere koydu ve çadırın yan tarafındaki mutfak bölmesinden iki tane fincan bulup getirdi. Fincanların ikisini de çayla doldurdu ve birini kahramanımıza uzattı. Kahramanımızın tam karşısına oturdu.

Gülümseyerek kahramanımızın gözlerinin içine içine bakmaya başladı. Bir süre bu şekilde sessizce oturdular. Sessizlik kahramanımızın canını sıktığı için çevresini inceledi. Yerede desensiz tek renkli örtüler vardı. Genelde kahverengi tonlarındaydılar. Bazılarının rengi öyle solmuştu ki rengi belli olmuyordu. Çadırın iç duvarları siyah beyaz kumaşlardan oluşuyordu. Çadırın yan bölmesiyle araya ise üzerinde bir çok kahverengi tonu bulunan bir tür kumaş perde vardı.

Bu çadırda en az iki bölüm vardı ve bu çadıra girer girmez belli oluyordu. Tam kahramanımız diğer bölmeyi incelemeye başlıyordu ki kahramanımızın kim olduğunu bilmediği kadın sessizliği bozdu.

Ya sessizlikten ya da kahramanımızın kendisi dışındaki her yere bakmasından rahatsız olmuş olmalıydı. Melodik sayılailecek bir sesle "Soylu bir kahraman varlığıyla vahamızı onurlandırmaya karar vermiş, diye duydum" dedi kadın.
O ise konuşmadan kadının yüzüne baktı bir süre. Kadın gülümsüyordu. Kadının yüzünde gördüğü veya sesinde duyduğu hiçbirşey bunu göstermese de kadının samimi olmadığını düşündü kahramanımız bir an.Çöl rehberliği yaparak geçirdiği yıllar ona insanları okumayı öğretmişti. İç güdüleri de bu konuda keskin bir hale gelmişlerdi.

Kadın sadece gülümsüyordu. Bir süre suskunluktan sonra "Bilge kahramanın uzun bir yolculuktan önce vahamızda birkaç gün dinlenmeye karar verdiğini en az iki gece daha bizi varlığıyla şereflendireceğini duydum." dedi

Kadın hala gülümsüyordu. Bu iltifatların amacını ve bu kadının kim olduğunu anlayamayan kahramanımız üzerine resmen yapışan kahraman sıfatını aslında istemediğini belirtmek maksadıyla "Keşke ben de bu kahramanla tanışma şerefine erişebilseydim."dedi ve sonra ekledi"İki gece dediniz değil mi? Şimdi yola çıksak iki gecede ulaşabilir miyiz sizin
mübarek vahanıza."

Çok kısa bir süreliğine de olsa kadının yüzünden gülümsemesi silinişti. Böyle bir cevap beklemediği belliydi. Kadın önce bir süre duraksadı, sonra konuştu ve "Kahraman bizimle yolculuk etmek isterse alçakgönüllülükle kabul ederiz." dedi gülümseyerek.

Kahramanımızın kafası karışmıştı. Bu kadın sadece sonraki hedeflerine kadar kadar kendisine ya da grubuna eşlik etmek mi istiyordu acaba? Peki bütün o süslü konuşmaların amacı neydi? Kadının süslü konuşma tarzının aksine basit ve açık konuşmayı tercih etti. Tüccarlar içn sorun olmadığı sürece kadının kendileriyle yolculuk yapmasını sorun etmeyeceğini söyledi.

Kahramanımız sözünü bitirdiğinde kadın yavaşça ayağa kalktı ve kahramanımızın önünden fincanını aldı. Kahramanımız da fincanının boş olduğunu tam bu noktada farketti. Kadın fincanı oturduğu yere götürdü ve çaydanlıktaki çay ile fincanı doldurdu ve tekrar kahramanımızın önüne getirdi."Cömert kahramana ödül olarak ne bulsak acaba?" dedi kendi oturduğu noktaya doğru yavaşça ilerlerken.

Kendi kendine konuşuyor gibi bir hali vardı ama kahramanımız onu açık seçik duymuştu.
Bu arada kadın yerine geçmişti ve gülümseyerek kahramanımıza bakmaya devam etti. Ortamdaki saçma sapan sessizlikten rahatsız olan kahramanımız en azından bir şeyle meşgul olmak için çayına odaklandı ve hızlıca fincanını bitirdi. Gözlerinin ağırlaştığını hisseden kahramanımız kadını görmezden gelerek üzerinde oturmakta olduğu yer yatağına uzandı. Neden uykusunun geldiği üzerinde hiç düşünmeden gözlerini kapattı ve uykuya daldı.

Evet arkadaşlar br bölümün daha sonuna geldik.Bazı şeyler biraz havada kaldı inşallah ilerleyen bölümlerde bu havada kalan şeyleri açıklayacağım.

Maalesef bu bölüm de biraz kısa oldu. Ancak ortalama bölüm yayınlama tarihime kıyasla biraz erken yayınlamış oldum bu bölümü.En azından kendi kendime bir teselli olarak bunu söylüyorum. Sıradaki bölümü de elimden geldiğince kısa sürede paylaşmaya gayret edeceğim.

Sıradaki bölüm bir açıklama bölümü olacak ve kullanacağım büyü sisteminden bahsedeceğim.

Evren 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin