Evet arkadaşlar yeni bir bölümle karşınızdayım.
Yayınlanma tarihi:17.10.2020
Kahramanımız heyecanla gözlerini açtı. Maceralarının ikinci günüydü. Çünkü önceki gün "Fixi abla" ona çadırda uyandığı ilk günün aynı zamanda maceralarının da ilk günü sayıldığını söylemişti.
Önceki gün manzaranın tadını çıkarabilmek adına çok fazla konuşmamışlardı. Ayrıca geçmiş zamanları düşünmekle de baya zaman harcamıştı kahramanımız. Bugün de yine kamp hayatının olası zorlukları hakkında konuşacaklardı. Kahramanımız tüm bunları düşünürken uyku tulumunun içinde gözlerini kapatıp sahilde yürüdüğünü hayal etti.
Fixi ablanın yüksek sesli bir şekilde esnediğini duyunca gözlerini açıp ona baktı.
"Üstümü değiştirdiğimi yine göremedin. O kadar da yavaş giyinmiştim halbuki. Ne kadar da uykucusun sen öyle." dedi Fixi abla. Suratında çocuksu bir surat asma ifadesi vardı.
Kahramanımız ise aslında uyanık olduğunu söylemeyi düşündü ama bu konunun kapanmasını istiyordu o yüzden sustu. Çadırdan dışarı çıktığında güneşin daha yeni doğduğunu farketti.
Fixi abla ona kahvaltı hazır olana kadar deniz manzarasını izlemesini tavsiye etti. Kahramanımız ise yakınlarda bir kütük bulup oturdu. Hem uçsuz bucaksız deniz manzarasını izledi hem de gelecekte yaşayacağı maceraların hayalini kurdu. Bir süre sonra Fixi abla bir elinde sandviç ve diğer elinde içinde beyaz bir sıvı bulunan bir kupa ile kahramanımızın yanına geldi. Bunları kahramanımıza uzattı.
Kendisinin kahvaltı yaptığını bunların ise kahramanımızın payı olduğunu belirtti. Kahramanımız "Fixi abla benden çok daha önce uyanıp kahvaltısını yapmış olmalı" diye düşündü. Sonrasında Fixi ablanın kendisi için hazırladığı yiyecekle kahvaltısını yaptı ve Fixi ablanın ona verdiği içeceğin kahvaltıcı abinin verdiği içecek ile aynı olup olmadığını düşündü. Tat, koku ve görüntü olarak iki içecek birbirinin hemen hemen aynısıydı ama tam olarak ismini koyamadığı bir fark vardı.
Bu durumdan Fixi ablaya bahsetti. Fixi abla ise cevap olarak sessizlikle yanıt verdi. Bir süre sonra sessizce kamp malzemelerini topladı. Kahramanımızla beraber kamp çantalarını sırtlayıp yola koyuldular. Denizi gözden kaybetmeden bir yandan da kıyıdan bir miktar uzakta yürüdüler.
Bir süre sonra kamp hayatında oluşabilecek olası zorluklardan konuşmaya başladılar. Önceki gün konuştuklarını ise kahramanımız en iyi ihtimalle yarım kulakla dinlemişti. Fixi abla da bunu anlamışcasına önemli noktaları tekrar anlattı. Bu konuşma sırasında çoğunlukla Fixi abla bu zorluklardan bahsediyor kahramanımız ise arada sırada aklına gelen soruları soruyordu.
Bu şekilde güneş en tepeye çıkana kadar yürüdüler. Bu sırada kahramanımız bir yandan Fixi ablayı dinliyor bir yandan da manzaranın tadını çıkarıyordu. Güneş en tepeye ulaştığında mola verdiler ve kamp sandalyelerine oturarak dinlendiler.
Konuştukları konu temelinde "hayatta kalma " idi. Bu hayatta kalma konusunu ikiye ayırmak mümkündü. Birincisi elde edilmesi gereken şeyler. İkincisi ise kaçınılması gereken şeyler yani tehlikeler. Yiyecek ve içecek şeyler elde edilmesi gereken şeylerden sadece iki tanesiydi. Kötü hava şartları ve vahşi hayvanlar da kaçınılması gereken şeylerden sadece iki tanesiydi. Bunun gibi başka örneklerden de bahsetti Fixi abla.
Hayatta kalmak için yiyecek içecek edinmek gerekirdi. Şimdiye kadar yiyecek ve içecek bulmanın sorun olabileceğini düşünmemişti kahramanımız ancak yakın zamanda yolculuk sırasında böyle şeylerin sorun haline gelebileceğini öğrendi. Ancak bu sorunun varlığını bilmek yeterli değildi . Nasıl çözeceğini de öğrenmeliydi.
Bunu nasıl yapacaklarını sordu kahramanımız. Fixi abla da bildiği kadarını anlatacağını söyledi.
Yiyecek bulmayı bilmek için yiyecekleri tanımak gerekirdi sonuçta ne aradığını bilmeyen hiç bir şey bulamaz. Yiyecekler özünde iki gruba ayrılırlar , hayvansal gıdalar ve bitkisel gıdalar. Hayvansal gıdalar hayvanların etini , sütünü ve yumurtalarını kullanmaktı. Ancak süt yolculuk sırasında elde edilmesi zor olduğu için nasıl elde edileceğini anlatmayacaktı.
Et elde etmek ise anlatması basit yapması zordu. Kısaca etini yiyeceğin hayvanı avlayacak ve etin yenebilir kısmını ayıracaksın. Sonra bu et parçalarını kullanarak yemek hazırlayacaksın. Yumurta ise yumurtlayan hayvanların yuvalarını bulup bu yuvalardaki yumurtayı çalacaksın. Sonra bu yumurtalardan yemek hazırlayacaksın. Yarın bu konudan daha detaylı bir şekilde bahsedeceğini söyledi Fixi abla. Çünkü yakalanabilecek bir sürü hayvan vardı ve her biri için farklı bir yöntem kullanmak gerekiyordu. Bunların hepsini bir günde anlatmak mümkün değildi.
Diğer konuysa kaçınılması gereken şeylerdi. Bu şeylerden biri zorlu hava koşullarıydı. Kahramanımız hayatı boyunca değil ölümcül , insanı zorlayan bile hava koşullarını deneyimlememişti. Ancak gidecekleri yer aşırı soğuk ve aşırı sıcak olabilrdi. Ayrıca bunlar dışında başka tehlikeler de vardı. Mesela aşırı şiddetli rüzgarlar.
Bu şekilde başka tehlikelerden de bahsetti Fixi abla. Ayrıca kahramanımızın bu tehlikelerle başetmesini sağlayacak bir potansiyele sahip olduğunu da hatırlatıyordu sık sık. Bu potansiyelini nasıl gerçekleştireceğini sonra anlatacaktı.
Moladan sonra hem yolculuklarına hem de konuşmalarına devam ettiler. Kahramanımız bir sürü yeni şey öğrendi. Bunlardan bir tanesi de vahşi hayvanlar. Önceki gün uyurken vahşi hayvanların saldırılarına uğrama ihitimli olduğundan bahsetmişti Fixi abla. Bugün de bu gizemli varlıklardan bahsetmeye devam etti.
Kahramanımızın şimdiye kadar gördüğü bütün hayvanlar eğitimli evcilleştirilmiş hayvanlardı o yüzden vahşi hayvan konsptini anlamakta zorlanmıştı. O yüzden de bu hayvanların ne kadar büyük bir tehlike olabileceğini anlamakta zorlanmıştı.
Doğada karşılaşılabilecek tek tehlike vahşi hayvanlar değildi. Bulundukları adada bulunmayan böcekler , zehirli bitkiler ve daha bir sürü tehlike söz konusuydu. Bu tehlikelerden bazıları aşırı tehlikeli geliyordu kulağa hatta bazılarıyla başetmek neredeyse imkansız gibi görünüyordu.
Güneş batmaya başlamıştı. Bu tehlikelerin kendilerinin başlarına gelip gelmeyeceğinin kesin olmadığını söyledi Fixi abla. Kahramanımızın bu tehlikelerin hepsiyle başetme potansiyeline sahipti her ne kadar kendisi bunu farkında olmasa da. Fixi abla bu potansiyelden ve bahsettiği tehlikelerle nasıl başedebileceğinden sonra bahsedeceğini söyleyince kahramanımızın içi rahatladı. Şimdi ise hem zamanları yoktu hem de kahramanımız yeni duyduğu tehlikeleri tam anlayamaıştı o yüzden çözümleri de anlaması zor olacaktı.
Kahramanımızın içi rahatlamıştı çünkü her ne kadar Fixi abla onun potansiyele sahip olduğunu söylemiş olsa da bu potansiyele nasıl ulaşacağını ya da tehlikelerle nasıl başedeceğini kendi kendine asla öğrenemeyeceğini düşünmüştü kahramanımız .Bu potansiyeli kendi kendine gerçekleştirmesi imkansızdı çünkü daha ne olduklarını bile bilmiyordu. Canı sıkılmıştı. Bazı zorlukları aşmak ise imkansız gelmişti kendisine. Yarın ise bu zorlukları nasıl aşacağını en azından kısmen de olsa öğrenmeye başlayacaktı.
Güneş ufuk çizgisinde kaybolmaya başladığında kamp kurmak için durdular. Fixi abla çadırlarını kurdu ve akşam yemeğini hazırladı. Akşam yemeğini yedikten sonra bir süre deniz manzarasını izleyen kahramanımız gün içinde Fixi ablanın kendinsine anlattıklarını düşündü. Dış dünyanın bu kadar tehlikelerle dolu olabileceğini düşünmemişti. Uykusu geldiğinde çadıra girdi ve çok uykulu olduğu için Fixi ablanın çadırda olup olmadığını farketmedi. Hızlıca uyku tulumuna girdi ve uykuya daldı.
Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik. Bir sonraki bölümü bir an önce yazıp yayınlamaya çalışacağım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evren 1
Fantasía3 kişi 3 kahraman ... Bir tanesi içinde bulunduğu ütopyanın farkında değil. İkincisi hiç görmediği halde memleketine hasret bir gurbetçi . Sonuncusu kıyameti görmüş merhametli bir yardımsever. Bedenleri birbirinden ışık yılı uzaklıkta olsada kaderle...