ep19

4.8K 464 143
                                    

 Calum, odasındaki boy aynasının karşısına geçerek derin bir nefes aldı. Yaklaşık yarım saat önce yediği bir tabak makarnanın acısını yaşıyordu içinde. Korkarak tşörtünü göğsüne kadar sıyırdı. Kilo alıp almadığını görmek istiyordu. Son günlerde yediklerine hiç dikkat etmemişti. Midesindekilerin lavaboya dökülmediğini, olduğu yerde kaldığını görmeye pek alışkın değildi. Göbeğini iki parmağı arasına sıkıştırdığında kendini kilolu hissetmekten bir kez daha nefret etti. Derin bir nefes aldı, odasındaki soğuk hava ciğerlerini doldururken kollarını serbest bırakmıştı. Tşörtü tekrar aşağı indikten sonra yansımasının gözlerinin içine baktı.

" Sorun değil. " diye mırıldandı kendi kendine, " Sorun değil, iyi gözüküyorsun. " 

Kendini lavabodan uzak tutmaya çalışarak sandalyesinde asılı duran yeşil kapüşonlu hırkayı aldı. Masanın üzerindeki telefonunu kontrol ettikten sonra cebine atarak odasından çıktı. Adımlarını hızlandırarak evlerinin ilerisindeki parka yürümeye başladı. Fazlasıyla heyecanlıydı, az kalsın kalbi yerinden fırlayacaktı. 

Parka ulaştığında çim alanın dışında duran banklardan birine oturdu ve cebinden telefonunu çıkardı. 

Calum: geldim

Anonim: Güzel görünüyorsun.

Calum: siktir

Calum: burda mısın? 

Anonim: Sayılır. 

Calum: seni bekliyorum hadiiiiii 

Anonim: Evet, şey, o konuda..

Anonim: Gelemeyeceğim Calum, üzgünüm. 

Calum: buda ne demek şimdi? 

Calum: buluşacağımızı söylemiştin?

Anonim: Şimdide buluşmayacağımızı söylüyorum. 

Anonim: Karşına çıkmaya hazır değilim, üzgünüm.

Calum: siktir git 

Calum: ciddiyim siktir git

Calum: her seferinde bana iyi geldiğini düşünüyorum ama sen her seferinde bir şey yaparak bu düşüncemi çürütüyorsun

Calum: ne kadar heyecanlı olduğumu biliyor muydun? 

Calum: uzun zamandır ilk defa böyle hissetmiştim

Calum: sikeyim

Calum: gelmezsen gelme

 Hışımla oturduğu yerden kalktıktan sonra eve doğru koşmaya başladı. Yanan gözleri, ağlamamak için direniyordu. Evin kapısından içeri girdikten sonra banyoya çıktı. Üzerindeki hırkayı çıkarak kirli sepetine doğru fırlattı ve sonrasında dizleri üzerine çökerek klozete doğru eğildi. 

İyi görünmüyordu.

İyi hissetmiyordu.

Zaten hiçbir şekilde iyi olmayıda haketmiyordu. 

İki parmağını boğazına doğru ittirirken düşündüğü tek şey buydu; o iyi olmayı haketmiyordu. Asla haketmemişti, haketmeyecekti. Yanan gözlerinden süzülen yaşlar yavaşça aşağı damlarken parmaklarını geriye çekti. Midesinden boğazına doğru yükselen, içini gıcıklayan sıvıyı klozete doğru akıtırken kendinden iğreniyordu. Dizlerinin üzerinden kalkarak doğruldu, lavaboya eğilerek ağzını çalkaladıktan sonra banyoyu terketti. Odasına girerek çekmecesinden çıkardığı vanilya aromalı sigaralarından birini yaktı. Ağzındaki ekşi tadı geçirmelerini umuyordu. Sigaranın ağır vanilya aroması genizini yakarken kaşları rahatlamayla havaya kalktı. Kendini zehirlemek bir şekilde onu iyi hissettiriyordu. İçine çektiği dumanı dışarı verdikten sonra penceresinde parlayan güneşe baktı. 

Bir kere olsun güneşin onun için doğmasını diledi, bir kere olsun onun için parlasın istedi yıldızlar. 

Ama o, dileğine yaklaştığını sandıkça kendini cehennemin en dibinde buluyordu. Cebindeki telefonu titrediğinde parmakları arasındaki sigarayı kül tablasına bırakarak telefonunu aldı. 

Luke: grup provası yapıyoruz, bir basçı eksiğimiz var :-) 

Calum: adınıza üzüldüm

Luke: gelsene *sırıtan emoji*

Calum: havamda değilim

Luke: düzeliyorsun sanıyordum

Calum: üzgünüm ama yaşadığım aynı siktiğimin hayatı

Luke: acınası haldesin hood 

Calum: siktir git hemmings 

 Sinirle telefonunu yatağının üzerine fırlattıktan sonra kül tablasında duran sigarasını parmakları arasına aldı. Küçülmüş sigaranın kalanını tek nefeste içine çektikten sonra söndürdü. Genzini yakan duman burnundan ve ağzından dışarı çıkarken başını tekrar odasının penceresine yasladı. Bedeninin içinde gizlenen ruhun acı dolu çığlıklarını dinledi. Her kulak kabartışında daha yükseklerini işitiyordu. 

Ruhu yardım çığlıkları atıyordu, 

yazıktır ki aldığı yardımlar bile onu her seferinde aynı noktaya sürüklüyordu.

Pekala, yarını beklemek istemediğim için yayınlayayım dedim. 

Pek içime sinmesede umarım beğenirsiniz, sizleri seviyorum küçük anonimler. Ve bu ilginiz, yorumlarınız, mesajlarınız için teşekkür etmek istiyorum.

Her biriniz harika insanlarsınız, en iyilerini hak ediyorsunuz. 

Multimedyada öneri parça var; 30 Seconds To Mars - City Of Angels 

Ayrıca dış bağlantıda yeni hikayem Manhattan Stories'in linki var, bakarsanız sevinirim^^

Teşekkürler xx

Anonymous | c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin